Aşırı mutluluk da kalbe zararlı

12:47:00
Aşırı mutluluk da kalbe zararlı

TÜRK Kardiyoloji Derneği (TKD) Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Aydoğdu, aşırı üzüntünün yanı sıra, aşırı mutluluğun da kalbe zarar verdiğini söyledi.
TKD tarafından düzenlenen 32’nci Uluslararası Katılımlı Türk Kardiyoloji Kongresi Serik’e bağlı Belek turizm merkezindeki Regnum Carya Golf & SPA Resort Otel’de başladı. Öncesinde, TKD ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Mahmut Şahin, TKD gelecek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, TKD eski Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu ile yönetim kurulu üyeleri basın toplantısı düzenledi.
‘DİYABET SIKLIĞINDA AVRUPA’DA BİRİNCİYİZ’



TKD Başkanı Prof. Dr. Mahmut Şahin, kalp- damar hastalıklarının dünya ve Türkiye’deki son durumuyla ilgili bilgi verdi. Türkiye’de milyon nüfus başına 29 kardiyolog düştüğünü söyleyen Prof. Dr. Şahin, Türk halkında kalp ve damar hastalıklarının çok yaygın ve en çok ölüme yol açan hastalıkların başında geldiğini aktardı. Bunun nedenlerine bakıldığında sigaranın çok önemli bir sorun olduğuna işaret eden Prof. Dr. Şahin, “Diyabet sıklığında Avrupa birinciyiz, yüzde 14.8. Hipertansiyon erişkin nüfusumuzun 3’te 1’ini tutmuş durumda. Bunların yanında hareketsiz yaşam, obezite, dengesiz beslenme gibi bir çok risk faktörü hastalık üreten bir yaşam tarzı haline dönüşmüştür. Bununla mücadeleyi misyon olarak görüyoruz” dedi.
Aşırı mutluluk da kalbe zararlı ile ilgili görsel sonucu
ERKEKLERDE 45-55, KADINLARDA 55-65
Avrupa ülkelerine göre Türkiye’de kalp krizinin erkek ve kadınlarda 10 yıl daha erken ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Şahin, “Avrupa’da erkeklerde 55, kadınlarda 65 yaşında yoğunlaşan kalp kriziyle hastaneye yatışlar bizde erkeklerde 45- 55, kadınlarda 55- 65 yaşlarında zirve yapıyor. Bu yüzden her bireyin kalp damar hastalığına yakalanmadan en az 65 yaşına gelmesi misyonumuz olmalı” diye konuştu.
‘ÇAY KALBE YARARLI’
TKD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Adnan Abacı, çay ve kahve tüketiminin kalp ve damar sağlığına etkilerine ilişkin tartışmalara değindi. Çay ve kahvenin dünyada en çok tüketilen içecekler olduğuna işaret eden Prof. Dr. Abacı, şöyle dedi: “American Journal of Medicine adlı dergide, çay ve kahveyle ilgili yeni yayımlanan çalışmada önemli bilgilere yer verildi. Çalışmada yaklaşık 6 bin 500 kişi 5 yıl takip edildi. Çalışma sonuçlarına göre; düzenli olarak günde en az 1 bardak çay içenlerde kalp ve damar hastalığının daha az görüldüğü tespit edildi. Düzenli olarak günde en az 1 bardak kahve içmenin ise kalp ve damar sağlığına yararı tespit edilmedi. Ancak kahvenin zararlı olduğu da söylenmedi. Çalışma sonuçlarına göre çay içmek yararlıdır, kahve içmek güvenlidir, ancak yararlı değildir. Çayın yararının içerdiği flavonoidlere bağlı olduğu düşünülmektedir.”
Aşırı mutluluk da kalbe zararlı ile ilgili görsel sonucu
‘AŞIRI MUTLULUK DA KALBE ZARARLI’
TKD Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Aydoğdu, ‘kırık kalp sendromu’ olarak bilinen ‘takotsubo’dan sonra ‘mutlu kalp sendromu’nun da olduğunu açıkladı. European Heart Journal dergisinde yayımlanan bir araştırma sonuçlarına göre çok mutlu ve eğlenceli olayların da benzer bulgulara yol açabildiğini anlatan Prof. Dr. Aydoğdu, “Kırık kalp sendromu tanısı alan 485 hastanın yüzde 96’sında aşırı üzüntü veya stres tetikleyici etkenken, 20 hastada yani yaklaşık yüzde 4’ünde aşırı sevinç ve mutluluk bu sendromu tetiklemiştir. Araştırmacılar aşırı mutluluk ve sevinçle tetiklenen bu durumu ‘mutlu kalp sendromu’ olarak adlandırmışlardır. Hem ani ve aşırı üzüntü, hem de ani ve aşırı mutluluk kalbe zarar verebilmektedir. Elbette bu mutluluk kalbe zararlı demek değildir. Dozunda mutluluk kalbe zarar değil fayda vermektedir. Buradaki anahtar kelime aşırıdır. Her şeyin aşırısının zararlı olduğu gibi, mutluluğun da aşırısı nadiren de olsa zararlı olabilir” diye konuştu.
Aşırı mutluluk da kalbe zararlı ile ilgili görsel sonucu
UYKU SÜRESİ 7 SAATTEN AZ OLMAMALI
Uyku süresindeki kısalmanın da kalp sağlığı açısından olumsuz etkileri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aydoğdu, “Uyku süresinin 7 saatten kısa olması kalp hastalığı ve ölüm riskini artırmakta, bunun yanı sıra kalp hastalığı için risk faktörü olan diyabet, hipertansiyon oranlarında da artışa neden olmaktadır. Ayrıca depresyon, ağrı ve dikkat eksikliği de yapabilmektedir. Uyku süresi aynı zamanda inme ile de ilişkilidir. Uyku süresinin 7 saatten az olmasının zararlı olduğu bilim dünyası tarafından artık kabul edilmektedir” dedi.
Aşırı mutluluk da kalbe zararlı Aşırı mutluluk da kalbe zararlı Reviewed by sunwomens on 12:47:00 Rating: 5

Depresyondan Nasıl Çıkılır?

12:44:00
Depresyondan Nasıl Çıkılır? ile ilgili görsel sonucu


Kış depresyonu, bahar depresyonu derken etrafınızı karamsarlıklar mı sardı? Cevabınız “evet”se bu yazı tam size göre.
Çağımızın en çok yaygın hastalığıdır depresyon. Sizi içine bir aldı mı sürekli tekrarlara adeta bahane arar.

Peki bu depresyon denen olay nedir?

Çeşitli konularda severek, heyecan duyarak yaptığımız aktivitelerden hormonal ve genetik faktörlerden dolayı zevk almamıza engel olan bıkkınlık haline denir.
Bu durumda kişi kendini istemese dahi üzgün hisseder her şeye endişelenip olayların olumsuz taraflarını görüp geçmişte yaptıkları için pişmanlık duyar.
Bu duyguları yaşayan insanlar geleceğe dönük karamsarlık yaşarlar. Plan yapmayı sevmezler.
Duygularda ani değişim,intihar düşüncesi ve planları,huzursuzluk korku,çok uyuma veya uyuyamama,sürekli artan yorgunluk başlıca depresyon belirtileridir. Bazı kişilerde depresyona yatkınlık vardır.
Depresyondan Nasıl Çıkılır? ile ilgili görsel sonucu

Ayrılık, işsizlik, yakınları kaybetme konuları böyle kişileri derinden etkiler. Depresyonda genetik bozukluklar aktif rol oynar.  Bunun yanında karakter özellikleriniz de depresyona eğiliminizi etkiler.
Depresyon sıklıkla yaşanan bir durumdur. Ancak çok abartılacak bir yanı yoktur. Doğru bir şekilde yapmanız gerekenleri uygularsanız depresyon illetinden kolayca sıyrılabilirsiniz.
Depresyona girmek için havaların erken kararması bile sebep olabilir. Kişinin ruh hali bunu olumsuz olarak algılayıp kendini depresyona sokabilir.

Depresyonu yenmek için neler yapılabilir?

Depresyondaysanız:

-Kalkın ılık bir duş alın ve rahatlayın
-Pozitif düşünün hoşunuza giden şeylere odaklanın
-Çay, kahve yapıp müzik dinleyin, ya da sevdiklerinizle konuşun
-Umudunuzu ve şükrünüzü kaybetmeyin
Young sad girl sitting alone in an empty room
1 Shares

  • Facebook

  • Twitter

  • Google+
-Bardağın boş tarafına odaklanmayı bırakın, bardağın dolu tarafından bakın
-Koyu renkli kıyafetlerden kaçının, açık tonlara ağırlık verin
-Saçlarınızla uğraşın, farklı tarayın farklı şekilde toplayın
-Parklara gidin çocuk gülüşlerini dinleyin iyi gelecektir
-Eski fotoğraflarınıza bakın tek tek
-Borçlarınızı ve giderlerinizi düşünmekten vazgeçin
-Sigara, alkol tüketimine son verin
-Size uygun olan bitki çaylarını tüketin
-Tatlı şeyler tüketin ancak aşırıya kaçmadan
-Moraliniz bozuk olsa bile gülümsemekten vazgeçmeyin, gülümsemek depresyondan çıkmanın anahtarıdır.
-Düzenli uyku uyuyun

Depresyondan Nasıl Çıkılır? Depresyondan Nasıl Çıkılır? Reviewed by sunwomens on 12:44:00 Rating: 5

AVM’de gezen kadınlar dikkat!

12:40:00
avm_hastalik

Yapılan bir araştırmaya göre kadınların can sıkıntılarını gidermek için genellikle gittikeleri AVMler’de yaptıkları alışverişlerin sonradan pişmanlığa neden olduğu ortaya çıktı.

Özel bir teknolojik platform tarafından gerçekleştirilen araştırmalara göre, her 10 kadından dördü son ay içinde yaptığı en az bir alışverişten dolayı suçluluk duyarken, online alışverişte bu oranın 10 kadından birine kadar düştüğü belirtildi. Yaklaşık 2 bin kadın üyeye son bir ay içinde fiziksel ya da online mağazalardan yaptıkları alışverişlerden dolayı suçluluk duyup duymadıkları sorulan araştırmada; Bu soruya yanıt veren 710 kadından 305’i (yüzde 43’ü) sadece gezmek için gittikleri AVM’lerde ya da çarşı pazarda, değişik nedenlerden dolayı, gerçekten ihtiyaç duymadıkları bir ürünü aldıklarını, bundan dolayı da suçluluk duyduklarını ifade ettiler.
Kadınlar suçluluk duydukları alışverişlerin yüzde 29’unu can sıkıntısından dolayı çıktıkları alışverişlerde yaptıklarını belirtirken; tezgahtarın ısrarları sonucu aslında ihtiyacı olmayan bir ürün alıp, sonra da suçluluk duyanların oranı ise yüzde 18 olarak belirlendi. Kredi kartında yüklü bir miktardaki taksidin sona ermesinin ardından çıkılan alışverişte suçluluk duyulan satın almaların oranı yüzde 16’yı buluyor. Sadece ucuz olduğu düşünülerek yapılan, sonradan suçluluk duyulan alışverişlerin oranı ise yüzde 15 olarak belirlendiği kaydedildi.
Suçluluk duyulan alışverişlerin yüzde 13’ü kadın kadına çıkılan AVM gezilerinde yapılırken, açken çıkılan market alışverişleri de kalan yüzde 9’u oluşturuyor. Araştırmada sorulara yanıt veren 710 kadından sadece 68’i (yüzde 9.5) online alışverişte ihtiyaç duyulmayan bir ürün aldıklarını ifade ettiler. Suçluluk duyulan online alışverişler, ağırlıklı olarak can sıkıntısı nedeniyle sanal mağazalarda atılan turlar, indirim tutarının cazipliği, fırsat sitelerinde sunulan bir ürün ya da hizmeti kaçırmama isteğinden kaynaklandığı belirlendi.
AVM’de gezen kadınlar dikkat! ile ilgili görsel sonucu
AVM’de gezen kadınlar dikkat! AVM’de gezen kadınlar dikkat! Reviewed by sunwomens on 12:40:00 Rating: 5

Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor!

12:36:00
Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor! ile ilgili görsel sonucu

Kullandığınız bilgisayarlarınızın tabletlerinizin göz sağlığınızı bozduğunu biliyor muydunuz?
Sürekli bilgisayar başında çalışan kişiler göz sağlığı konusunda risk altında. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgisayar ve tablet kullanımı sınır tanımayan boyuta ulaştı. Bunun sonucunda ise gözler bozulmaya başladı. Devamlı bilgisayar başında olan kişilerin gözleri yoruluyor ve zamanla gözleri bozuluyor. Bazen telafisi olmayan sonuçlar doğabiliyor.
Bu nedenle göz sağlığınız için sık sık göz muayenesine gidin. Eğer gözlerinizde oluşabilecek rahatsızlıklara karşı gözlük kullanımı faydalı olacaktır. Gözlerinizi yorulduğunda dinlendirecek ve bilgisayarın zararlı ışınlarına kaşı sizi koruyacaktır. Sürekli bilgisayar kullanan biri için bilgisayar ışığından koruyan gözlükler son derece önemlidir.
goz-sagligi
0 Shares

  • Facebook

  • Twitter

  • Google+

Bilgisayar gözlere nasıl etkiler yapıyor?

Hızlanan bilgisayar kullanımı ve bilgisayarların çoğunun monitör ekran olması nedeniyle kullanan kişilerin gözleri zaman bozulmaktadır. Bozulmaya başlayan gözlerde:  Göz ve göz çevrelerinde ağrı, hissedilen göz yorgunluğu, gözlerde yanma ve batma hissi, kaşıntı ve kızarıklık, bulanık görme ve odaklanmada zorluk çekme, gözleri sürekli kısma eğilimi ve ışığa karşı aşırı duyarlılık.
Bunların yanında göz kapaklarında oluşan iltihap, baş ağrısı ve kepeklenme gibi nedenler gözlerinizin bozulduğunun habercisi. Gözlerinizin bozulduğunun bir diğer belirtisi ise göz kırpma sayınız.  Normal bir insanın göz kırpma sayısı dakikada 25’tir.
Ancak göz kırpma seviyeniz 10’un altına düştüğünde hatta 5-6 arası değiştiğinde gözleriniz kırmızı alarm veriyor demektir. Göz kırpma eğilimi göz kapaklarınızı dinlendirir ve gözü korur. Bu işlem sağlıklı yapılmadığında gözlerde hasar oluşur.
Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor! ile ilgili görsel sonucu

Bilgisayarın zararlı etkisi azaltılabilir mi?

Yoğun olarak kullanılan bilgisayarlardan gözler nasıl korunur? Çoğumuzun en büyük problemi bu olsa gerek. Sizlere faydalı olabilmek adına birkaç öneri sıralıyoruz:
Eğer bilgisayarla sık temastaysanız gözlerinizi sık olarak kırmaya çalışın. Hatta göz damlaları kullanın. Monitör tercihiniz gözlerinizi bozmayandan yana olsun.  Kullandığınız bilgisayar malzemelerinin sık sık tozunu alın.
Bilgisayarlar yapıları gereği çok toz biriktirirler bu da gün içinde gözünüze yapışır ve göz sağlığını bozar. Bilgisayar kullanırken küçük puntolarla çalışmaktan kaçının. Gözleriniz zorlamayan karakterlerle çalışmak. Gözlerinizi en az saatte bir 5-10 dakika dinlendirerek göz sağlığınızı koruyun.

Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor! Tabletler Göz Sağlığını Tehdit Ediyor! Reviewed by sunwomens on 12:36:00 Rating: 5

Tüp bebekte başarısız olunca ne yapılır?

12:33:00
Tüp bebekte başarısız olunca ne yapılır?

Tüp bebek tedavisi başarısız olunca yani negatif sonuç alınca, tedavinin tüm basamakları gözden geçirilir ve olası nedenler araştırılır. Tüp bebek tedavisinde başarısızlığın başlıca nedenleri düşük embriyo kalitesi, rahim sorunları, sistematik hastalıklar ve babaya ait sorunlardır. Tüp bebek başarısızlığının en sık ve en önemli nedeni düşük embriyo kalitesi olarak ifade edilen embriyo sorunlarıdır. Embriyo dışındaki sorunlar, daha kolay üstesinden gelinebilir ve birçoğu ameliyat veya ilaç tedavisi ile düzeltilebilir.
Tüp bebekte başarısız olunca ne yapılır? ile ilgili görsel sonucu
1. Embriyodan kaynaklanan sorunlar
Embriyo kalitesi, döllenmenin 3. gününde 8 hücreli ve hiç parçacığı olmamasına göre tanımlanır. Embryolar 3. gün sonrasında daha hızlı bölünmeye başlar ve hücre sayısı hızla artar, 5. günde blastokist adı verilen yapı oluşur. Labarotuvar ortamında 5. gün kaliteli blastokistlerin rahme tutunma şansları %60-70 gibi en üst düzeye çıkar. Çoğunlukla ideal olan 5. gün transferi yapılması tercih ediliyor.
Kötü kalite embriyolardan genellikle sağlıklı embriyo ve sağlıklı gebelik gelişemiyor. Kötü kalite embriyoların %50-60’ında genetik hata bulunuyor. Bu yüzden eşlerin her ikisinden kromozom analizi yapılması, embriyolara genetik inceleme yapılması gerekebiliyor. Genetik olarak normal olan fakat çeşitli nedenlerden dolayı zayıf, yorgun veya kötü görünen embriyolardan da sağlıklı gebelik gelişme şansı oldukça düşük. Bu konuda bilim dünyasında gelişmeler hızla devam etmesine rağmen şu an için kabul edilmiş iyi çözümler yok. İyi kalite embriyo geliştiremeyen kadınlarda bazı uygulamaları denemekte yarar olduğunu biliyoruz. Fazla uyarılan yumurtalardan gelişen embriyolarda genetik hata fazla olduğundan, gereğinden fazla yumurta geliştirici hormon (gonadotropin) kullanmadan yumurtalık uyarımı yapmayı tercih ediyoruz. Hiç uyarı verilmeden doğal veya değiştirilmiş doğal siklus içerisinde tüp bebek denenmesi de yararlı olabiliyor.
Tüp bebekte başarısız olunca ne yapılır? ile ilgili görsel sonucu
2. Rahimden kaynaklanan sorunlar
İyi kalite embriyo transfer edilmesine rağmen hamilelik oluşmuyorsa, embriyo dışındaki diğer sorunların araştırılması gerekiyor. Embriyoyu kabul eden endometriumun olası sorunları araştırılıyor. Rahim, kendine ait bağışıklık sistemi olan, insan vücudunda ağırlığını kat be kat artıran ve azaltabilen tek organdır. Rahimdeki bozukluklar embryonun yerleşmesini engelleyebilir, veya yerleşmiş embryonun ilerlemesini durdurabilir. Ne tür rahim sorunlarında ne yapılabilir?
Miyomlar: özellikle rahim boşluğunu yani endometrium adı verilen rahim yatağını rahatsız eden (submüköz) myomların gebeliği engellediği veya bozduğu biliniyor. Ancak rahim duvarına gömülü (intramural) veya rahmin dışında (subseröz) yer alan myomların gebelik üzerine etkisi konusunda görüş birliği bulunmuyor. Özellikle 4 cm üstündeki myomların rahim yatağını rahatsız etmese dahi, bazı maddelerin salınması nedeniyle gebelik oranlarını düşürdüğü iddia edilmektedir.
Polipler: Endometriumdan köken alan bezlerin mantar gibi boşluğa uzanan katlantılarıdır. Genç yaşlarda poliplerin kötü huylu olmaları düşük olasılıktır. Polipler 1,5 cm üzerinde ise gebelik oranları düştüğü için histereskopi ile çıkarılmaları gerekiyor.
İnce rahim yatağı: Embriyonun yerleştiği yatak dokusunun ince olması gebelik açısından sorun oluşturur. Tedavinin son günlerinde toplam endometrium kalınlığının 7 mm altında olduğu durumlarda gebelik oranlarının ciddi olarak düştüğü biliniyor. Endometriumun yeterli kalınlığa ulaşamamasının nedeni olarak kronik enfeksiyonlar, endometriyal bağışıklık sistemindeki bozukluklar, rahmin kanlanma bozuklukları yatmaktadır. Bir grup hastada geçirilmiş verem hastalığı, ince endometrium olmasında rol oynamaktadır. Rahim veremi, akciğer veremi olmadan geçirilebilir, tanısını koymak çok zordur. Özellikle beslenmesi bozuk olan ve hayvancılıkla uğraşan kadınlarda bunun sorun olabildiğini biliyoruz. Bir grup kadında ince endometriumun neden kaynaklandığını ne yazık ki bulamıyoruz.
Rahim içinde yapışıklık (sineşi): Geçirilmiş rahim içi ameliyatları ve rahim enfeksiyonları yapışıklığın başlıca nedeni olduğu biliniyor. Hafif yapışıklıkların histeroskopi ile açılması gebelik şansını artırıyor. İleri derecede yapışıklık durumlarında endometrium dokusu da zarar gördüğü için rahim yatağında yapışıklıkların açılması gebelik için yeterli gelmeyebiliyor.
Adenomiyozis: Normalde endometrium dokusunun sadece rahim yatağında olması, başka bir yerde olmaması gerekir. Fakat bazı kişilerde endometrium rahim kaslarının içinde yerleşir. Adet döneminde orijinal yerindeki dokular gibi kanamaya yol açarak rahmi tüm olarak büyütür ve ağrılı adet dönemine yol açabilir. Myom gibi düzenli sınırları olmayan, yer elması gibi yamru yumru yapıda, ameliyatla çıkarılması zor olan adenomiyozis embriyonun yerleşmesini zorlaştırabiliyor.
Tüp bebekte başarısız olunca ne yapılır? ile ilgili görsel sonucu
3. Sistematik hastalıklardan kaynaklanan Tüp bebek tedavi başarısızlıkları
Sistematik sorunlar, gebe kalıp düşük yapan kişilerdeki faktörlerle aynıdır.
*Pıhtılaşmaya eğilim, Trombofili:Kaliteli embryo transferine rağmen gebe kalmayan hastaların yaklaşık %50’sinde saptanıyor. Hem serumda ilgili protein düzeyleri ile hem de moleküler biyoloji kullanılarak test ediliyor.
*Şeker hastalığı, lupus ve benzeri hastalıklar gebe kalmayı etkiliyor. Deneyimlerimiz gizli tiroid hastalığının en sık karşılaşılan sorun olduğunu gösteriyor.
*Genetik Bozukluklar: Anne veya baba adayında kromozom testlerinde bir anormallik çıkması, bebeği çok ciddi etkiliyor. Anne veya babadaki bozukluklar dengeli, yani yerleri değişik olmakla beraber bir gen eksikliği olmaması nedeniyle bir sağlık sorunu olmazken, bu genetik bozukluk normal geçiş mekanizmalarını kullanarak bebeğe geçerken etkilenmiş kromozomların düzgün olarak geçiş yapmaması bazı genlerin eksik geçiş yapmasına yol açmaktadır. Bu da ya embriyonun yerleşmemesine, düşük olmasına veya anomalili bebek olmasına yol açmaktadır. Bu sorunun tedavisinde preimplantasyon genetik tanı yöntemi kullanılmaktadır.
4. Babaya ait sorunlar
Baba adayında sperm sayısının düşük olması veya testisten sperm alınması kadının yaşından bağımsız olarak düşük yapma olasılığını artırıyor. Babanın yaşının 50’nin üstünde olması tüp bebek başarısızlığını artıran ayrı bir faktördür. Babada pıhtılaşmaya eğilim olması, anne adayında da var olması durumunda bu sefer bebekte de pıhtılaşmaya eğilim oluşmasına yol açmaktadır. Bu durumda annenin kan sulandırıcı kullanması yeterli olmayabilir. Babanın sigara içmesi ve folik asit düzeylerinde düşüklük olması annenin başarılı gebelik çıkarmasını etkilemektedir.
Doç. Dr. Ayla ÜÇKUYU tarafından yazılmıştır.

Tüp bebekte başarısız olunca ne yapılır? Tüp bebekte başarısız olunca ne yapılır? Reviewed by sunwomens on 12:33:00 Rating: 5

Topuk ağrısı ankilozan spondilit habercisi

12:25:00
Topuk ağrısı ankilozan spondilit habercisi

Türkiye’de en sık görülen romatizmal hastalıklardan biri olan ankilozan spondilit özellikle 45 yaş altı kişilerde ortaya çıkıyor. Üç aydan uzun süren bel, sırt ve boyun ağrılarıyla kendini gösterebilen ankilozan spondilit hastalığı hakkında bilgi veren Erciyes Üniversitesi İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı, Türkiye Romatoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Soner Şenel, istirahat sonrası görülen topuk ağrılarının bu hastalık için ayırıcı bir semptom olabileceğini belirtti. Zamanla, kemik dokuda büyümeye neden olan ve röntgen çekimlerinde topuk dikeni diye adlandırılan bulgunun ortaya çıkmasına neden olabilen ankilozan spondilit, zamanında teşhis ve tedavi edilmediği takdirde kalıcı kemik ve eklem hasarlarına neden oluyor. 
Halk arasında iltihaplı bel-omurga romatizması olarak isimlendirilen ankilozan spondilit, önemli bir romatizma çeşididir. Türkiye’de en sık görülen iltihaplı romatizma türü olan ankilozan spondilit genellikle bel, sırt ve boyun ağrılarıyla ortaya çıkar. Toplumda ankilozan spondilitin tedavisi olmayan bir hastalık olduğu yönünde yanlış bir kanının bulunduğunu belirten Erciyes Üniversitesi İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı, Türkiye Romatoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Soner Şenel, şunları söyledi: “Toplumun bu hastalık konusunda bilinçlenmesi çok önemli. Artık ankilozan spondilitin tedavisini daha etkin bir şekilde yapabiliyoruz ve hastaların hayat kalitesini yükseltebiliyoruz.”
Sabahları şiddetlenen topuk ağrısına dikkat edilmeli
Tüm ankilozan spondilit hastalarında olmasa da, çoğunda topuk ağrısı görüldüğünü vurgulayan Doç. Dr. Soner Şenel, topuk ağrısının önemli bir belirti olduğunu belirterek şunları söyledi: “Hastalık başlangıcı veya seyri esnasında, özellikle sabahları veya istirahat sonrasında topuk ağrısı ortaya çıkabilir. Özellikle 45 yaş altı, kilolu olmayan ve ağır fiziksel işlerde çalışmayan kişilerde görülen ve özellikle istirahat sonrası ortaya çıkan topuk ağrısı, ankilozan spondilit hastalığının önemli ve spesifik bulgularından kabul edilebilmektedir. Topuk ağrısı, hastalığın topuktaki entezis, yani tutunma bölgelerini etkilemesi sonucunda oluşmaktadır. Ankilozan spondilitte görülen topuk ağrısının nedeni, genellikle ayak tabanındaki kasların ve bacak arka grup kaslarının kalkaneus diye isimlendirdiğimiz topuk kemiğine bağlandığı yerdeki romatizmal tutulumdur. Zaman içerisinde ayak tabanındaki bu tutulum kemik dokuda büyümeye neden olmakta ve röntgen çekimlerinde topuk dikeni diye adlandırdığımız bulgunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla 45 yaş öncesinde topuk dikeni saptanan hastaların, topuk dikeninin nedeni konusunda mutlaka ankilozan spondilit açısından tecrübeli bir hekime, mümkünse romatoloğa ulaşmasını tavsiye ediyoruz. Ancak her topuk ağrısının romatizmal hastalık belirtisi olmadığını da unutmamak gerekir. İncinmeye, zorlamaya, ağır yük taşımaya ve uzun süre ayakta kalmaya bağlı mekanik stres nedeniyle de topuk ağrısı ortaya çıkabilir. Ayrıca kilolu kadınlarda da menopoz sonrasında, romatizmal kaynaklı olmayan topuk ağrısı görülebilir.”
topuk_agrisi_neden_olur
topuk_agrisi_neden_olur
1 Shares

  • Facebook

  • Twitter

  • Google+
45 yaş altı kişilerde görülen uzun süreli bel, sırt ve boyun ağrılarının nedeni ankilozan spondilit olabilir
Ankilozan spondilitin kadın ve erkeklerde aynı oranda görüldüğünü belirten Doç. Dr. Soner Şenel şöyle devam etti: “Semptomların 45 yaş altı kişilerde görülmesi özellikle önemlidir. Çünkü topuk dikeni menopoz sonrası kadınlarda ya da çok aşırı kilolu kadınlarda mekanik strese bağlı olarak da görülebilir. Ya da ilerleyen yaşlarda kireçlenmenin bir bulgusu olarak karşımıza çıkabilir. Ankilozan spondilitin teşhisi için fiziksel muayene gerekir. Sonrasında yan ayak grafisiyle topuk dikeni görüntülenebilir. Bazı hastalarda ağrı olmasına rağmen kemikte bir değişiklik oluşmadığı için röntgende topuk dikeni görünmeyebilir ama bu bir problem olmadığı anlamına gelmez. Hastanın ağrısı ve şikâyeti varsa, fizik muayene bulgusu varsa, bu da tek başına anlamlıdır. Bu hastalık kemiklerde büyümeye neden olduğu için, teşhis ve tedavide geç kalınması sonucunda omurga kemiklerinde, kalça kemiklerinde ve eklemlerde bozulmalar meydana gelebilir. Zamanla ilerleyen bu bozulmalarla hastaların hayat kalitesi çok düşer. Çalışmayı, ev işi yapmayı ve gündelik hayatı normal bir şekilde sürdürmeyi zorlaştırır. Bu nedenle özellikle 45 yaş altı kişiler, üç aydan uzun süren bel, sırt ve boyun ağrıları ve özellikle istirahat sonrası görülen topuk ağrısı yaşadıkları takdirde vakit kaybetmeden bir romatoloğa görünmelidir.”

Topuk ağrısı ankilozan spondilit habercisi Topuk ağrısı ankilozan spondilit habercisi Reviewed by sunwomens on 12:25:00 Rating: 5

Baş ağrısına ne iyi gelir, baş ağrısı nasıl geçer?

12:19:00

Baş ağrıları nasıl geçer

Baş ağrısına ne iyi gelir, baş ağrısı nasıl geçer?
Baş ağrısıyla mücadele etmek için hemen ilaca sarılmayın. Önce doğal yolları deneyin, geçmezse doktora başvurun.  
Baş ağrısı bazen bütün bir gününüzü mahvedebilir. Uykusuz, sinirli, stresli bir günde, moralinizi bozan bir şey olduğunda baş gösterebilir. Basit baş ağrıları daha çok stres, hava durumu, tansiyon ve kanda oksijenin azalmasından ileri gelir. Ki en çok sinirsel ağrılar olarak da tanımlanabilen, gerilimli ortam ve stresten ileri gelen gerilim tipi baş ağrıları görülür. Zonklayıcı bir ağrıdır bu. Genellikle boyundan veya alın bölgesinden başlayan ağrı, yukarı doğru çıkar ve tüm başa yayılır.
Baş ağrılarını ciddiye alıp doktora başvurmak gerekir. Çünkü baş ağrısı vücudunuzda bir şeylerin eksikliğini haber veren bir işarettir. Bu eksiklik sadece kısa bir süre dinlenmek bile olsa önemsemelisiniz. Aksi takdirde baş ağrınız kronikleşebilir.
Baş ağrısına ne iyi gelir, baş ağrısı nasıl geçer? ile ilgili görsel sonucu

Baş Ağrısından Kurtulmak için Öneriler

Karanlık ve sessizlik

Strese dayalı baş ağrısıyla mücadele etmenin ilk yolu olarak aklınıza hemen bir ağrı kesici ilaç içmek gelmesin. Çünkü ağrının önüne geçmenin doğal yolları var ilaçtan önce. Migrene dayalı bir ağrı ise yaşadığınız, karanlık ve sessiz bir odada yatarak krizi atlatmayı tercih edin.

Açık hava yürüyüşü

Stres ve gerilimden uzak bir ortamda dinlenmeye çalışın. Bulunduğunuz yerin havadar olmasına özen gösterin. Ağrıdan dolayı ışığa karşı duyarlılığınız arttıysa karanlıkta dinlenin.
Kendinizde o gücü buluyorsanız, açık havada yürüyüş yapmak da baş ağrısına iyi gelir.

Masaj

Şakaklarınıza, kaşlarınızın arasından alnınıza doğru ve burun deliklerinin üzerinden başlayarak göz kenarlarına doğru cildinizi gererek masaj yapın.

Sıcak duş

Sıcak duş, vücudunuzda gevşeme hissi yaratır. Duşa girmezseniz, ayaklarınızı sıcak su dolu bir kapta bekletin. Ardından su ılık olana kadar soğuk su ekleyin. Ayak banyosundan sonra çorap giyin ve dinlenmek üzere yatın. Beyinde yükselen kan akışı bu şekilde ayaklara aktarılır ve baş ağrısı sona erebilir.

Soğuk kompres

Bir bezi soğuk suyla ıslatarak veya poşete buz koyarak başınıza soğuk kompres yapın.

Muz, makarna, balık yağı

Beslenme uzmanları, muz, makarna ve balık yağının baş ağrısına iyi gelen besinler olduğunu söylüyor. Ayrıca, acı kahveye bir iki damla limon suyu karıştırarak içmek de baş ağrısına iyi gelebiliyor.

İlaç

Ağrı kesici kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Ancak, her ağrıda ilaç kullanmayı alışkanlık haline getirirseniz, bir süre sonra ilaç ağrıları yaşamaya başlarsınız. Yani ilaç bağımlısı olduğunuz için ilacı almadığınızda ağrı başlar. Dolayısıyla mümkün olduğunca ağrı kesici almamakta fayda var.
Sık tekrarlayan ve uzun süren baş ağrısı şikayetiniz varsa sağlıkla ilgili her konuda olduğu gibi, bu durumda da uzman bir doktora başvurmak en doğrusudur.
Baş ağrısına ne iyi gelir, baş ağrısı nasıl geçer? ile ilgili görsel sonucu

Baş Ağrısı Nasıl Geçer, Baş Ağrısı Tedavisi

Baş ağrıları, sinir bozucu derecede şiddetli ya da önemsenmeyecek kadar hafif olabilir. Fakat şiddeti ne olursa olsun sürekli ya da sık sık baş ağrısı çeken insanlar bundan önemli derecede etkilenir. Bu ağrı kişilerin hayattan aldıkları zevki azaltır, günlük yaşamlarının olumsuz bir yönde ilerlemesine sebep olur. Baş ağrılarınızı azaltmak için bu 5 yöntemi deneyebilirsiniz.

1- Sağlık koşullarınızı geliştirin.

Yapmanız gereken ilk şey ikincil baş ağrınız olmadığından emin olmaktır. Bu, diğer sağlık problemlerinizin yan etkisi olan baş ağrısıdır. Bunu belirlemek baş ağrınızın nedeninin ne olduğunu anlamak için size yardımcı olur; fakat baş ağrınızı tetikleyici faktörleri tanımlayabilmek uzun zamanınızı alabilir. Baş ağrınızın başlangıcından 48 saat önce ne yediğinizi ve neler yaptığınızı ve adet döngünüzü kontrol edebilmenizi sağlayacak tarihi ve saati olan bir günlük tutun.

2- Boynunuzu güçlendirin.

Zayıf boyun kasları sırtınızın üst tarafında alt boynunuza ve daha sonra üst boynunuza ilerleyen bir ağrıya neden olabilir. Zayıf kaslar bilgisayarın karşısında çok fazla zaman geçirmekten ve bayanların uzun süre örgü örmesinden dolayı oluşabilir. Trapez kaslarındaki zayıflık sırtınızın üst tarafında acıya neden olabilir. Bu bölgeyi güçlendirmek ağrıyı %80 azaltabilir.

3. Bu ağrıyı terleyerek atmaya çalışın.

Yürümek, yüzmek ve bisiklete binmek yalnızca kalp sağlığınız için değil; belinizin inceliği ve cinsel çekiciliğiniz için de yararlıdır. Düzenli aerobik egzersizleri demek daha az baş ağrısı demektir. Çünkü egzersiz stresi azaltmaya, sizi rahatlatmaya ve ağrı kesici endorfinlerin derecesini arttırmaya yardımcı olur. Aynı şekilde, yoga, germe egzersizleri ve meditasyon da gerginliği azaltır ve bu yüzden baş ağrısına neden olan kimyasal durumları da rahatlatır.

4. Gıda takviyelerini deneyin.

Bazı vitaminler, minareler ve diğer besin destek ürünleri baş ağrısını önlemeye yardımcı olabilir. Bu gıda takviyelerinin arasında B2 vitamini (sabahları 400 miligram riboflavin), koenzim Q10 (günde üç kez 200 miligram) ve magnezyum sülfat (günde iki kez 200 ile 400 miligram; en azından seyrek olarak büyük tuvalete çıkıyorsanız) vardır. Bu gıda takviyelerinin verimliliği konusunda genel bir karara varılamamıştır; fakat kronik problemleriniz varsa denemeye değer. Bunu denemek 6 haftanızı alacaktır.

5. Basınç noktalarına dokunun.

Evet, parmaklarınızın sizi rahatlatmasına izin verin. Asya’da 2000 yıl önce geliştirilen akupresür, parmaklarınız vücudunuzdaki kaslarla ilgili stresi rahatlatan noktalara basınç yaptığında işe yarar. ‘Shiatsu (bir tür Japon masajı)’ masajını yaptırın ya da bir dahaki sefere başınız ağrıdığında şimdi size vereceğimiz adımları izleyerek bu masajı kendiniz yapın. Fakat hamileyseniz bu masajı yapmayın!
Baş ağrısına ne iyi gelir, baş ağrısı nasıl geçer? ile ilgili görsel sonucu
Şakak kemiği kasınızın ortası: Bu, şakak bölgesinin tam ortasında bulunmaktadır. Bu bölgeyi başparmağınız ile orta parmağınızı birbirine yakın şekilde tutarak kas alanında yumuşamayı hissedene dek ovun. Eğer bu noktayı saptamakta zorluk çekerseniz parmaklarınızı şakaklarınıza yerleştirin ve sonra azı dişlerinizi birkaç kez sıkın. Şakak kaslarının ortasındaki ana kasın çıkıp indiğini hissedeceksiniz.
Kulaklarınızın arkası: Kafanızın arka tarafındaki, kulaklarının arkasındaki kemiğin hemen önündeki kafatası noktalarını saptayın ve başparmaklarınızla 2 dakika kadar dairesel basınç uygulayın.
Gözlerinizin arası: Burnunuzun hemen üzerindeki dokuyu orta parmağınızı bir gözünüze başparmağınızı da diğerine yakın bir şekilde yerleştirerek sıkın. Yavaşça yukarıya doğru ittirin, böylece kaşlarınızın kenarlarında basıncı hissedeceksiniz.
El dokusu: Başparmağınızı ve işaret parmağınızı kullanarak diğer elinizin baş parmağı ile işaret parmağı arasındaki yumuşak dokuyu sıkıştırın ve basınç uygulayın.
Baş ağrısını ilaçsız geçirmek için 10 ipucu

Baş ağrısını ilaçsız geçirmek için 10 ipucu


Peki ilaç almadan baş ağrımızı kendi kendimize tedavi etmeye çalışsak nasıl olur ? İşte size baş ağrınızı ilaçsız geçirmek için 10 ipucu :
  1. Çok uzun süre aç kalmak baş ağrısının sebeplerinden biridir, çünkü açlık kan şekerinizin düşmesine neden olur. Düzenli ve dengeli beslenmek ve tabiki doğru gıda ve besinler ile beslenmek gerekir. Bol miktarda Magnezyum baş ağrılarınızın önüne geçebilir. Çok fazla yağlı ve şekerli gıda tüketimi baş ağrısının en büyük sebeplerinden biridir. Araştırmalara göre abartmadan kahve içimi baş ağrılarınızı hafifletebilir çünkü kafein kan dolaşımını dengeler.
  2. Sabahları baş ağrısıyla uyanıyorsanız, bu diş ve çenenizle ilgili bir sorununuz olduğunu gösterebilir. Diş ağrıları kendini baş ağrısı şeklinde hissettirebilir. Diş doktorunuzu düzenli olrak ziyaret etmeniz bu ihtimali ortadan kaldıracaktır. Ağız ve diş sağlığının düzenli bir şekilde yapılması, bu sebeple meydana gelebilcek baş ağrınızın önüne geçecektir.
  3. Bütün gün masa başında veya bilgisayar karşısında oturan kişilerde bel, özellikle boyun ağrıları baş ağrılarına sebep olabilir. Böyle bir sorun yaşıyorsanız fön makinanız size yardımcı olabilir. Fön makinanızı sıcak ayarına getirerek, boynunuzdan omuzlarınıza daireler çizerek bir kaç dakika masaj yapın. Yararını göreceksiniz. Ama en önemlisi masa başı veya bilgisayar karşısında doğru pozisyonda oturmalısınız.
  4. Çok uzun süreli uyumak, az uyumak kadar baş ağrısına sebep olacaktır. Hafta sonları düzensiz veya uzun süreli uykuların sonucunda oluşan baş ağrıları çok sık görülen bir sorundur. Uyku saati düzeninizi hafta sonları dahil bozmayın. Düzenli uyku saatleri sadece baş ağrılarınız için değil, sağlıklı bir vücut içinde size çok yararlı olacaktır.
  5. Farkında olmadığınız göz bozuklukları baş ağrısının sebeplerinden biridir. Kitap okurken baş ağrısı çekiyorsanız ve bazen okumakta zorlanıyorsanız bir göz doktoruna gitmenizde fayda var. Düzenli olarak göz doktoruna muayene olmak göz bozuklukları sebebiyle oluşabilecek baş ağrılarınızın önüne geçecektir.
  6. Her insandan fazla stres değişik belirtiler gösterir. Kimisinde mide ağrısı şeklinde, kimisinde boyun ağrısı kimisinde de baş ağrısı şeklinde kendini belli eder. Mümkün olduğunca stresden uzak durmalısınız ?
  7. Az su içmek kan pıhtılaşmasına sebep olur ve oksijen emilimini azaltır. Oksijen alımının azalması baş ağrılarının büyük sebeplerinden biridir. Su içmek için susamayı beklemeyin, çünkü susama hissi vücudunuzun size olan uyarısıdır. Uyarı gelmeden su tüketerek vücudunuzun su ihtiyacını karşılayın. Ortalama bir insanın günde 2 litre su tüketmesi gerekmektedir.
  8. Yukarıdaki madde de belirttiğimiz gibi oksijen alınımının azalması baş ağrılarının en büyük sebeplerinden biridir. Sigara içmek, sigara içilen ortamlarda bulunmak, havasız veya kirli havası bulunan yerlerde bulunmak, nefes aldığınızda yeterli oksijen almamanıza sebep olacaktır. Eğer kullanıyorsanız sigarayı bırakmaklı ve yukarıda bahsettiğimiz ortamlardan uzak durmalısınız.
  9. Soğuk Jel kompress ile boyuna ve omuzlara yapılan masaj baş ağrılarınızı hafifletir. Önce soğuk jel kompresi şakaklarınıza, alnınıza ve omuzlarınıza birer dakika tutun sonra 3 dakika ara verin, tekrar birer dakika soğuk kompresi uygulayın. Daha sonra nane yağıyla şakaklarınıza masaj yaparsanız nefesiniz açılacaktır. Bu size dinlenmişlik hissi verecek, rahatlatacak ve kaslarınızı gevşetecektir. Eğer naneye karşı alerjiniz varsa nane yağı masajını uygulamamalısınız.
  10. Haftada en az 3 kez yarım saat temiz havada bisiklet sürmek veya yürüyüş yapmak baş ağrılarına iyi gelecektir.
Eğer yukarıda saydıklarımızın faydasını görmezseniz eczanelerde reçetesiz satılan ağrı kesicilerde kullanabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken nokta ise ayda en fazla 10 adet ve 3 gün üst üste bu ağrı kesicileri kullanmamaktır. Sürekli olarak alınan ağrı kesiciler baş ağrılarınızı kronikleştirebilir.

Baş ağrısına ne iyi gelir, baş ağrısı nasıl geçer? Baş ağrısına ne iyi gelir, baş ağrısı nasıl geçer? Reviewed by sunwomens on 12:19:00 Rating: 5
ads 728x90 B
Blogger tarafından desteklenmektedir.