Argan yağının yararları

12:06:00
Argan yağının yararları

Özellikle saç bakımında etkili olarak kullanılan argan yağının yararlarının sadece saçlarla sınırlı olmadığını biliyor musunuz?
Argan yağı, saç bakımı dışında daha birçok alanda sağlığa olumlu etkiler var.

Hisar Intercontinental Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Funda Ataman, özellikle saç bakımında kullanılan argan yağının kozmetik amaçlar dışında da kullanılabileceğini söylüyor.
Argan yağının Fas’ta yetişen Argania spinosa isimli ağacın fındık büyüklüğündeki meyvelerinden elde edilen bitkisel bir yağ olduğunu dile getiren Uz. Dr. Ataman şunları söylüyor:
“Argan meyvesinin kan kolesterol ve trigliserid düzeylerini düşürdüğü, kalp damar hastalıklarını ve kanseri azalttığı düşünülüyor.”

Argan yağının kullanım alanları

Argan yağının saç bakımı haricinde sağlığı olumlu yönde etkileyen birçok yararı da var. İşte bunlardan birkaçı…
– Kan kolesterol ve trigliserid düzeylerini düşürür,
– Kalp damar hastalıklarını ve kanseri azaltır,
– Romatizmal ağrıların giderilmesini sağlar,
– Gebelikte karın çatlaklarını önler,
– Meme sarkmasını ve boyun kırışıklıklarını gidermeye yardımcı olur,
– Sedef, egzama gibi deride kızarıklık, pullanma ve kaşıntıyla giden deri hastalıklarında nemlendirici ve yatıştırıcı olarak kullanılır,
– Yaraların hızlı iyileşmesinde önemli bir yardımcıdır.
Argan yağının yararları Argan yağının yararları Reviewed by sunwomens on 12:06:00 Rating: 5

Saç Dökülmesini Önlemek için ne yapmalı

12:03:00
Saç Dökülmesini Önlemek için ne yapmalı


Bir çoğumuzun müzdarip olduğu bir dert saç dökülmesi..Saç dökülmesinin başlıca nedenleri neler. Uzmanlar, günde 50-100 adet saç telinin dökülmesini normal sınırlar içerisinde kabul ederken, eğer aşırı miktarda saç kaybı ve saçlarda gözle görülen incelme oluşursa mutlaka bir uzmana görünmelisiniz.
Saç Beyazlamasını Önlemek için ne yapmalı
Saçlar en çok genetik nedenlerle beyazlar. Yani eğer babanızın, annenizin saçları erken yaşlarda beyazladıysa aynı saç dökülmesinde olduğu gibi bunun sizde de görülme olasılığı çok yüksek. Ancak bazen saçlar yetersiz beslenme nedeniyle de erken beyazlayabilir veya dökülebilir. E vitamini, B12 vitamini, biotin, çinko eksikliği uzmanların nedensiz ve erken görülen saç dökülmesinde en çok gösterdikleri sebepler arasında yer almaktadır. Bu vitaminleri içeren gıdaları düzenli olarak tüketerek veya doktorunuza danışarak besin takviyesi şeklinde kullanarak beslenme nedeniyle görülen saç beyazlamasını durdurabilirsiniz.
SAÇ BEYAZLAMASINI ÖNLEMEK VE SAÇ DÖKÜLMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN DOĞAL SABUN ÖNERİMİZ
GANO TRANSPARAN SOAP
Gano Transparent Soap, ciltteki güneş lekelerine iyi gelir. Bileşiminde bulunan aloe vera içindeki vitaminleri mineraller, amino asitler ve enzimler içerek yapısıyla besleyici özelliği güçlü olan bir bitkidir. Cildi nemlendirir ve güzelleştirir. Papatya bitkisiyle cildin tazeliğini korumasına ve sağlıklı renk kazanmasına yardımcı olur. Saç bakımında saç renginin ve parlaklığının korunmasında aktif rol oynar. Özellikle saç beyazlarını gidermede ve önlemede son derece etkilidir. Kırışıklıkları engeller. Ayrıca kuvvetli bir toniktir.Saç dökülmelerini önler.
Saç Dökülmesini Önlemek için ne yapmalı Saç Dökülmesini Önlemek için ne yapmalı Reviewed by sunwomens on 12:03:00 Rating: 5

zayıflamaya yardımcı bitkiler

11:59:00
zayıflamaya yardımcı bitkiler

Binlerce çeşit ve farklı özellikler ile incelenen bitkiler alemi bize pek çok açıdan yardımcı olmaktadır.. Bu yardımlarından bir tanesi de zayıflamaya yaptığı etkilerdir. Elbette tek başına bu bitkilerden medet ummak yanlış da olsa bazı diyet programları ile beraber tüketildiğinde oldukça önemli etkileri olduğu bilinmektedir.
Aslıda bu zayıflatıcı özellikler bitkilerde bulunmaz. Sadece bitkilerin içeriğinde bulunan binlerce etken maddenin her hangi bir tanesinin içeriğinde bulunur.
Sağlıklı zayıflamak isteyenler için , iştah azaltan bu bitkileri tavsiye ediyoruz. İştah azaltan ve yağ yakımınızı hızlandıran bu 10 bitki, doktorlar tarafından kilo kontrolü amacıyla tavsiye ediliyor. İşte zayıflamak için bitkisel çözüm olacak bitkiler :

At kuyruğu bitkisi: İdrar sökücü özelliğiyle biliniyor. Yağ dokularını eritmeye yardım eden bu bitki yaraların iyileşmesine de yardımcı oluyor. Fakat tüm idrar söktürücü bitkilerde olduğu gibi fazla dozda kullanırsanız böbreklerinize zarar verebilir.
Maydonoz: Metabolizmayı hızlandırarak bağ dokusunu güçlendiriyor. Maydanozu yemeklere katmak ve kaynatıp çayını içmek, ödemlere ve vücudun sutoplamasına karşı çok etkili bir yöntem olarak biliniyor.

Adaçayı: Zayıflamak isteyenler tarafından iştah kesici olarak kullanılıyor. Çay ve yemeklerde baharat olarak da kullanılır.
Kekik: Sindirim problemleri yaşayan kişilerde tedavi edici etkiye sahip ve metabolizmayı hızlandırıyor. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin yanı sırada yorgunluktan şikayet edenler içinde vücuda zindelik sağlar.
civanperçemi: Tatlı yemeye karşı iştahı keser, mideye tokluk hissi verir. Tazelik veren lezzeti, ağır yemeklerin tadını hafifletir.
Biberiye: Sindirim sistemini düzenleyici etkisi vardır. İyibir canlandırıcıdır, kan dolaşımını hızlandırır, cildi sıkılaştırır. Et yemeklerinde kullanılabilir.
Tere bitkisi: Bünyedeki yağ yakmayı çabuklaştırıcı etkisi vardır. İnce yaprakları pişince acılaştığı için çiğ yemek gerekir. Ayrıca birçok vitaminde intiva eder.
Sinemaki bitkisi: Kalın bağırsakta suyun emilmesini önleyerek müshil görevini görür. Uzun süreli kullanımlarda bağırsaklarda yan etkilere yol açacağından idrar söktürücü özelliği bulunan rezene ve nane gibi bitkilerle desteklenmesi gerekiyor.
Balık otu: Bünyenin kimyasını hızlandırarak zayıflamaya destek olur. İçindeki maddeler tırnakları güçlendirerek saçlara parlaklık verir. Salata ve meyveli içecekler içinde kullanılabilir
Fesleğen: Vücudunuzda biriken fazla suyu atmaya destek olur.Üstelik, içindeki eter yağların moral yükseltici etkisi bulunuyor.
zayıflamaya yardımcı bitkiler zayıflamaya yardımcı bitkiler Reviewed by sunwomens on 11:59:00 Rating: 5

Ardıç Yağı Hangi Hastalıklarda Bize Yardımcı Oluyor

11:57:00
Bakın ardıç yağı hangi hastalıklarda bize yardımcı oluyor!

BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ?
:
KANI TEMİZLEMEK İÇİN ARDIÇ YAĞI BİREBİR …
Ardıç yağı kanı temizler, kandaki zehirli maddeleri dışarı atar. Kan yoluyla oluşan hastalıklara da engel olur. Ayrıca kansızlığa iyi gelir.vücuttaki toksinleri temizlediği, iltihapları söktüğü, tıkanıklıkları açıp temizlediği için arındırıcı bitkisel kürlerde yer almaktadır.
GRİPTEN ÇABUCAK KURTULUN !
Ardıç yağının grip ve soğuk algınlığındaki etkisi gerçekten de denemeye değer. Hele bir de soğuk algınlığına yatkınsanız, gripleriniz çok ağır geçiyorsa, ne kullanırsanız kullanın fayda vermiyorsa en kısa zamanda onunla tanışmalısınız. Onu kullanıp, etkisini gördüğünüzde bana hak vereceğinize eminim. Bugüne kadar pek çok insan onunla şifayı yakaladı, ona alıştı, onu evinin bir numaralı ilacı yaptı.
ARDIÇ YAĞI ayrıca vücut ateşini de düşürüyor, soğuk algınlığında çok ihtiyaç duyduğumuz terlemeyi sağlayarak, vücuttan toksin atılmasını temin ediyor.
SİNÜZİTE ARDIÇ YAĞI…
Sinüzit zor bir hastalıktır. Özellikle de kış aylarında. Sinüzit soğuğu hiç sevmez ve en ufak bir üşütmede kendini gösterir. Burun tıkanıklığıyla birlikte görülen baş ağrıları dayanılmaz olabilir. Tıkanık burnunuzu açmayı çoğu zaman başaramazsınız. İşte bu durumda ARDIÇ YAĞI büyük yardımcı. Burundan teneffüs edildiğinde tıkalı burnu açıyor, sinüsleri boşaltıyor, iltihabı söküyor. Sinüslerin boşalmasıyla büyük rahatlama sağlandığı gibi, buna bağlı baş ağrıları da sona eriyor. Sinüzit tedavisinde ardıç yağı burundan teneffüs edilerek uygulanır. Bunun yanında dahilen almak da, iltihap sökülmesine yardım edeceğinden etkiyi artırır.
ARDIÇ YAĞI ROMATİZMA, ARTRİT VE GUTTA ÇOK ETKİLİ
Bu üç hastalıkta ardıç yağı vücuttaki fazla suyu atarak, rahatlamaya sebep olur. Eklem ve kas ağrılarını yatıştırır, hareket kabiliyetini artırır. Dahilen kullanımın yanı sıra, ağrılı bölgelere zeytinyağıyla 1/10 oranında karıştırılarak masaj yapılması büyük fayda sağlar. Ardıç yağıyla yapılan masajlar çarpma, burkulma, ezilme gibi durumlarda da etkilidir.
SELÜLİT PROBLEMİNİZ Mİ VAR O ZAMAN BUYRUN !
Bitkisel yağlar kullanılarak tedavi yapılan aromaterapide, ardıç yağı selülitte başarıyla kullanılmaktadır. Sizler de eğer selülitlerinizden kurtulmak istiyorsanız, ardıç yağıyla düzenli masajlar yapabilirsiniz.
ÖKSÜRÜK, BRONŞİT, ANJİN VE BOĞAZ İLTİHABINDA…
Bütün bu hastalıklarda ardıç yağı kısa sürede etkisini gösterir, büyük rahatlama sağlar. Dozajına dikkat etmek ve uzun süre kullanmamak şartıyla çocuklarınıza da rahatlıkla ardıç yağı verebilirsiniz. Ayrıca inatçı öksürüklerde ardıç meyvesinin kaynatılmasıyla yada kaynayan suya biraz ardıç yağı katılmasıyla uygulanacak buhar teneffüsünün de çok faydalı olduğunu, kendi deneyimlerime dayanarak belirtmek istiyorum.
İDRAR SÖKTÜRÜCÜ OLARAK ARDIÇ YAĞI
Ardıç yağı idrar söktürücü özelliğiyle bilinir. O, idrar söktürürken, vücutta birikmiş olan suyu da atar. Hastalık sonrası nekahet döneminin kolay atlatılmasını sağlar.
ADET SANCILARINA ÇOK FAYDALI…
Ardıç yağı adet sancılarını dindirir. Adet söktürür. Rahimdeki iltihapları temizler, beyaz akıntılara da iyi gelir.
ŞEKER HASTASIYSANIZ MUTLAKA DENEYİN !
Şeker hastaları da zaman zaman ardıç yağından faydalanabilirler. Ardıç yağı pankreası olumlu etkiler. Kandaki şeker miktarını düşürür. Bedende genel bir iyileşme sağlar.
HAZIMSIZLIK VE GAZ PROBLEMİNE KESİN ÇÖZÜM.
Ardıç yağı sindirimi uyarır, hazmı kolaylaştırır, mide ve bağırsak gazlarını izale eder. Ardıç yağını kullanan bir çok kişiden gaz problemlerine çare olduğunu bizzat işittim. Midesinde sürekli şişlik, dolgunluk hissedenlere de ardıç yağı faydalı olacaktır. Ardıç yağı ayrıca ağız kokusunu da, izale eder.
MESANE İLTİHAPLARINDA…
Ardıç yağı böbrek rahatsızlıklarında kullanılmaz, ama söz konusu olan mesane ve idrar yolları enfeksiyonuysa çok iyi bir antiseptiktir. İdrar yollarını temizler, iltihabı söker atar.
CİLT HASTALIKLARINIZA ÇARE OLABİLİR…
Antiseptik olduğu için haricen kullanımla bir çok deri hastalığında faydası görülecektir. Kaşıntı, egzama mantar hatta sedef benzeri rahatsızlıklar için onu deneyebilirsiniz.
Ardıç Yağı Hangi Hastalıklarda Bize Yardımcı Oluyor Ardıç Yağı Hangi Hastalıklarda Bize Yardımcı Oluyor Reviewed by sunwomens on 11:57:00 Rating: 5

OZON YAĞI VE FAYDALARI

11:51:00
OZON YAĞI VE FAYDALARI

Ozon yağı, Mikrop kırıcıdır. Suda ve havada mikrop, bakteri ve kötü koku bırakmaz. Ozon yağıyla ilgili az bilinenler..
Çocuklarınızın en sık karşılaştıkları problemlerden biri sivilce. Hayatlarını kabusa çeviriyor kimi zaman . Tabi sizin hayatınızı da. Doktor doktor dolaşıp, bir çözüme ulaşamıyorsunuz biliyoruz. Verdikleri ilaçların yan etkileri çocuğunuzun geçirdiği sinir krizleri canınıza yetti.Peki Ozon yağını hiç denediniz mi ? Doğadaki en kuvvetli dezenfektandan bahsediyoruz size.Çocuğunuz sivilcelerinden kurtulacak, siz de rahat bir nefeS alacaksınız. Tabi bu arada siz de güzellik iksiri olarak kullanabileceksiniz ozon yağını.Nerelerde kullanabilirsiniz ? Yazımızı okuduğunuzda , bize hak vereceksiniz.
Ozon yağı, Mikrop kırıcıdır. Suda ve havada mikrop, bakteri ve kötü koku bırakmaz. Ozon kararsız yapısı ve kisa süre sonra tekrar Oksijene dönüştüğü için DOĞALDIR ve YAN ETKİSİ YOKTUR. Ozon, en etkili oksidandır, kuvvetli bir mikrop, bakteri öldürücüdür, çevre dostudur, atık bırakmaz, doğaldır.
Ozon Yağı
Ozon gazı ile birleştirilmiş saf zeytinyağı ile deri üzerine yapılan masaj sayesinde sağlıklı, parlak ve düzgün bir cilde sahip olmak mümkündür. Ozon gazı, zeytinyağı içerisine enjekte edilerek, yağı koyulaştırır ve ağartır. Ozon yağı uygulanan ciltlerin üzerindeki hastalıklara özellikle yanıklara olan etkisi gözle görülür nispettedir. Dokuları gençleştirme özelliğinden dolayı belli bir süre kullanılması halinde cilde parlaklık veren etkisi görülecektir.
Ozon yağı uygulanan bölgelerde, yaşlı hücrelerin ölmesi ve kan dolaşımının hızlanmasını sağlar. Yüzün yaşlılığa bağlı olarak kırışmasını geciktirir, göz halkalarının ve morluklarının giderilmesine yardımcı olur. Ozon yağı uygulanan cildin elastikiyeti artar, selülit tedavisinde gözle görülür bir etki meydana getirir.
Ozon Yağı Vücuda Nasıl Uygulanır?
Ozon yağı; masaj yoluyla uygulanabilir ve olumlu etkileri kısa sürede gözlenebilir. Uygulandığı bölgelerde kan dolaşımı artar ve yaşlı hücrelerin ölmesi hızlanır. Cildin elastikiyetini düzeltmek için ozon yağı birebirdir. Ozon yağı başarılı bir şekilde selülit tedavisinde de uygulanır.
Ozon Yağın Raf Ömrü Ne Kadardır?
Ozon yağı son kullanma tarihi yoktur. 17 yıl kalıcı olduğuna dair raporlar mevcuttur. Uzun süre saklamak için, buzdolabında ya da soğutucuda bekletilmesi gerekir.
Ozon Yağının Etkili Olduğu Rahatsızlıklar
Selülit Tedavisinde;
Yeterli miktarda yağı elinize alın. Selülitli bölgeye, hafif basınç ve dairesel hareketlerle masaj yaparak, yağ cilt tarafından emilinceye kadar uygulayın.
Akne, Sivilce ve Uçuklar;
Yüzünüzü yıkadıktan sonra günde iki kere ozon yağını masaj yaparak uygulayın. Ozon yağı yüzünüzdeki dolaşımı arttırır ve gün içerisinde karşılaştığınız zararlı toksinlerden arınmak için yardım eder.
Sporcu Ayakları;
Temiz ve kuru ayağınıza günde 2 – 3 kez uygulayın. Ayak mantarlarını ayağınızdan uzak tutar.
Çürükler;
Ozon yağını çürüğe uygulayın. Ağrıyı azaltır, hücre dokularını iyileştirir, iyileşme sürecini hızlandırır.
Kesikler, Yaralar;
Ozon yağını her türlü cilt yarası ve sıyrık için kullanabilirsiniz. Günde 2 kez uygulayabilirsiniz. Ozon Yağının en büyük etkisi açık ve kanamalı yaralarda görülmüştür.
Kepek ve Kafa Derisi Problemleri;
Saçınızı yıkayın. Daha sonra ozon yağını saç derisine uygulayın. Derinin içerisine doğru masaj yapın. Eğer mümkünse saçlarınızı hafif sıcak bir havluyla sarıp 1 saat bekletin.
Pişik;
Pişik olan yerlere uygulayın. Acıyı ve yanmayı durdurmaya, iyileştirme yardımcı olur. İyileşene kadar günde 2 ya da 3 kez uygulayın. Bebeğinizin banyo suyuna da birkaç damla ozonlu yağ damlatabilirsiniz.
Baş Ağrısı;
Ağrıyan bölgenize bir kaç damla ozon yağı ile masaj yapın.
Hemoroid;
Tahriş, kaşıntı ve ağrıyı azaltmak için anal bölgeye ozon yağı uygulayın. İyileşene dek günde 2-3 kez tekrarlayın.
Sinek Isırıkları ve Arı Sokmaları;
Ozon yağını, etkilenmiş bölgeye ovarak uygulayın. Kaşıntıyı hızlı bir şekilde yok eder. Bir antiseptik gibi davranır. Acıyı azaltmaya ve iyileştirmeye yardımcı olur.
Kas Ağrıları;
Spazm, kramp ve ağrıları iyileştirmek için etkilenmiş bölgeye yavaşça masaj yapın. Ozon yağı özellikle sırt ağrıları ve boyun ağrıları için kullanılabilir.
Tırnak Mantarı;
Tırnağı mümkün olduğu kadar kesin. Sonra ozon yağı ile ovun. Mantar oksijen olan yerde yaşayamaz. Günde 2 kez uygulayın.
OZON YAĞI VE FAYDALARI OZON YAĞI VE FAYDALARI Reviewed by sunwomens on 11:51:00 Rating: 5

Zeytinyağı Faydaları Saymakla Bitmiyor

11:49:00
Zeytinyağı Faydaları Saymakla Bitmiyor

Zeytinyağı Faydaları Nelerdir?

Zeytinyağı, salataların vazgeçilmezidir. Salatalar dışında yaprak sarması, taze fasulye, piyaz gibi yiyecekler de genellikle bu yağ ile pişirilerek tüketilir. Yemekler kadar yemeklerin yanındaki salatalarda vazgeçilmezler arasındadır. Çoban salatası, Akdeniz yeşillikleri salatası, ton balıklı salata, marul salatası yada havuç salatası gibi salataların ortak birkaç noktası vardır. Tüm bu bahsedilen salatalara sıvıyağ olarak zeytinyağıeklenir ve tuz ilave edilir. Salataların kendini göstermesi ve daha özel bir tat kazanması için ayçiçek yağı yerine zeytinyağı kullanılır. Bu leziz yağ salatalara özel bir tat verir. Ayrıca bazı yemeklerde bu yağ ile pişirilir. Örneğin sarma kesinlikle bu leziz ve şifalı yağ ile yapılan yiyecekler arasındadır. Salatalarda ve yemeklerde tercih edilmesinin yanında sağlık açısından da birçok faydası vardır. Ayrıca cilde dost bir yağdır.
Ülkemizin birçok bölgesinde yetiştirilen zeytinlerden çok özel yağlar elde edilir. Yeşil zeytin ve siyah zeytinler kullanılarak salatalara nefis tadı katan zeytinyağı imal edilir. Bu şifalı ve leziz yağ yemek ve salataların yani mutfakta kullanılmasının yanı sıra tedavi amacıyla da kullanılır. İşte zeytinyağı faydaları:
  1. Demir, kalsiyum, magnezyum gibi vücut için gerekli elementleri içerir.
  2. Kalp ile dosttur, kalp krizi riskini önler.
  3. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  4. Kolesterolü düzenler. Kolesterol rahatsızlığı olan kişiler mutlaka bu yağı tüketmelidir.
  5. Kanseri önlemeye yardım eder.
  6. Yaşlanmayı ve cildin kırışmasını geciktirir. Hücresel yaşlanma süresini yavaşlatır.
  7. Damarların tıkanmasına engel olur. Katı yağlar gibi damarları tıkamaz. Bu nedenle kalp damar hastalıklarına yakalanmayı önler.
  8. Mideye fayda sağlar. Midenin düzenli çalışmasına yardım eder.
  9. Pankreas için de faydalıdır.
  10. Göz sağlığı için de fayda sağlar.
  11. Diğer yağlara kıyasla daha düşük kalorilidir. Bu nedenle kilo almayı engeller. Özellikle bölgesel yağlanmaya karşı korur. Göbek bölgesinden kilo almayı önler.
  12. Metabolik fonksiyonları hızlandırır.
  13. Kalsiyum ve mineral emilimini teşvik eder.
  14. A, D, E ve K vitaminlerini içerir.
  15. Sindirimi kolaylaştırır, hazımsızlığı giderir.
  16. Beyni korur.
  17. Osteoporoz yani kemik erimesine karşı koruma sağlar.
  18. Kas ve kemik ağrılarını geçirir. Kas ve kemik ağrıları için zeytinyağı ile masaj yapılabilir.
  19. Afrodizyak etkisi vardır. Cinsel isteği arttırır.
  20. Diyabet yani şeker hastalığı ile mücadeleye yardım eder. Kan şekerini düşürücü özelliği vardır.
  21. Kemikleri güçlendirir.
  22. Çok çeşitli mide hastalıklarını önlemeye yardım eder. Özellikle gastrit ve ülser gibi birçok mide hastalığına fayda sağlar.
  23. Safra kesesi taşlarının oluşumunu önlemeye yardım eder.
  24. Karaciğer için oldukça faydalıdır.
  25. Tansiyon düşürücü etkisi vardır. Yüksek tansiyon hastalığı çeken kişiler rahatlıkla zeytinyağı tüketebilir. Yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre zeytin yaprağı ile tansiyon düşürmeye yardım eden ilaçlar yapılmıştır.
  26. Bebekler ve küçük çocuklar için de şifa kaynağıdır.
  27. Antioksidan özelliği vardır.

Zeytinyağının Cilde Faydaları

  1. Çok eski zamanlardan beri birçok ülkede nemlendirici olarak kullanılmaktadır. Özellikle Mısır’da kadınlar cilt nemlendiricisi olarak zeytinyağı tercih ederlermiş.
  2. Masaj yaparken de kullanılabilir. Bu sayede rahatlama sağlar.
  3. Saçlara parlaklık kazandırır ve saçları güçlendirir.
  4. Yaşlanmayı geciktirir ve dolayısıyla erken yaşta ciltte kırışıklık oluşmasını önler.
  5. Tırnak yapısı için oldukça faydalıdır. Tırnakların kolay kırılmasını engeller.
  6. Kuru ciltleri nemlendirici ve yatıştırıcı etkisi vardır.
  7. Cilde elastikiyet kazandırır.
  8. Deriyi kirlerden arındırıcı özelliği vardır.
  9. Cilde karşı tonik etkisi vardır.
Salataların dışında tüm yemeklerinizde bile bu şifalı yağı kullanabilirsiniz. Bu sayede hastalıklara karşı vücudunuzu koruyabilirsiniz.
Zeytinyağı Faydaları Saymakla Bitmiyor Zeytinyağı Faydaları Saymakla Bitmiyor Reviewed by sunwomens on 11:49:00 Rating: 5

Çörek Otu Yağı Nasıl Kullanılır?

11:46:00
Çörek Otu Yağı Nasıl Kullanılır?

Çörek Otu Yağı Nasıl Kullanılır?
Modern tıp, bu bitkinin özelliklerini, uyarıcı etkilerini kullanarak hemoroit, hepatit, nezle, ishal, öksürük ve tenya gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanmıştır. Bu şifalı bitkinin doğal bir mucize olduğunu söyleyebiliriz. Çörek otu ile ilgili ilk yazılı belge “Eski Ahit” de bulunmaktadır. Çörek otuyla ilgili en önemli sözlerden biri, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) “çörek otunu kullanın, ölümden başka her şeye devadır.” sözüdür. Çörek otu yağı bir ilaç değildir. Tohumlarının preslenmesiyle elde edilen çörek otu yağı iki şekilde kullanılır. İlki, içme suretiyle gıda takviyesi amaçlı bu yağdan faydalanmaktır. Diğer kullanım şekli haricen saça, saç derisine, cilde uygulamaktır.
Çörek Otu Yağının Faydaları
Mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü tesire sahiptir.
İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir.
Kansere karşı koruyucu etkisi vardır.
Kan şekerini düzenler.
Yorgunluk halini giderip zindelik verir.
Damar sertliği, damar tıkanıklığı hastalıklarını önler.
Tansiyon ve kolestrol’ün normale dönmesini sağlar.
Cinsel gücü arttırıcı etkisi vardır.
Hazmı kolaylaştırır.
Vücuttaki zehirleri süzerek atar.
İdrar söktürücü özelliği ile safraya iyi gelir.
Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır.
Alerjiyi önler.
Savunma sistemini dengeler.
Hormon sistemini ve ruh halini sağlamlaştırır.
Saç dökülmesi ve kepeğe karşı haricen sürülür.
Grip, nezle, baş ağrısına burundan damlatılarak (3 damla) kullanılır.
Göze 2 damla damlatılırsa, gözdeki mikropları öldürür.
Ağrıyan yerler çörek otu yağı ile ovulur.
Çörek otu yağının kullanımı
Hassas, zarif ciltler için doğal nemlendiricidir.
Saçı besleyip güçlendirerek dökülmesini önler.
Saç dökülmesi için, kepeğe karşı saç diplerine friksiyon şeklinde uygulanır.
Saçların beyazlanmasını önler ve durdurur. Günde 3 defa bir çay bardağı suya veya şekere 4 damla damlatılarak alınır.
Sinüzit için, sabah-akşam burundan 1-2 damla damlatılır.
Sağlıklı cilt için, bir çorba kaşığı çörek otu yağı ile bir çorba kaşığı zeytinyağı karıştırılır. Bu karışım ile yüz ovulur. bir saat devam edilir. Sabunla yıkanır. ve durulanır.
Yüksek tansiyon için, kahvaltıdan önce her sabah 2 diş sarımsakla birlikte herhangi bir içeceğe bir çay kaşığı çörek otu yağı karıştırılarak alınır.
Uyku bozukluğu için, balla karıştırılmış herhangi bir sıcak içeceğe bir çay kaşığı çörek otu yağı ilave edilip akşamları içmeye devam edilir.
Uyarı
Öğütülmüş olarak hazır satılan çörekotu kesinlikle tüketilmemelidir.
Çörekotu hamilelik döneminde yenmemelidir. Doğuma bir hafta kaldığında çörek otunu kullanmaya başlamak ve emzirme süresince yemeye devam etmek, anne ve çocuk sağlığı açısından oldukça faydalıdır.
Çörekotu yeterli miktarda omega-3 içerir, buna ilave olarak omega-3 takviyeli gıdalar yenmemelidir.
Çörek Otu Yağı Nasıl Kullanılır? Çörek Otu Yağı Nasıl Kullanılır? Reviewed by sunwomens on 11:46:00 Rating: 5

Argan Yağı Faydaları Nelerdir?

11:41:00
Argan Yağı Faydaları Nelerdir?

Argan yağı, son zamanların çok konuşulan, merak edilen kozmetik ve sağlık ürünüdür. Argan yağının fazlaca araştırılması, merak edilmesi ve popüler bir özellik kazanması sebebiyle biz de sizler için argan yağını sitemizde yayınlayıp sorularınızı cevaplamak istedik. Umarız argan yağı hakkında merak ettiklerinizi yazımız sayesinde öğrenmiş olursunuz. Argan yağı çok özel bir yağ çeşidi olması, sağlık sektöründe, kozmetik ve cilt bakımı sektöründe çokça kullanılması sebebiyle oldukça popüler bir yağdır. Özellikle Faslı kadınlar yıllardır bu şifalı yağı kullanırlar. Argan yağının vücut için birçok faydası olması, tıpta da kullanılmasını beraberinde getirmiştir. Tırnakların kırılmasını önleyen, hücreleri yenileyen, şişlikleri indiren bir ürün olan argan yağı aynı zamanda yaşlanmayı da geciktiricidir. Cilt bakımı sağlayan argan yağı kısa sürede bayanların dikkatini çekerek yüksek oranda kullanılmaya başlanmıştır.

Bu şifalı yağ yüksek oranda E vitamini içerir. Tüm cilt tipleri için kullanılabilen argan yağı, özellikle kırışıklıkları önlemesi, yaşlanmayı geciktirmesi ve cilde tazelik kazandırması gibi faydaları sayesinde hanımların gözdesidir. Özellikle  Sıkı görünümlü bir cilde sahip olmak her bayanın istediği bir şeydir. Güzel görünümlü, kırışıksız, yıllar geçse de doğal güzelliğe sahip olmayı kim istemez ki? Argan yağı sayesinde cildiniz uzun yıllar yaşlanmadan genç bir görünüme sahip olabilir. Argan yağı cildi nemlendiren, cilt kuruluğunu gideren, ciltteki tahrişleri en aza indiren doğal bir yağdır. Sadece cilt bakımı değil aynı zamanda saç bakımı da sağlayan argan yağı, saçları besleyerek saçlarda kırık oluşumunu önler. Siz de saçlarınızın güneş gibi parlamasını, herkesin dikkatini çekmesini istiyorsanız mutlaka argan yağı kullanmalısınız. Argan yağının faydalarından biri ise, sivilceleri tedavi ederek akne oluşumunu engellemesidir. Cildinizdeki sivilcelerden artık yakınmayın. Çünkü bu şifalı yağ sayesinde sivilcelerden kurtulabilirsiniz. Dudak çatlaklarına iyi gelir. Ciltte oluşan diğer çatlakların da geçmesine yardım eder. Selülitlerden hiçbir kadın hoşlanmaz. Özellikle kilo aldıktan yada doğum yaptıktan sonra selülitler çıkar. Bu şifalı yağ ile selülitlere masaj yapılabilir ve selülitlerden kurtulunabilir. Siyah noktalardan kurtulmaya yardım eder. Birçok genç kız yüzündeki siyah noktalar için farklı yöntemler dener. Argan yağı ile siyah noktalardan kurtulmak ve temiz bir cilde kavuşmak mümkündür.
Ayrıca yaz aylarında argan yağı kullanmanızı özellikle tavsiye ediyoruz. Argan yağının faydaları sayesinde güneşin zararlı ışınlarından korunacak ve bu zararlı ışınların cildinize etki etmesini engellemiş olacaksınız. Ve hamile bayanlar ile bacaklarında çatlakları, çatlak oluşumu görülen bayanların tercihi de argan yağıdır. Bu yağı kullanarak hamilelik sonrası çatlaklarınızdan kurtulacak, bacaklarınızın eski görünümüne kavuşmasını sağlayacaksınız. Çatlaklarınızdan şikayet etmeyin, argan yağı kullanarak önleminizi alın ve bacaklarınızın güzel görünümünün keyfini çıkarın.
El, yüz, bacak bakımı kısacası tüm cilt bakımınız için argan yağını kullanmanız mümkündür. Ayrıca tırnaklarınız ve saçlarınızın da yenilenmesi ve muhteşem bir görüntü kazanması için de tercih edebilirsiniz. Argan yağı artık sabun şeklinde de hizmetinize sunulmuş durumdadır. Argan sabunu da tüm cilt tiplerinde rahatça kullanabilirsiniz. Yüzünüzü gün boyu yoran makyajınızdan sonra argan sabunu ile yüzünüzü yıkamanız cildinizi ferahlatacak, size rahatlık sağlayacaktır. Tamamen doğal yollarla elde edilmiş olması sebebiyle argan sabununu tıpkı argan yağı gibi tüm vücudunuzda korkmadan kullanabilir, bu ferahlığı sizde yaşayabilirsiniz.

Argan Yağı Cilt İçin Nasıl Kullanılır?

Selülitleriniz için bir miktar argan yağını masaj yaparak selülitli bölgeye sürebilirsiniz. Düzenli ve doğru kullanımla selülitlerden kurtulmak mümkün olacaktır. Tabii unutmamak gerekir ki selülitlerden kurtulmak için sadece bu yağ yeterli değildir. Aynı zamanda düzenli spor yapılması da şarttır. Düzenli makyaj yapan ve yüzü sürekli bu durumdan dolayı yorulan kişiler bu şifalı yağ ile ciltlerini yenileyebilir ve dinlendirebilir. Eğer cildiniz kuru ise sabah akşam bu yağı düzenli olarak yüzünüze sürebilirsiniz. Yağlı bir cildiniz varsa günde bir kez bu yağdan kullanabilirsiniz. Duş aldıktan sonrada yüzünüze ve boynunuza uygulayabilirsiniz.

Argan Yağı Saç İçin Nasıl Kullanılır?

Saçlarınızın güçlenmesi, pırıl pırıl parlaması için bu şifalı yağı kullanabilirsiniz. Saçlarınızın uzunluğuna göre elinize bir miktar argan yağı alın. Kuru saçlarınıza saç deriniz ıslanacak şekilde yağı masaj yaparak yedirin. Yağı uyguladığınız saçınızı havlu veya tülbent yardımıyla sarın. Yarım saat kadar sonra duş alır şekilde öncelikle saçınızı akıtın, daha sonra şampuanla yıkayın ve güzelce durulayın.

Argan Yağı Tırnaklar İçin Nasıl Kullanılır?

Tırnaklarınızın bakımsız olmasından ve sürekli kırılmasından şikayet ediyorsanız argan yağı ile bakımlı ve sağlıklı tırnaklara kavuşabilirsiniz. Bir kase yada kap içine bir miktar argan yağı koyun. Yağın miktarına yakın olacak şekilde bir yada yarım limonu sıkarak limon suyunu da yağın üzerine ilave edin. Tırnaklarınızı bu yağlı limonlu karışıma batırın. 10 yada 15 dakika boyunca tırnaklarınızı bu yağda tutun. Haftada bir yada iki haftada bir bunu uygulayın. Bakımlı tırnaklarınız olduğunu siz de fark edeceksiniz.
Argan Yağı Faydaları Nelerdir? Argan Yağı Faydaları Nelerdir? Reviewed by sunwomens on 11:41:00 Rating: 5

Sarı Kantaron Yağı Faydaları!

11:36:00
Sarı Kantaron Yağı Faydaları!

Sarı kantaron bitkisi özellikle depresyon tedavilerinde ve strese bağlı hastalıklarda etkilidir. Sarı kantaron yağı ise romatizma hastalıkları ve vücuttaki yara ve yanık tedavisinde şifa kaynağıdır.

Sarı Kantaron Yağı Faydaları

  • Sarı kantaron yağı  faydalarısayesinde romatizmal rahatsızlıklar, sırt, bel ve adele (kas) ağrıları iyileştirilebilir.
  • Vücutta açılan yaraların ve yanıkların tedavisinde de sarı kantaron yağı kullanılır.
  • Pürüzlü yüz ciltlerinde bakım toniği olarak kullanılabilir.
  • güneş yanığı tedavisinde şifalıdır.
  • Bebeklerin pişiklerinde de çok etkilidir.
  • Bebeklerin karın ağrılarında sarı kantaron yağını masaj şeklinde uygulayın.

 Sarı Kantaron Yağı Nasıl Yapılır?

Sarı kantaron yağı yapımı için sarı kantaron çiçekleri toplanarak hafif bir şekilde ezilir. 250 gr. kadar bitki bir kavanoza konur ve üzerine iki çay bardağı zeytinyağı eklenir. Kavanoz 5 gün kapağı açık şekilde güneşte bekletilir. Daha sonra kavanozun kapağı kapatılır ve 1 ay bu şekilde güneşte bekletilir. Bu süre sonunda sarı kantaronlar ve sarı kantoron yağı bir süzgeç ya da tülbent yardımıyla süzülür. Hazırlanan sarı kantaron yağı serin bir ortamda koyu renkli şişelerde bekletilir.

 Sarı Kantaron Yağı Nasıl Kullanılır?

Vücuda masaj yolu ile tedavi uygulanır. Ayrıca yara,yanık ve pişiklerde üstüne sürülür.Sarı kantaron yağı içilmez. Hepinize şifalı günler diliyoruz.
Sarı kantaron yağı ile ilgili soru ve yorumlarınızı aşağıya yazabilirsiniz.
Sarı Kantaron Yağı Faydaları! Sarı Kantaron Yağı Faydaları! Reviewed by sunwomens on 11:36:00 Rating: 5

Saç Güçlendirici Kozmetik Şifalı Bitkiler

11:34:00
Saç Güçlendirici Kozmetik Şifalı Bitkiler

Saç Güçlendirici Kozmetik Şifalı Bitkiler

Saç bakımında kullanılan doğal olmayan sentetik maddeler ve kimyasallar saçınıza daha fazla zarar vermesine sebep olabilir. Doğal bitkisel ürünlerde saç derisi için besleyiciler vardır. Kimyasal bileşimli kozmetik ürünler yerine sağlıklı saç ve saç derisine sahip olmak için bitkilere güvenmek gerekir. Yüzyıllardır sağlıklı saçlar için bitkisel karışımlar kullanılmaktadır.
Bitkisel karışımlar ve bitki özleri ile saç durulamak, saç derisinde derin bir temizlik sağlar, bitkisel karışımlar doğal saç rengini koyulaştırmak ya da zenginleştirmek, saç derisinde var olan tahriş yatıştırmak, kepek önlemek veya saç uzamasını artırmak için kullanılır.
Aloe vera : Saçı daha pürüzsüz, ipeksi ve sağlıklı hale getirir. Aloe saçı nemlendirir ve pürüzsüz bir parlaklık yaratır. Meksikalı kadınların, saçlarına parlaklık ve ipeksi bir görünüm sağlamak için yüzyıllardır aloe vera kullandığı bilinmektedir.
Amla Yağı : (Phyllanthus Emblica) Hint kültüründe en şifalı bitki olarak kabul edilen Bektaşi üzümü çekirdeklerinden elde edilen Amla yağı, saç derisine nüfüz ederek saç dökülmesini önler, saçların sağlıklı ve büyümeyi teşvik eder, saç köklerinin ihtiyacı olan kan teminini normalize ederek saçları güçlendirir ve saç köklerinin beslenmesini beslenme sağlar. Amla yağının saç beyazlamasını geciktirici özelliklere sahiptir.

Sabun Cevizi (Sapindus mukorossi)3-5 adet Ekonat kabuğu yarım litre su içerisinde 10 dakika kaynatılmalı ve belli bir süre soğutulduktan sonra süzülür hazırlanan bu çözelti normal şampuan olarak kullanılır. Sabun cevizi, uzun, sağlıklı saç ve saç derisi için yararları bilinen mükemmel bir saç toniğidir. Hindistan’da yüzyıllardır saç dökülmesine karşı şampuan olarak kullanılmaktadır. Doğal antifungal ve antibakteriyel özellikleri ile kepek oluşmasını engellemeye yardımcı olabilir.
Fesleğen : (Ocimum basilicum) Saç dökülmesi ve ince saçlar için saç köklerini uyaran kafa derisi kan dolaşımını artıran ve saç büyümesini destekleyen özelliklere sahiptir. Fesleğen saç kırılmasını önler ve saç korunmasına yardımcı olur. Fesleğen saçı nemlendirir ve mat saçlar için parlaklık verir. Bir miktar fesleğen yarım litre su içerisinde 5 dakika kaynatılır ısı derecesi oda sıcaklığına düştüğünde süzülüp saç ve saç derisi ve bu suyla durulanır.


Bitkisel saç boyama
Kara Ceviz (Black Walnut) Siyah Ceviz meyvesin yeşil dış kabuğu veya yaprakları ezilerek gölgede bırakılır kararan bu lapa az miktarda su katılarak 10 dakika boyunca kaynatılır ve soğumaya bırakılır bu lapa saça sürülür ve 1 saat beklenir ve durulanır. Bu çözelti beyaz saçları kapatmanın yanı sıra yağlı saçlar için harika bir çözümdür. Siyah Ceviz, Siyah ceviz Yaprakları ve özellikle kabuğu saç karartmak doğal bir saç boyası kaynağıdır . Genellikle kahverengi saç boyası oluşturmak için kına ile birleştirilir.
Kahverengi renk saç boyama: Ceviz Meyvesinin yeşil dış kabukları (100-300 gram) sırlı bir çanak içine yerleştirilir, üzerine 3 litre kaynar su dökülür 30 dakika boyunca kaynatılır. Beklemeye alınan bu ekstre oda sıcaklığına geldiğinde süzülerek bir cam kasenin içine dökülür ve 2 gün serin bir yerde saklanır. Bu su saçlara sürülür ve saç 1 saat boyunca beklenip ılık suyla saçlar durulanır.
Açık kahverengi saçlar için: 1 fincan kurutulmuş ve dövülmüş meşe kabuğu ile 2 adet soğan kabuğunu karıştırın üzerine 1 litre kaynar su dökün ve 1 saat kısık ateşte kaynatın. Bir eşarbı bu kaynar suya daldırın ve sıcak olacak şekilde 30-40 dakika boyunca saçınıza bu eşarbı sarın. Saçları yıkamaya gerek yoktur.
Sarışınlar için: 1 çorba kaşığı papatya ve 1 çorba kaşığı ısırgan otu üzerine 1 litre su dökün 5 dakika kaynatın, 30-40 dakika boyunca soğumasını bekleyin süzdükten sonra saçınızı bu suyla yıkayın.
SAÇ BAKIMINDA DİĞER BİTKİSEL ÖNERİLER
Dulavratotu (Saç Dökülmesi)
Dulavratotu, Kuru, yağlı saçlar ve saç dökülmesine karşı bir çözüm sunar, Dulavratotu kafa derisinin kan akışını dengeler. Yağ asitleri bakımından zengin olması nedeniyle sağlıklı saç büyümesini teşvik eder. Saç köklerini besleyici ve güçlendirici etkisiyle saçın genel durumunu iyileştirir. 1 çorba Dulavratotu üzerine 1 litre kaynar su dökülür ve 5 dakika kaynatılır. Bu su yıkama sıcaklığına düştüğünde süzülerek saç durulanır.
Çemen: (Saç dökülmesi ve ince saçlar)
Çemen, saç beslenme ve saç sağlık için doğal proteinler sağlamaktadır. Çemen saç kökü kan dolaşımını uyarır ve saç dökülmesi ile mücadele için kullanılır. Çemen aynı zamanda kepek tedavisinde, saçınızın doğal rengini korumak ve saçları ipeksi görünümde tutmak için kullanılır. Çemen unu veya tohumu (20 gr) 10 dakika boyunca kaynatılır soğumaya bırakılır bir tülbent yardımıyla süzülür ve saç dipleri bununla ovalanır, 30-45 dakika bekleme süresinden sonra saç yıkanır.
Keten (Saç Dökülmesi)
Keten tohumu, Omega – 3 esansiyel yağ asitleri açısından çok zengin dir ve omega-3 esansiyel yağının saç köklerini güclendirici etkisiyle saçı güçlendirir ve saç kaybını engelemede yardımcı olabilir. Keten tohumu yağı parmak uçlarıyla saç dipleri ve kafa derisinden başlayarak tüm saç bölgesine sürülür. 30 dakika saçınızda beklenir ve ılık suyla saç yıkanır.
Zencefil (Saç Dökülmesi)
Zencefil saç köklerini uyarır ve büyümeyi saç büyümesini teşvik eder. Zencefil kökünde bulunan yağ asitleri kompozisyonu saçların seyrelmesi ile mücadelede başarılı çözümler sunar. Zencefil aynı zamanda kepek ilemücadelede yardımcı olur. Zencefilin antiseptik özellikleri ile saç derisini dış etkilere karşı korur. ince doğranmış 50 gr zencefil kökü üzerine bir lirte su dökülür ve 10 dakika boyunca kaynatılır. Üzerini kapatılr ve 20 dakika bekletilir. Bu su süzülerek, banyoda son durulama suyu olarak kullanılır.
Ebegümeci (Saç dökülmesi)
Ebegümeci, beyaz saç oluşumunu azaltır ve saç büyümesini teşvik etmede için kullanılır. Ebegümeci çiçek ve yaprakları kepek ve saç dökülmesi tedavisinde yardımcı olan bitki proteinleri içerir. Ebegümeci saç köklerinin ihtiyacı olan besin folikülleri sağlayarak sağlıklı saç büyümesini destekler. 3 çorba kaşığı kurutulmuş ebegümeci kök ve çiçekleri 1 litre su içerisinde 10 dakika kaynatılır ve 20 dakika boyunca bekletilir. Bu su bir tülbent yardımıyla süzülerek banyodan sonra durulama suyu olarak saç diplerine ve saça mesaj yapılarak yedirilir ve saçlar kurumaya bırakılır.

Şerbetçiotu (İnce ve kırılan saçlar için)
Şerbetçi otu hasarlı saçları iyileşmek ve onarımda yardımcı olur. Şerbetçiotu etkili bir saç kremi ve kalınlaştırıcı bir besleyici yağ içerir. Saç büyümesi için yararlı olarak değerlendirilen şerbetçiotu kafa derisinin kan dolaşımını teşvik eder. Şerbetçiotunun antiseptik özellikleri ile kepek ile mücadelede yardımcı olur. 2 kaşık Şerbetçi otu ve 1 kaşık kuru Nane üzerine 2 litre kaynar su ekleyin, üzerini kapatıp 2 saat demlemeye bırakın. Suyu tülbent yardımıyla süzün. Saçlarınızı, saç diplerinden başlayıp bu suyla iyice ıslatın ve kendi halinde kurumaya bırakın.
Saç Güçlendirici Kozmetik Şifalı Bitkiler Saç Güçlendirici Kozmetik Şifalı Bitkiler Reviewed by sunwomens on 11:34:00 Rating: 5

PİLONİDAL SİNUS (KIL DÖNMESİ) HASTALIĞI VE NEDENLERİ NELERDİR?

14:45:00





PİLONİDAL SİNUS (KIL DÖNMESİ) HASTALIĞI VE NEDENLERİ NELERDİR?

Pilonidal sinüs, kuyruk sokumu bölgesinde cildin altında bir kavite (boşluk, kist ) gelişimidir. Pilonidal’in literaratürdeki anlamı ”kıl yuvasıdır”. Çünkü kavitede boşlukta, kist içinde sıklıkla kıl bulunur. Bu boşluğun iltihabı sonucu kuyruk sokumu bölgesinde cildin altında kronik infeksiyon meydana gelir. Sıklıkla kalçaların arasındaki derinin kıllara verdiği reaksiyondan oluşur. Araştırmalar, orta hattaki kıl follikülerinin cilt salgıları ya da kıllar ile tıkanması sonucu hastalığın başladığını göstermektedir. Bu folliküllerin açılması sonucunda infeksiyonun cilde yayılması ile oluşan bir hastalıktır. Bu doğuştan olan bir durum değildir.

Kıl dönmesi hastalığı kuyruk sokumu bölgesinde görülür

KIL DÖNMESİ HASTALIĞINI KOLAYLAŞTIRAN FAKTÖRLER
1. Vücut kıllarının ve günlük dökülen kıl miktarının fazla olması,
2. Kalçalar arasındaki yarığın (natal kleftin) dar ve derin olması sonucu kıllara uygulanan emme kuvvetinin artmasıyla dökülen kılların dar ve derin olukta uzun süre beklemesi,
3. Derinin uzun süre nemli kalmasının kılların batmasını kolaylaştırması,
4. Kalçalar arasındaki yarıkta çatlak ya da nedbe dokusunun olması,
5. Uzun süre oturarak çalışmaya bağlı olarak burada biriken kılların devamlı olarak bu bölgede yaralanmaya (travmaya) neden olması,
6. Kötü hijyen; uzun sure bu bölgenin yeterince temizlenmemesidir.
KİMLERİ ETKİLER ?
Hastalık kadınlara göre erkeklerde sık görülür ve sıklıkla ergenlik dönemi ile 40 yaş arasında görülür. Şişmanlarda ve vücut kılları kalın ve sert olanlarda sık görülür.
BELİRTİLER NELERDİR?
Bazı hastalarda hiçbir belirti vermeyebilir. Belirtiler küçük bir çukurdan büyük ağrılı bir kitleye kadar değişebilir. Berrak, koyu renkli ya da kanlı akıntı olabilir. Enfeksiyonla beraber kuyruk sokumu bölgesi kırmızı, hassas hale gelebilir ve pürülan akıntı olabilir. Enfeksiyon şiddetli olursa ateş, halsizlik ve bulantıya da yol açabilir.
Hastalık, bir çok değişik tablo ile karşımıza çıkabilir. Hastaların tamamına yakınında, akut apse süreci diye tanımlayabileceğimiz ileri derecede ağrı, ateş, hassasiyet ile seyreden bir atak olur. Sıklıkla pürülan akıntı ve cerahat (irin) ile sonlanır. Apse dağıldıktan sonra kendiliğinden ya da tıbbi müdahale sonucu bir çok hastada pilonidal sinüs gelişir. Sinüs cildin yüzeyinin altında uzanan, yüzeye bir ya da daha fazla küçük ağız yada kanalla açılan bir boşluktur. Bu sinüslerin çok azı tedavisiz iyileşmesine rağmen hastaların çoğunun ameliyat olması gerekir. Kronik hastalık, şişme, ağrı ve akıntı ile seyreden ataklara neden olur. Bu durumu tedavi etmek için cerrahi tedavi her zaman gereklidir.



KIL DÖNMESİ HASTALIĞI VE KANSER GELİŞİMİ
Pilonidal sinüste kanser gelişme riski oldukça düşüktür ancak çok uzun süre tedavisiz kalan hastalarda çok nadir olarak kanser gelişebilir. Kanser gelişen olgularda tekrarlayan infeksiyon atakları ve kronik irritasyona bağlı yassı hücreli (squamöz hücreli) kanser gelişebilir. Bu kanserin özelliği yanık ve nedbe dokusu üzerinde gelişen kanserlere benzer.
KIL DÖNMESİ HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tedavi, hastalığın durumuna bağlıdır.
Akut Apse Gelişimine Neden Olan Kıl Dönmesi Hastalığı:
Akut apse varlığında, bir insizyon (kesi) yapılıp, pürülan materyalin, (irin – cerahatın) boşaltılması sağlanmalıdır. Bu durumda iltihap ve ağrının gerilemesi ile tedavi edilir. Bu işlem apsenin büyüklüğüne ve hastanın tercihine göre ameliyathanede genel anestezi ile veya poliklinikte lokal anestezi ile de yapılabilir. Küçük bir kesi ile cerahatin (püy) boşaltılması sağlanır. İşlemden sonra bu bölge her gün banyo yapılarak veya duş ile temizlenir. Amaç buradaki cerahat, kıl ve doku artıklarının temizlenmesidir.
Kronik Kıl Dönmesi Hastalığı ve Konservatif Tedavi:
Tekrarlayan infeksiyon atakları, akıntıya neden olan olgularda genelde ameliyat önerilmektedir. Bazı kliniklerde ameliyat dışı konservatif (tutucu) yöntemler uygulanmaktadır.
Sklerozan Madde Enjeksiyonu:
Bu yöntemde sinüs ağzı genişletilerek içerisindeki tüm kıllar temizlenir. Daha sonra sağlıklı cilt korunarak 2-3 cc %80 lik fenol sinüs içine verilir. İşlem gerektiğinde aralıklı olarak tekrarlanabilir. Bu işlem poliklinik koşullarında rahatlıkla yapılabilir.
Diğer yöntemler :
Fenolden başka kavitenin koterize edilmesi, kriyoterapi, gümüş nitrat ve %80-90’lık alkol de bu amaçla kullanılabilir.
Her iki yöntemin tedavideki başarısı sınırlıdır. Pek tercih edilen yöntemler değildir.
Kronik Kıl Dönmesi Hastalığı ve Cerrahi Tedavi:
Tekrarlayan enfeksiyon atakları veya devamlı akıntı olan vakalarda ameliyat düşünülmelidir. Aşağıda daha ayrıntılı olarak anlatılan ameliyatlarda özet olarak kıl kisti kavitesinin (kist, sinüs) bir bütün olarak çıkarılması veya üzerinin tamamen açılması gerekmektedir. (resim 2) Bu bölge açık bırakılabileceği gibi, başka yerden kaydırılan deri (fleple) ile kapatılma yapılabilir. Her hastanın durumuna uygun yöntemi doktor hastasıyla tartışır ve doğru ameliyatın seçilmesine yardımcı olur.
Cerrahi Yöntemler:
1- Kıl Kistlerinin (Pilonidal Sinüsün) Açılması (Kistotomi): Sadece kıl kistlerinin oluşturduğu boşluğun tavanı açılarak içerisi temizlenir. Kıl kistlerinin arka duvarı (sinüs iç duvarı) çıkarılmaz. Sık sık pansuman yapılarak kıl kistlerinin oluşturduğu boşluk diğer adı ile sinüs boşluğunun kendiliğinden dolması beklenir. Lokal anestezi ile yapılabilir. İyileşme süresi ortalama 3-5 haftadır. Eşlik eden infeksiyon varsa antibiyotik verilir. Nüks oranı; %7-16 arasında değişir.
2- Kıl Kistlerinin Açılması ve Kist Kenarının Cilde Dikilmesi (Marsupializasyon): Sadece kıl kistlerinin oluşturduğu boşluğun tavanı açılarak içerisi temizlenir. Kıl kistlerinin arka duvarı (sinüs iç duvarı) çıkarılmaz. Bu şekilde kıl kistlerinin (pilondal sinüs kistinin) tabanı kalacak şekilde çıkarılmış olur. Yara kenarları geride kalan kistin tabanına dikilir . Böylece geride kalan boşluk küçültülmüş olur. Bu yöntemde hastaların günlük pansumanların yapılması ve bu sırada ölü dokular ve yaraya dökülen kılların titizlikle temizlenmesi gerekir. İyileşme süresi yaklaşık 4-6 haftadır. Nüks oranı %1-6 arasında değişir.
3- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Açık Bırakılması: Tüm kıl kistlerinin ağızlarını (sinüs ağızlarını) içine alacak şekilde yapılan bir eliptik kesi ile kıl kistleri sakral kemik üzerindeki fasiaya kadar tamamen çıkarılır. Yara açık bırakılır. Sık sık pansuman yapılarak ameliyatla oluşturulan boşluğun vücud tarafından doldurulması beklenir. Genel veya bölgesel anestezi ile yapılabilir. İyileşme süresi ortalama 4-7 haftadır. Nüks oranı %1-7 arasında değişir.
Kıl kistlerinin çıkarılması: Yan ve Arkadan görünüm
4- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Primer Kapatılması: Kıl kistleri (sinüsler) tamamen çıkarıldıktan sonra yara yerine 1 adet kapalı emici dren konularak yara dudakları karşı karşıya gelecek şekilde dikişlerle kapatılır. Bu yöntemde pansumana gerek olmaz. İyileşme süresi genellikle 2 haftadır. Nüks oranı % 6-22 arasında değişir.
5- Kıl Kistlerinin Cerrahi Olarak Çıkarılması ve Yaranın Flep ile Kapatılması: Kıl kistleri (sinüsler) tamamen çıkarıldıktan sonra yara yerine 1 adet kapalı emici dren konularak geride kalan boşluğu çevrede dokulardan oluşturulan greftler ile kapatmak oldukça etkili bir yöntemdir. Bunlara flep çevirme ameliyatları denir. Flep yönteminin pek çok avantajı vardır. Kıl kistleri ve bu kistlerin ağızları (sinüs, sinüs ağzı), enflamasyona uğramış olan cilt geniş olarak çıkarılabilmekte ve geride kalan boşluk sağlam dokularla gerilimsiz olarak kapatılabilmektedir. Ayrıca dikiş hattının vücud orta hattında olması önlenebilmektedir (vücud orta hattındaki yaralar geç iyileşmektedir). Buna ek olarak hastalığın oluşmasını kolaylaştıran kalçalar arasındaki dar ve derin yarık kaydırılan flep ile ortadan kaldırılmış olur.
Kıl kistlerinin çıkarılması ve yandan sağlam doku kaydırılması
Değişik flep yöntemleri vardır. Hangi tipte flep uygulanacağına kıl kistlerinn yerleşimi (sinüsün şekli), komplike olup olmaması ve geride kalacak olan boşluğun şekline göre karar verilir. Fleplerin nüks oranları %0-5 arasında değişmektedir.
KIL DÖNMESİ HASTALIĞI NEDEN NÜKSETMEKTEDİR
İyileşme dokusunun (skar dokusunun) orta hatta olması, enfeksiyon, kılların yeterince temizlenmemesi, kılların yeniden yara yerine girmesi veya batması yarada iyileşme sürecinde ölü boşlukları kalmasıdır.
Sonuç olarak, kıl dönmesi hastalığının tedavisinde ameliyatı yapan doktorun titiz çalışmasının yanında hastanın da hijyenik şartlara uyması gerekir. Hangi ameliyat yapılırsa yapılsın bu bölge düzenli olarak kıllardan temizlenmeli, her gün banyo yapılarak vücut kıllardan arındırılmalıdır.
CERRAHİ SONRASI TEDAVİ NASILDIR?
Yara kapatıldı ise (primer veya flep ameliyatları) deri tamamıyla iyileşinceye kadar kuru ve temiz tutulmalıdır.
Yara açık bırakıldı ise yarada oluşan sekresyonları salgıları ve akıntıları uzaklaştırmak ve yaranın alttan yukarı doğru iyileşmesini sağlamak için pansuman yapılması gereklidir. Bu dönemde ve iyileşme sonrasında kalça derisi temiz ve kılsız tutulmalıdır. Bu durum 30-35 yaşında kadar 2 ya da 3 haftada bir traş yapılarak ya da kıl dökücü kremler kullanarak sağlanmalıdır. 30-35 yaş sonrası kıllar zayıf ve ince hale gelmekte ve kalçalar arası derinlik azalmaktadır.
HASTALIK TEKRARLAR MI ?
Ameliyat sonrası tercih edilen ameliyata ve hastaya ait faktörlere bağlı olarak değişen oranlarda hastalığın tekrarlaması söz konusu olabilir. Bunu önlemek için kılların temizlenmesine dikkat edilmelidir. Kılları temizlemek için kıl dökücü kremler veya traş önemlidir.
PİLONİDAL SİNUS (KIL DÖNMESİ) HASTALIĞI VE NEDENLERİ NELERDİR? PİLONİDAL SİNUS (KIL DÖNMESİ) HASTALIĞI VE NEDENLERİ NELERDİR? Reviewed by sunwomens on 14:45:00 Rating: 5

Mastektomi(Memenin Ameliyatla Alınması)

14:43:00


Mastektomi Nedir?
Tıpta, mastektomi kısmen veya tamamen bir veya her iki meme cerrahi kaldırılması için tıbbi terim olduğunu. Mastektomi, meme kanseri tedavisinde genellikle yapılır; Bazı durumlarda, kadın ve meme kanseri yüksek risk altında olduğuna inanılan bazı erkekler işlem prophylactically, yani kanseri önlemek yerine, onu tedavi etmek için var.
Erkeklerde meme kanseri dokusu kaldırmak için yürütülen tıbbi prosedür seviyededir. Alternatif olarak, bazı hastalar geniş yerel bir eksizyon, olarak da bilinen bir lumpectomy, meme dokusu tümör ve çevredeki bazı sağlıklı doku içeren küçük bir miktarda meme korumak için kaldırılır bir işlemi seçebilirsiniz. Mastektomi ve lumpectomy ne “Yerel terapiler” meme kanseri, tümör, kemoterapi gibi Sistemik tedaviler, hormon terapisi ya da immünoterapi alan hedefleme olarak adlandırılır vardır.
Geleneksel olarak, meme kanseri, tüm meme kaldırıldı. Şu anda mastektomi yapmaya karar meme büyüklüğü, lezyonlar sayısı, meme kanseri, adjuvan radyasyon kullanılabilirliği ve tümör nüks oranları daha yüksek lumpectomy ve radyasyon sonra kabul etmeye istekli hastanın biyolojik saldırganlık gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Lumpectomy ile radyasyon mastektomi karşılaştırma sonucu çalışmalar rutin radikal mastektomi ameliyatlar daima mikro-Metastazlari bulma, Tanı ve işlem için önce doğan daha sonra uzak ikincil tümörler engellemez ettiler.
Cerrahi Girişim….

Rekonstrüktif mammaplasti, mastektomi sırasında uzaklaştırılan memenin tekrar oluşturulmasıdır. Yaygın olarak meme rekonstrüksiyonu sırasında uygulanacak prosedür, hangi değişikliklerin istendiğine, sizin ve cerrahınızın uygun bulduğu düşüncelere bağlıdır. Ameliyatınız, tüm prosedür boyunca uykuda olacağınız genel anestezi altında, hastanede yapılır. Meme rekonstrüksiyonunda değişik yaklaşımlar vardır. Uygulanan teknik mastektominin tipne ve göğüs derisinin durumuna ve sizin isteğinize göre değişiklik gösterir.

Geride kalan meme derisi gevşek ve yeterli kalınlıkta olduğunda cerrahi implant veya protezle rekonstrüksiyon uygulanabilir. Protezi yerleştirmek için cerrah memenin normalde bulunduğu yerin alt bölgesinden küçük bir kesi yapar. Açılan kesiden ilerleyerek deri ve kasın altında bir cep oluşturur. Cebin içine ince ve esnek plastikle kaplı slikon jel, salin solüsyonu veya her ikisinin kombinasyonunu içeren meme protezini yerleştirir. Birkac sutürle insizyon hattını kapatır.


Mastektomi sonrası göğüs derisi protez yerleştirmek için cok sıkı olduğunda, deri, kas ve bunları besleyen damarları içeren flep ( kompozit doku parçası ) rekonstrüksiyon yapılacak alana getirilmelidir. Sırttaki geniş kas ( latissimus dorsi ) ve onun üzerindeki deri rekonstrüksiyon için kullanılabilir. Bu prosedürde flep damarları üzerinde kaldırılır ve koltuk altından göğüse uzanan tünel ile meme oluşturulacak alana getirilir ve deriye dikilir. Tek başına bu kas meme büyüklüğünü sağlayabileceği gibi, daha büyük meme oluşturmak gerektiğinde kullanılacak protez için cep formu oluşumunu sağlar. Flep ve protez meme kabarıklıgını yaratır. Sırttaki kesi hattı dikildikten sonra , geriye skar kalır.

Diğer rekonstrüksiyon tekniğinde ise rektus abdominis denilen karın kasının bir bölümü ve üzerindeki deriyi içeren flep kullanılır. Meme alanına tünelleştirilen flebi oluşturmak için karnın alt tarafında iç çamaşırının altında kalacak kesi yapılır. Flep kendi üzerinde katlandığında meme oluşturacak yeterli genişlikte kabarıklığı yaratmış olacaktır. Eğer ek bir dolgunluk isteniyorsa protez ek olarak kullanılabilir. Geride, incelmiş hoş bir karın ve küçük bir skar kalır.

Cerrah, bazı hastalarda diğer rekonstrüktif tekniklere de başvurabilir. Deri ve doku genişletici adı verilen balon benzeri implant göğüs kaslarının altına yerleştirilir ve haftalar içerisinde derece derece serum verilerek şişirilir. Gerilen deri altına daha sonra protez yerleştirilerek daha büyük bir meme elde edilebilir.

Rekonstrüksiyon tekniğine ve diğer memeyede aynı zamanda cerrahi uygulanıp uygulanmamasına bağlı olarak ameliyat iki ile yedi saat arasında sürer. Cerrahi sonrası sabitleyici bandaj memenin üzerine yerleştirilir.
Meme başı ve areola rekonstrüksiyonu için daha sonra ameliyat istendiğinde cerrah genellikle deri greftlerini ve diğer vücut parçalarından bölgesel doku kombinasyonlarını (sıklıkla üst iç uyluk ve vagina dudakları) kullanır. Aerola oluşturulması dövme aleti kullanılarak yapılabilir.
Ameliyat sonrası iyileşme….
Cerrahi sonrası hem yeni göğüste hem de donör alanda (eger flep sırt veya karın bölgesinden meme bölgesine gelmişse) hissedilen ağrı ve rahatsızlıklar zamanla iyileşecektir. Bunlar ilaçla kolaylıkla kontrol altına alınabilecek şikayetlerdir. Cerrahinin yaygınlığına bağlı olarak hastaneden iki ile beş gün arasında taburcu edilirsiniz. Dikişler genellikle ameliyattan iki hafta sonra alınır.
Cerrah skarların olabildiğince gözle görülmeyecek şekilde olmasına gayret etse de, bu skarlar mastektomi ve meme rekonstruksiyonun kaçınılmaz sonucudur. Skarlar tamamen gözden kaybolmazlar fakat çoğu vakada oldukca kabul edilebilir düzeye inerler. Rekonstrükte edilen meme daha katı hissedilebilir ve doğal memenizden daha yuvarlak ve hoş gorünebilir. Muhtemelen memenizin konturleri mastektomi öncesindeki ile aynı olmayabilecegi gibi diğer memeye de tam benzemeyebilir. Rekonstrüksiyon normal duyuyu geri getiremez fakat zaman içinde meme alanında bazı hisler geri dönecektir.
Cerrahi sonrası ilk veya ikinci günde ayaga kalkabilecek durumda olmanıza rağmen plastik cerrahınız normal rutine geri dönüş için sizin için uygun programı önerecektir. Uygun iyileşmeyi sağlamak için aşırı aktiviteden ve ağır kaldırmaktan birkaç haftalığına sakınmalısınız. İşinize ve normal aktivitelere ne zaman dönebileceğinizin kararı, ne kadar hızlı iyileştiğinize ve kendinizi nasıl hissettiğinize bağlıdır.
Bu broşürün amacı, mastektomi sonrası meme rekonstruksiyonu hakkında size bilgi vermektir. Plastik cerrahi operasyonu düşündüğünüzde bu broşürde bahsedilen bütün konuları cerrahınızla görüşürken ve ihtiyacınız olabilecek herhangi ek bir bilgiyi sorarken rahat olmalısınız.
Mastektomi(Memenin Ameliyatla Alınması) Mastektomi(Memenin Ameliyatla Alınması) Reviewed by sunwomens on 14:43:00 Rating: 5

Apandisit Ameliyatı(Appendektomi)

14:40:00


Apandisit Ameliyatı(Appendektomi)
Apendektomi, kör bağırsağın ucu olan, içi boş kese şeklindeki kısmın iltihaplanması sonucu alınmasıdır.
Apandisit, apendiks ya da apandis adı verilen kesenin iltihaplanmasıdır. Bu durum genellikle erkeklerde görülür. En sık görüldüğü yaşlar 10-14 olmakla birlikte yaşı ya da cinsiyeti ne olursa olsun herkeste oluşabilir.
Apendektomi ciddi bir cerrahi operasyon olarak kabul edilir. Bu nedenle bir ameliyathanede uzman bir cerrah tarafından yapılmalıdır. Operasyon esnasında bir anestezi uzmanı hazır bulunarak hastanın genel anestezi altına alınmasını sağlar. Ameliyat açık ya da laparaskopik olarak iki şekilde yapılır.
Geleneksel açık ameliyatta karnın sağ alt bölümüne uzunluğu en az 7 cm olan bir kesi uygulanır. Karın içi tabakaları açılarak organlar bir anormalliğe karşı hızlıca tarandıktan sonra apandis kesesi bulunur ve kör bağırsaktan ayrılır. kas tabakaları ve cilt birlikte dikilir.
Laparaskopik ameliyatta karnın alt sağ kısmında uzunluğu yaklaşık 2.5 cm olan üç ya da dört kesi açılır. Kesilerin birinden küçük bir kamera geçirilir. Diğer kesilerden cerrahi aletler geçirilir ve karın içi kamera yardımı ile gözlemlenir. Apandis yerinden ayrılır ve kör bağırsak dikilir. Aletler ve kamera dışarıya alındıktan sonra kesiler dikiş ya da bantlarla kapatılır. Bu yazi saglik.ceplog.com sitesi için hazirlanmistir.
Yöntemlerin avantaj ve dezavantajları göreceli olarak farklıdır. Uzman bir cerrah her iki işlemi de ortalama 1-2 saat içinde tamamlar. Açık ameliyat laparaskopik ameliyattan her zaman uzun sürer. Hastanın komplikasyonlara maruz kalışı açık ameliyatta her zaman fazladır. Açık ameliyat daha komplike ekipmanlar gerektiren, hastanede daha uzun zaman kalınmasına neden olan cerrahi tipidir. Açık ameliyatta ağrılar, beslenme problemleri daha sık görülür. Buna karşın kadınlarda açık ameliyat yapılmasının daha yararlı olacağı belirtilmektedir. Böylece operasyon esnasında varsa başka problemler de gözlenlenebilir.

Apandisit Ameliyatı(Apendektomi) ile ilgili görsel sonucu
Apandisit teşhisi koyulduktan sonra hasta ameliyata hazırlanır. Bu süreç genelde 1-2 saat sürer. Anestezi uzmanının onayından sonra hasta ameliyathaneye alınır. Eğer şiddetli kusma varsa ameliyat biraz ertelenebilir. Bu yazi saglik.ceplog.com sitesi için hazirlanmistir.
Ameliyattan sonra hastalar mide ve bağırsak işlevlerinden emin olunmadıkça sıvı ve katı herhangi bir gıda alamaz. Beslenme bağırsak hareketleri ile başlar. İlk günlerde meyve suyu, et suyu, çorba gibi sıvı gıdalarla beslenilir. Hastanın mümkün olan en kısa sürede yürümesi istenir. Ameliyat sonrası dinlenme süreci operasyonun türüne göre değişir. Açık ameliyatlarda hareketler 3 hafta, laparaskopik ameliyatlarda 1 hafta kısıtlanmaktadır.
Apandisit ameliyatı riskleri diğer cerrahi operasyonlarla genellikle aynıdır. Genel anestezi verilir ve karın boşluğu açılır. Sigara içen hastalarda önemli komplikasyonlar gelişebilir. Kanama oluşabilir. Kan nakli nadiren gerekmekle birlikte hastanın uzun süre yatak istirahatinde kalması gerekebilir. İç organlar dokulara yapışabilir ve fıtık oluşabilir. Ameliyat sonrası komplikasyon oluşma riski yüzde 3′tür.
Apandisit karında patlamış ise sorun daha şiddetli olmakta ve ek komplikasyon gelişme riski artmaktadır. Bu durumda enfeksiyon tüm karına yayılacaktır. Bu yazi saglik.ceplog.com sitesi için hazirlanmistir.
Hastaların çoğı ameliyattan hemen sonra kendini iyi hissetmeye başlar ve 24 saat içinde taburcu edilir. Ancak 3-5 gün hastanede kalmak gerekebilir. Hastaların büyük kısmı üç hafta içinde normal faaliyetlerine geri döner. Apandisit hastalığının ölüm riski daha önceleri çok fazla iken günümüzde bu oranında bir milyonda bir olduğu düşünülmektedir. Ancak teşhisin erken koyulması şarttır. Teşhis koyulması oldukça zordur. Bu nedenle ihtimal görüldüğünde cerrahlar apandisi almak istemektedirler. Ameliyat edilen hastaların yüzde 20′sinde genellikle iltihaplanma görülmektedir. Bu yazi saglik.ceplog.com sitesi için hazirlanmistir.
Apandisit Ameliyatı(Appendektomi) Apandisit Ameliyatı(Appendektomi) Reviewed by sunwomens on 14:40:00 Rating: 5

Göbek Fıtığı (Umblikal Herni)

14:37:00

Göbek Fıtığı (Umblikal Herni)

Göbek fıtığı ya da diğer adıyla umblikal herni hem çocuklarda ve hem de yetişkinlerde görülür. Göbek halkasını oluşturan yapıların tam olarak kapanmamasından kaynaklanan, özellikle karın içi basıncını arttıran hareketlerle (ağır kaldırma, ıkınma, kabızlık, öksürme ve benzeri) daha da belirgin hale gelen şişliğe verilen isimdir. Neticede karın içinde bulunan organ ve dokulardan bir kısmı, bu açıklıktan periton adı verilen karın zarını da sürükleyerek hemen göbek ya da göbeğin hemen yanındaki bir alanda derinin altına gelirler. Genellikle göbek fıtığının üzerine elle bastırıldığında bu oluşumlar kolaylıkla karın içine ittirilebilirler.
Normalde hamilelik sırasında anne ile bebek arasında olan ve göbek halkasının içinden geçen damarlar doğumdan sonra büzülerek, hızla kapanırlar. Bu damarların çevresindeki, göbek halkasının tam kapanmaması sonucu bebeklerde göbek fıtığı ortaya çıkar.
Erişkinlerde ise, göbekteki bu iyileşmiş yara dokusunun zamanla ve çeşitli nedenlerle gücünü kaybetmesi neticesinde ortaya çıkar. Kadınlarda daha sık görülür. Özellikle çok çocuk doğurma, aşırı şişmanlık, bazı hastalıklar (karaciğer sirozunda karın içinde sıvı birikmesi, karın içinde bulunan tümörler vb), göbek fıtığı oluşumunu kolaylaştırır. Erişkinlerde ortaya çıkan göbek fıtığının, çocuklarda olduğu gibi kendiliğinden kapanması mümkün değildir, tam tersine zamanla büyüyebilirler. Genellikle kese içinde omentum denilen, bağırsakları örten tabaka ve/veya ince bağırsaklar vardır.
Göbek fıtıkları eski mısırlılar zamanından beri bilinen bir hastalıktır. Hastalığın cerrahi tedavisi ile ilgili bilinen ilk kayıt Celsus tarafından yazılmıştır. Modern anlamda ilk kez 1901 yılında Amerikalı bilim adamı James Mayo kendi adı ile anılan dikiş tekniği ile göbek fıtığını tedavi etmiştir. Günümüzde, yama denilen sentetik materyallerin geliştirilmesi ve özellikle büyük fıtıklarda karına 3 ya da 4 delik açılarak laparoskopik yolla bu materyallerin yerleştirilmesi ile yeni bir çığır açılmıştır.
BELİRTİLER
Çocukların önemli bir kısmında göbek fıtığı kendiliğinden kapanırken yetişkinlerde durum daha farklıdır ve ortaya çıkan yakınmalar hastadan hastaya değişiklikler gösterir. Göbek fıtığı kendisini göbekte ya da göbeğin hemen kenarında yumuşak kıvamlı bir şişlikle belli eder. Bu şişlik parmakla kolaylıkla karın içine itilebilir. Bazı hastalarda karın içi basıncını arttıran uzun süre oturmak veya ayakta kalmakla ağrı ortaya çıkar. Bazı hastalarda fıtık gittikçe büyür ve üstünde bulunan deride incelmeye neden olur, eğer tedavi edilmezse bası sonucu deride çürüme (nekroz) neden olabilir. Göbek fıtığında en önemli tehlike fıtık kesesi içine barsak sıkışmasıdır. Eğer fıtık halkası dar ise bağırsak karın içine geri dönemez, zaman geçtikçe fıtık kesesinin içindeki bağırsakların kanlanması bozulur ve gangren gelişir. Bu sıkışma neticesi öne barsak tıkanıklığı ortaya çıkar, hastada kusma, kabızlık ve karın şişkinliği olur. Eğer zamanında müdahale edilmezse sonunda barsak delinmesi ortaya çıkabilir. Fıtık bölgesinde sürekli ve şiddetli ağrının eşlik ettiği bir duyarlılık veya kızarıklık, fıtık içeriğinin boğulduğunun veya yaşayabilirliğini kaybettiğinin habercisi olabilir. Bu da hayatı tehdit eden ve acil cerrahi girişimi gerektiren bir durumdur. Bu durumda mümkün olan en kısa zamanda doktora başvurmak gerekir. Çocuklarda da belirtiler yetişkinlerde görülenlerdeki gibidir. Ayrıca çocukta huzursuzluk, fıtık bölgesinde ağrı olur. Şişlik kaybolmaz, giderek artar ve üstündeki deri kızarmaya başlar. Kusma, kanlı dıçkılama ya da dıçkı yapamama yakınmaları olur.
TANI
Göbek fıtığı rutin yapılan muayeneler sonucunda rahatlıkla anlaşılabilir. Yani fizik bakıda hekim rahatlıkla tanıyı koyar. Bazı durumlarda hekim uygun görürse yumuşak doku ultrasonografisi, ek hastalıkların varlığını saptamak içinde (safra kesesinde taş, karın içinde sıvı ve bu sıvı birikimine yol açan faktörler, vs) tüm karın ultrasonografisi isteyebilir.

TEDAVİ
Göbek fıtıklarının kesin tedavisi cerrahidir. Tedaviden amaçlanan fıtık bölgesindeki ağrı, şişlik gibi şikâyetleri gidermek ve barsak boğulmasını engellenmektir.
Çocuklarda görülen göbek fıtıklarının %90’ı (özellikle de doğumda çapı 1 cm. den küçük olanlar) 4-5 yaşına kadar tedavi gerektirmeden kendiliğinden düzelir. Göbek fıtığı olan çocuklarda ağlama, ıkınma ile göbekte gelip geçici şişlik olur, bu şişlik bebek rahatladığında kendiliğinden kaybolur. İki yaşına gelen çocukta hala göbek fıtığı varsa hekime başvurulmalıdır. Düzelme olana kadar doktor kontrolünde olmak gerekir. Fıtık operasyonu en erken 2 yaşında yapılmaktadır. Bebek ve çocuklarda fıtık ameliyatları kolaydır. Cerrahi onarım çocuklarda göbekten girilerek yapıldığı için kesi izi çok az olmaktadır. Ameliyat kısa sürer ve günübirlik cerrahi uygulanmaktadır. Hastanın gece hastanede yatması gerekmemektedir.
Göbek fıtığı ameliyatları, erişkinlerde başlıca iki yöntemle yapılmaktadır. İlki fıtığın göbek kenarına yapılan bir kesi ile gerçekleştirilen açık veya geleneksel olarak adlandırabileceğimiz yöntem ve ikincisi ise laparoskopik fıtık onarımıdır. Ameliyatın açık ya da kapalı olmasının fıtık tekrarı üzerine doğrudan etkisi yoktur. Genellikle göbek çukuru korunmaya çalışılır. Ancak bazı durumlarda göbek çukurunu korumak mümkün olmaz ve ameliyatta göbek çukurunu çıkartmak gerekebilir.
Dışarıdan yapılan kesi yardımıyla deri ve derialtı geçilerek fıtıklaşmanın olduğu yere ulaşılır. Fıtığa gerekli girişim yapıldıktan sonra sadece göbekteki açıklık özel cerrahi dikişlerle ve/veya yama konularak kapatılır. Genellikle ufak göbek fıtıklarının tedavisinde yama kullanılmadan sadece dikişlerle kapatma tercih edilmektedir. Günümüzde göbek fıtıklarının cerrahi tedavisinde yama kullanımının standart hale gelmesi eğilimi artmıştır. Bunun başlıca nedenleri; uzun dönemde yamanın reddi veya enfeksiyon gibi eskiden sık rastlanılan sorunların çok ender ortaya çıkması, tedavide başarı oranlarının yüksek olması ve nihayet son yıllarda yama teknolojisindeki ciddi gelişmeler sayesinde oldukça değişik ürünlerin geliştirilmesidir.
Laparoskopik fıtık onarımında ise, karın içi gaz ile şişirilir. Daha sonra içi boş bir boruya benzetebileceğimiz kanülden yerleştirilen özel bir kamera sistemi ile monitörden görerek ameliyat gerçekleştirilir. Yerleştirilen ek kanüllerden sokulan özel laparoskopik aletlerle cerrah karın duvarı arkasından direkt görerek, göbekte fıtıklaşan alanı kapatacak şekilde yamayı yerleştirir, özel küçük vidalar yardımıyla da karın duvarına tespit eder. Bir çok merkez için maliyetin daha yüksek olması ve işlemin genel anesteziyle yapılma zorunluluğu yöntemin dezavantajları gibi görülse de, daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme ve işe erken geri dönebilme avantajları nedeniyle hem cerrahlar hem de hastalar tarafından giderek artan oranda yeğlenmektedir. Ancak cerrah ve hastanın bu ameliyata yönelik beklentilerini tartışarak, yönteme ortak karar vermeleri daha akılcı olacaktır.
Ameliyat sonrası dönem Fıtık ameliyatlarının çoğunda, bebek ve çocuk fıtıklarında ameliyattan birkaç saat sonra eve gidilebilir. Yetişkinler bazen aynı gün bazen bir gün hastanede kaldıktan sonra taburcu olabilirler. Kesi yerinde 1-2 gün hafif sızlamalar veya gerilmeler olsa da, genellikle ameliyat sonrası dönemlerinde ağrı pek sorun olmamaktadır. Mevcut ağrı yakınması da ağızdan alınan ya da kalçadan yapılan ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilmektedir. Ameliyat yerinde veya fıtık yerinde morarmalar gelişebilir. Bir kaç hafta içinde geçer. Ameliyattan sonraki birkaç hafta sadece hafif ağırlık kaldırılabilir. Bu sırada sırt ve bel dik tutularak gücün önemli bir kısmı bacaklara verilir. Ameliyattan sonra %90 iyileşme ilk 6 ay içerisinde olduğundan bu süre boyunca 10 kg dan ağır yük kaldırmamaları önerilir.. Normal koşullar altında ameliyattan hemen sonra yürümeye başlanmalıdır. Hafif egzersizlere hemen başlanılabilir. 10 gün sonra hafif koşular, 1 ay içinde de ağırlık çalışmaları,2-3 haftada yüzme, tenis, golf gibi sporlar, 4 hafta futbol, basketbol, hentbol ve voleybol gibi sporlar yapılabilir. Normal koşullarda 2-3 hafta sonra herhangi bir kısıtlama olmaksızın, çalışabilmek mümkündür. Bu süre bireysel özelliklere bağlı olarak 1 haftada tutabilir, nadiren de olsa 6 haftaya kadar uzayabilir. Ofis içinde çalışan birisi için birkaç gün sonra işe dönmek mümkündür.
Cinsel aktivite açısından değerlendirildiğinde diğer karın duvarı fıtıklarında olduğu gibi göbek fıtığı onarım tekniklerinin cinsel aktivite ve üreme sorununa yol açtığı gösterilmemiştir. Nadiren görülen sorunlar sıklıkla ameliyattan değil, hastanın kendini ve yarasını sakınma psikolojisinden kaynaklanır. Yani cinsel aktiviteye hasta kendini hazır hissettiği zaman dönebilir.
Ameliyatı takip eden birkaç gün içinde, hazımsızlık veya kabızlık şeklinde yakınmalar olabilir. Eve gittikten sonraki günlerde sağlıklı, doğal ve lifli gıdalar almaya dikkat edilmelidir. İhtiyaç duyulduğunda, barsak yumuşatıcı kullanımı için hekime başvurulması önerilir.
Bir hafta sonra kontrol gerekmektedir. Bu şekilde, iyileşme süreci kontrol edilmiş olur. Bu iyileşme süreci içerisinde hastanın aktivitesinde, kısıtlama olup olmadığı, hekime danışılmalıdır. Gerektiğinde daha fazla kontrol yapılabilir. Dikişlerin alınması için hekiminizin önerilerine uyunuz.
KOMPLİKASYONLAR
Cerrahide her ameliyatın kendine has komplikasyonların görülme oranı vardır. Ameliyat yerinde kanama, sıvı toplanması, yaradan sıvı sızıntısı ve iltihaplanma tüm ameliyatlarda görülebilecek komplikasyonlarındandır. Onarılmış olan fıtık nüks edebilir, bu oran hem açık cerrahide hem de laparoskopik cerrahide %1’in altında olmakla birlikte ameliyat öncesi bu olasılığın hasta tarafından bilinmesi uygundur.
HAZIRLAYAN Op. Dr. Cengiz TAVUSBAY
Göbek Fıtığı (Umblikal Herni) Göbek Fıtığı (Umblikal Herni) Reviewed by sunwomens on 14:37:00 Rating: 5

Kasık Fıtığı Ameliyatı(İnguinal Herni Onarımı)

14:28:00


KASIK FITIĞI(İNGUİNAL HERNİ) NEDİR?
Kasık fıtığı, kasıkta (inguinal bölgede) karın duvarına ait zar yapılarının zayıflığı veya yırtılmasıdır. Kasıkta bir yumuşak doku şişliği şeklinde kendini gösterir. Şişlik öksürme, ıkınma veya ağır kaldırma gibi karın içi basıncı artıran durumlarda daha belirgin hale gelir.
Sabahları genellikle kaybolan şişlik, gün içinde ayaküstü dolaştıkça yeniden ortaya çıkar. Şişlikle beraber ağrı da olabilir ama bu şart değildir. Bazı fıtıklar şişlik ve ağrı olmaksızın tesadüfen tespit edilebilir.
KASIK FITIĞI KİMLERDE SIKTIR?
Erkeklerde kadınlara göre 7 kat daha sıktır. Sıklığı yaşla artar. 70 yaş üstünde neredeyse her iki erkekten birinde kasık fıtığı vardır.
Bağ dokusu bozukluğu olanlarda, şişmanlarda, karın içinde sıvı toplanması olanlarda, uzun süreli öksürüğü olanlarda, uzun süreli kabızlığı olanlarda, ağır işlerde çalışanlarda kasık fıtığı daha çok görülür. Sağ tarafta daha fazla görülür.
NİÇİN ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?
Çünkü anne karnındayken, karın içinde olan yumurtaların (testislerin) torbaya (skrotuma) geçişi, o bölgede bir tünel, bir potansiyel zayıflık oluşturur. Bu tünel içinden sperm kanalı ve yumurtaya giden damarlar geçer.



TEDAVİ EDİLMEYEN FITIĞIN TEHLİKESİ VAR MIDIR?
Evet. Zaman geçtikçe onarılması gereken alan büyüyecektir. Bazı fıtık tiplerinde sarkma zamanla torbaya inecek, torbada giderek artan şişliğe yol açacak ve ameliyat nispeten zorlaşacaktır.
Şişlik içinden sarkan kısım çoğu zaman bir ince bağırsak parçasıdır. Sarkan kısım sıkışabilir (inkarserasyon). Uzun vadede her üç hastadan birinde sıkışma olması beklenir.
Sarkmanın sıkışıp kalması durumuyla karşı karşıya kalrsanız, vücudunuzun baş tarafı ayak tarafına göre daha aşağıda olacak şekilde, sırt üstü, baş aşağı eğimli bir şekilde yatarak istirahat edin. Ses, ışık, kalabalık gibi uyaranların az olduğu, nisbeten sakin bir odada derin derin nefes alıp vererek gevşemeye çalışın. Kasık üzerine nazikçe basınç uygulayarak şişliği karın içine doğru göndermeye çalışın. Eğer bu mümkün olmuyorsa 1-2 saatten uzun süre beklemeniz tehlikelidir. Lütfen bir genel cerrahi uzmanına başvurun.
Yaklaşık her 20 fıtık hastasından birinde boğulma görülebilir. Sıkışma 3-4 saatten uzun sürerse bağırsakta çürümeye (strangulasyon) yol açabilir. Bu durumda bulantı-kusma, ateş, çarpıntı, kasıkta morarma gibi belirtiler görülebilir. Bu hayatı tehdit eden bir durumdur ve acil ameliyat gerektirir.
AMELİYAT ÖNCESİ HAZIRLIKLAR NELERDİR?
Ameliyat kararı verilen tüm hastalar anestezi uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Hasta eğer aspirin, kumadin vb. kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyorsa, bu ilaçların etkisi altında ameliyata alındığında kanama riski yüksek olacaktır. Bu tür hastaların, önce ilaçları kesilip 5-6 gün ilaçların etkilerinin geçmesi beklendikten sonra ameliyat edilmeleri gerekir.
Hasta ameliyattan önceki gece saat 24’ten sonra su dahil ağızdan hiçbir şey yiyip-içmeyecek şekilde aç kalmalı ameliyata oruç tutuyormuş gibi gelmelidir.
Şeker, yüksek tansiyon, astım gibi hastalıkları olan hastaların ilgili branşlarca konsültasyonu yapılıp öneriler alınmalı ve riskleri belirlenmelidir. Hastalar bu hastalıklar için ilaçlar kullanıyorlarsa ameliyat sabahı aç kalmış olmalarına rağmen ilaçlarını bir yudum su ile almalıdır.
Tüm hastalar planlanan ameliyat hakkında kendilerine sunulan ameliyata özgü aydınlatılmış onam formlarını okuyup-imzalamalıdır. Ameliyata dair riskler konusunda yazılı olarak bilgilendirilmiş olduklarını ve ameliyata izin verdiklerini belgelemiş olmalıdır.
AMELİYATIN SONUÇLARI – SORUNLARI NELERDİR?
Açık – gerilimsiz – yamalı kasık fıtığı ameliyatı olan hastaların tamamına yakınında mükemmel tedavi başarısı sağlanır.
Fıtığın tekrarlama oranı %1’den azdır. Ameliyatlarda yama kullanımı nüks ihtimalini binde birkaç seviyesine düşürmüştür.
Hastaların %5’inden daha azında olmak üzere; yarada enfeksiyon, kasıkta dokuların su toplaması (kord ödemi), su kisti (hidrosel) ve his kusurları gibi sorunlar görülebilir.
Op.Dr.Mehmet GÜLER
Genel Cerrahi Uzmanı
Kasık Fıtığı Ameliyatı(İnguinal Herni Onarımı) Kasık Fıtığı Ameliyatı(İnguinal Herni Onarımı) Reviewed by sunwomens on 14:28:00 Rating: 5

Artroskopi Ameliyatı Nedir?

14:25:00


Kelime anlamı ‘eklemin içine bakmak’ olan artroskopi, eklem içerisine küçük kanallar yerleştirilerek, bu kanallardan eklemlere bakıp gerekli tanı ve tedavi imkânı sağlayan cerrahi bir yöntemdir.
Artroskop sadece tanı ve tedavi için değil, ilaveten biyopsi örneği alma, serbest dolaşan kıkırdak parçacıklarını çıkartma ve ufak yırtıkların tedavisinde de kullanılabilir.
Artroskopi sayesinde optik sistem ve kamera aracılığı ile eklem içi büyütülerek detaylı olarak incelenmesine olanak sağlar. Genellikle bacak eklemlerinde yapılmaktadır. Bunun yanında el, ayak, omuz ve dirsekte de artroskopi yapılabilmektedir.
NASIL YAPILIR?
Cerrahi müdahale için eklem üstünden 0,5 cm’ lik delikler açılır. Bu deliklerden birisine ekrana görüntü iletmesini sağlayan aparat (artroskop) , diğerlerine ise eklem içerisinde rahat çalışılmasını sağlayan cihazlar yerleştirilir. artroskopide eklem içerine serum fizyolojik sıvısı boşaltılır. Bu sıvı eklemin içinin daha rahat görülmesini ve eklemlerin içinin yıkanmasını sağlar. Bu sıvı ameliyattan sonra açılan deliklerden geri boşaltılır. Ameliyat sonunda açılan delikler dikilerek kapatılır.
Artroskopi sonrası alçı uygulanmaz, ancak kontrollü harekete izin veren dizlikler kullanılır. Artroskopiden sonra çoğunlukla hafif ağrı kesiciler yeterli olmaktadır.
Artroskopi, hastanın durumuna göre genel veya sınırlı uyuşturma şeklinde yapılabilir. Ameliyat süresi 30-60 dakika arasında değişebilir.
İYİLEŞME
Açık cerrahi müdahale ile karşılaştırıldığında iyileşme çok kısa sürmektedir. Yapılan işlemin cinsine göre hastanede kalış süresi bir ile iki gün arası değişir, çapraz bağ veya diz kapağı çıkığı tamiri yapılan hastalar dışında genellikle yatış süresi bir gündür. Aynı gün içerisinde de taburcu edilebilir. Koltuk değneğine ihtiyaç duymadan hasta aynı gün ayağa kalkabilir ve gündelik işlerini yapabilir. Birkaç günün sonunda uzun yürüyüşler yapılabilir. Ameliyatın güçlük derecesi arttıkça süre de uzayabilmektedir.
ARTROSKOPİ HANGİ DURUMLARDA YAPILIR?
Menisküs yırtıklarının tedavisinde,
Kaza veya hastalık sonrası hareket kısıtlanmasının açılması,
Erken dönemdeki eklem kireçlenmelerinin temizlenmesinde,
Eklem iltihaplarının alınması,
Eklem içerisindeki serbest kemik ve kıkırdak parçalarının çıkartılmasında,
Eklem içi iyi huylu tümör ve kistlerin cerrahi müdahalesinde,
Ön ve arka çapraz bağları yaralanmalarında,
Kıkırdak nakilleri, şifalı bitkiler
Dizde enfeksiyon veya ödem durumlarında,
Tekrarlayan omuz çıkıkları,
Diz kapağı kemiğinin sorunlarında,
Eklem kıkırdağı hasarlarının tedavisinde,
Eklem içerisi kırıkların tedavisinde,
El bileğinde sinir sıkışmalarının gevşetilmesi
Gibi durumlarda artroskopiden destek alınabilir.
AVANTAJLARI:
Estetiktir. Büyük bir cilt kesiği olmaz.
Yatış süresi kısadır. Özellikle sporcular için büyük bir avantajdır.
Küçük kesikler söz konusu olduğu için enfeksiyon riski çok azdır.
Artroskopi Ameliyatı Nedir? Artroskopi Ameliyatı Nedir? Reviewed by sunwomens on 14:25:00 Rating: 5
ads 728x90 B
Blogger tarafından desteklenmektedir.