Tek çocuk nasıl yetiştirilir?

03:23:00


Tek çocuğu olan ailelerin merak ettiği tek çocuk yetiştirme önerileri, tek çocuğu olan anne ve babalar neler yapmalıdır, dikkat edilmesi gerekenler nelerdir kadınlarçiçektir.bloğundan okuyabilirsiniz


Çocuk yetiştirmek büyük bir sorumluluk ister. Bazı aileler tek çocuk tercih ederler. Ancak tek çocuk yetiştirirken bazı hususlara çok dikkat edilmelidir. Çünkü tek çocuk yetiştirirken, çocuğunuzun aşırı sevgiye maruz kalmasına neden olabilir ve şımarık olarak yetişmesini sağlayabilirsiniz. Çocuk anne ve babasından çok fazla ilgi gördüğü zaman, herkesten aynı ilgiyi bekler. Bu durum çocuğun ilerleyen yaşlarında psikolojik bir soruna dönüşebilir. İşte uzmanlarımızdan tek çocuk yetiştirirken dikkat edilmesi gerekenler açıklamaları:
Ailenin tek çocuğunu el üstünde çok yanlış bir davranıştır. Çocuğunuzun üzerine çok düşmemeli, yapabileceği işleri kendisinin yapmasına izin vermelisiniz. Unutmayın ki her şeyin fazlası zarar olduğu gibi, sevgi ve ilginin de fazlası zarardır.
Çocuğunuza karşı ölçülü sevgi ve ilgi ile davranın. Özgür olmasına izin verin ki, bireyleşme sağlasın. Size bağımlı olmadan ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi öğrensin. Kendi kendine giyinsin, yemek yesin. Sorunlarıyla yüzleşmesine izin verin ve çözüm aramasına fırsat sunun. Sınırları çizmeyi asla ihmal etmeyin. Sınırların dışına çıkmak istediğinde izin vermeyin.
Sosyalleşmesini sağlamak için oyu gruplarına götürün ve mutlaka anaokuluna yollayın. Kendi yaşıtları ile oynasın, saygılı olmaya ve sabırla beklemeyi bilmesine yardımcı olun. Kesinlikle tek çocuğunuz da olsa, ikinci üçüncü çocuğunuzda, baskı kurmayın. Çocuk olduğunu unutmayın ve ondan çok bir şey beklemeyin. Sürekli sizin beklentilerinizi karşılamak onu çok yorar.
Tek çocuk nasıl yetiştirilir? Tek çocuk nasıl yetiştirilir? Reviewed by sunwomens on 03:23:00 Rating: 5

En çok kullanılan doğum kontrol yöntemleri

03:15:00


Günümüzde tercih edilen birçok doğum kontrol yöntemi bulunuyor, peki siz hangisi daha çok kullanılıyor, en avantajlı doğum kontrol yöntemi hangisidir ve en etkili doğum kontrol yolları hakkında bilgi edinmek istiyorsanız


Günümüzde tercih edilen birçok doğum kontrol yöntemi bulunuyor, peki siz hangisi daha çok kullanılıyor, en avantajlı doğum kontrol yöntemi hangisidir ve en etkili doğum kontrol yolları hakkında bilgi edinmek istiyorsanız kadınlarçiçektir.bloğundan öğrenebilirsiniz.

En çok kullanılan doğum kontrol yöntemleri ile ilgili görsel sonucu

Bebek sahibi olmak isteyen ancak mütenevvi nedenlerden ötürü bu isteğini erteleyen çiftler, doğum kontrol yöntemleri ile gebelikten korunmaktalar. Günümüzde en çok kullanılan doğum kontrol yöntemi hangisidir diye sizde merak ediyorsanız, makalemizin devamından öğrenebileceksiniz.
En güvenilir ve kolay olan doğum kontrol yöntemleri daha çok tercih ediliyor. Günümüzde doğum kontrolü amacıyla kullanılmakta olan birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Çiftlerin büyük bir çoğunluğu istenmeyen gebelikleri önlemek için prezervatif kullanıyor. Prezervatiften sonra en çok kullanılan diğer doğum kontrol yöntemi ise spiral ve doğum kontrol haplarıdır.
İlgili resim

En avantajlı doğum kontrol yöntemi doğum kontrol haplarıdır. Ancak uzun süre kullanımda doğum kontrol hapları özellikle sigara içen bayanlarda bazı akciğer sorunları yaratabilmekte ve hormonal düzensizliklere sebep olabilmektedir.Prezervatifler de oldukça düşük maliyetli ve kolay kullanıma sahip olan doğum kontrol yöntemleri olmakla beraber aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıkları da engellemektedir.
En çok kullanılan doğum kontrol yöntemleri En çok kullanılan doğum kontrol yöntemleri Reviewed by sunwomens on 03:15:00 Rating: 5

Akdeniz Ateşi Belirtileri Nelerdir

03:12:00


Akdeniz ateşi hastalığı çok yaygın olmak ile birlikte genel olarak kalıtımsal bir rahatsızlıktır. Anne yada babanın hasta olması yada taşıyıcı olması doğacak çocuğunda risk altında olduğu gerçeğini taşımaktadır. Daha geniş bilgi için kadınlarçiçektir.bloğundan okuyabilirsiniz

Akdeniz ateşi hastalığı çok yaygın olmak ile birlikte genel olarak kalıtımsal bir rahatsızlıktır. Anne yada babanın hasta olması yada taşıyıcı olması doğacak çocuğunda risk altında olduğu gerçeğini taşımaktadır. Kimi zaman bayılma, kusma, ateş ile kendini gösterecek olan bu rahatsızlıktan dolayı kişi özel bakım ve tedaviye ihtiyaç duymaktadır. FMF hastalığı olarakta bilinen Akdeniz Ateşi hastalığı sebebi henüz bilinmemektedir.Atak süreleri ve sıklığı ise hastanın durumuna göre değişmektedir. Akdeniz Ateşi ilacı ise hastalığının seviyesine ve teşhis zamanına göre değişkenlik sağlamaktadır. Akdeniz ateşi belirtileri, tedavisi ile ilgili öğrenmek istediğiniz tüm her şey yazımızda detaylı olarak anlatılmaktadır.
Akdeniz Ateşi Belirtileri Nelerdir ile ilgili görsel sonucu
FMF (Ailesel Akdeniz Ateşi) genellikle Akdeniz ülkeleri halklarında (daha çok Türk, Arab, İsrailli ve Ermenilerde) görülen, tekrarlayan akut ateş ve seröz zarların iltihabı ile karakterize, otozomal resesif geçişli, genetik (kalıtımsal) bir hastalıktır. Sebebi bilinmemektedir.
İlgili resim
Genel bilgi
Hastalığın birbirinden bağımsız iki ayrı klinik tablosu vardır:
1-Ani başlayan ve kısa süreli karın,göğüs veya eklemlerde ağrı ile birlikte ateş olması,
2-Genç yaşta bile böbrek yetmezliğine neden olabilen böbrek amiloidozu.
Hastaların bir kısmında artrit bulguları gözlenmekle beraber, karın ağrısı en belirgin klinik bulgudur. Vaskülit (damar iltihabı) ve amiloidoz hastalığın dikkat edilmesi gereken yönleridir. Amiloidoz; böbrek yetmezliğine yol açabilmesi nedeniyle, en önemli komplikasyondur.
Belirtiler genç yaşta (20 yaşından önce) ortaya çıkar; hastalığın başlaması hastaların yarısında 10 yaşından öncedir. En son araştırmalara göre Pyrin geninin mutasyonunun FMF’e yol açtığı saptansa da hastalığın gerçek nedeni hala bilinmemektedir.
İlgili resim
Olguların %95’inde görülen periton tutuluşu; şiddetli karın ağrısı ile birlikte distansiyon, rijidite, rebound, barsak seslerinde azalma, bulantı, kusma ve lökositoz gibi akut batında görülen bulguların ortaya çıkmasına neden olur. Bu nedenle FMF krizi doktorlar tarafından (apandisit vb) akut batın zannedilebilir. Bu bulgular hastada birden fazla laparotomi (akut batında teşhis amacıyla karın içinin araştırılması işlemi) yapılmasına neden olur. Ancak bulgular FMF’de 24 ila 48 saat içinde geriler ve kaybolur. Vaskülite bağlı olarak da kanama gibi GİS belirtileri oluşabilir. Profilaktik kolşisin tedavisi ile bu tip olguların çoğunda remisyon sağlanır.
İlgili resim
Hastalıkta tanı koydurucu 4 major (ana) kriterin yanısıra 5 minor (yardımcı) kriter ve tanıyı destekleyici kriterler vardır. Tanı için ; en az bir major kriterin yanısıra ikiden fazla minor kriter, veya
bir minor kriterin yanısıra ikiden fazla destekleyici kriter, veyabir minor kriterin yanısıra aşağıda sayılan destekleyici kriterden ilk beşinden en az dördünün mevcudiyeti gereklidir.
Akdeniz Ateşi Belirtileri Nelerdir ile ilgili görsel sonucu
Tekrarlayan ataklarda :
1- Jeneralize peritonit (yaygın karın zarı iltihabı)
2- Tek taraflı pleurit (göğüs zarı iltihabı) veya perikardit (kalp dış zarı iltihabı)
3- Monoartrit (Tek bir eklemin iltihaplanması) (Diz, kalça veya ayak bileği eklemlerinden biri)
4- Sadece yüksek ateş olması
Akdeniz Ateşi Belirtileri Nelerdir ile ilgili görsel sonucu
Minör (yardımcı) kriterler :
1- Karın tutulumu ile karakterize inkomplet ataklar
2- Göğüs tutulumu ile karakterize inkomplet ataklar
3- Eklem tutulumu ile karakterize inkomplet ataklar
4- Hareketle artan bacak ağrısı
5- Kolşisin tedavisine olumlu yanıt.
Akdeniz Ateşi Belirtileri Nelerdir Akdeniz Ateşi Belirtileri Nelerdir Reviewed by sunwomens on 03:12:00 Rating: 5

Doğum Kontrol Hapı Kullanımı Hakkında Tüm Bilinmesi Gerekenler

03:07:00


Gebelik düşünmeyen birçok kadının hamile kalmamak için kullandığı doğum yöntemleri başında elen doğum kontrol hapı hakkında bilinmesi gereken her şeyi Acıbadem Levent Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Nur Beştay anlattı.Makalenin tamamını kadınlarçiçektir.bloğundan okuyabilirsiniz


Doğum kontrol yöntemleri arasında en yaygını olan doğum kontrol hapıdır. Eğer doğum kontrol hapı bilinçli bir şekilde kullanılırsa hiçbir soruna sebebiyet vermez, bırakılmasının üzerinden kısa bir süre sonra geçmesinin ardından hemen kalınmasını sağlar. Acıbadem Levent Tıp Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Nur Beştay, doğum kontrol hapının kullanımı hakkında merak edilen birçok sorunun yanıtına açıklamalarında yer verdi. İşte doğum kontrol hapı ile ilgili bilinmesi gerekenler;
Doğum Kontrol Hapı Kullanımı Hakkında Tüm Bilinmesi Gerekenler ile ilgili görsel sonucu
Kimler doğum kontrol hapı kullanabilir, kimler kullanamaz?
Damar tıkanıklığı varlığı ya da öyküsü olanlar, damar tutulumlu şeker hastaları, ciddi karaciğer hastalığı, meme veya genital organlara ait habis tümörler, ciddi migren öyküsü, karaciğer iyi ya da kötü huylu tümör varlığı veya öyküsü, ailevi kan lipid yüksekliği olanlar ile bilinen gebelik ya da gebelik şüphesi taşıyanlar oral konraseptifler kullanamaz.
Doğum kontrol haplarının, kalp damar hastalıklarında, koroner damar dediğimiz kalp damarlarının hastalıklarında, iskemik kalp hastalıklarında kullanılması da sakıncalıdır. Ayrıca sebebi bilinmeyen kanamalarda doğum kontrol haplarının kullanımı uygun değildir. Bilinen ya da şüphe edilen meme kanserinde kullanılmaz.
İlacın içeriğindeki herhangi bir maddeye karşı duyarlılığı olduğu bilinen kişilerde de ilacın kullanılması sakıncalıdır. 35 yaş üzeri sigara bağımlılarında da pıhtılaşma artışı oluşturma riski nedeniyle kullanımı sakıncalıdır.
İlgili resim
Doğum kontrol haplarının organlara zararları neler? Migrenin şiddetlenmesine yol açtığı, karaciğeri olumsuz etkilediği, damar tıkanıklığına yol açtığı doğru mu?
Organlara direkt zararlı etkilerinden ziyade, dolaylı olarak oluşturabilecekleri sağlık problem risklerinden söz etmek mümkündür. İçeriğindeki östrojen hormonu nedeniyle, kanın pıhtılaşma eğilimini artırmaları, en korkulan yan etkilerinden biridir. Günümüzde kullanılan düşük doz ilaçlar nedeniyle, bu risk çok düşük seviyelere indirildi.
Karaciğer enzimleri yoluyla yıkıldıklarından, karaciğer hastalığı varlığında kullanılmazlar. İçerikleri nedeniyle migren ağrılarını tetikleyebilir veya bazı kişilerde var olan migreni daha da şiddetlendirebilir. Orak hücreli anemi hastalığı olanlarda zaten var olan damar tıkanma riskini daha da artırabileceğinden kullanılması sakıncalıdır.
İlgili resim
Doğum kontrol hapları kilo almaya yol açar mı?
Son dönem kullanılan düşük doz içerikli doğum kontrol haplarında bu etki çok azdır. Kullanım sırasında ilk birkaç ay kişinin bunu test etmesi için yeterlidir.
Doğum kontrol haplarının yan etkileri neler?
Damar tıkanıklığı gelişme riskinde artış,
Bulantı, kusma,
Baş ağrısı,
Yüksek tansiyon ortaya çıkması,
Lekelenme tarzında kanamalar,
Adetlerin miktar olarak çok azalması ya da hiç olmaması,
Depresyon,
Libido azalması,
Kilo almak ya da vermek,
Karaciğer enzimlerinde değişim,
Vajinal mantar enfeksiyonu gelişimi,
Yüzde lekelenme olması,
Yüzde sivilce ya da tüylenme,
Karaciğerde selim tümör gelişimi, oluşabilecek yan etkilerdendir.
Bunlardan herhangi birinin oluşumunda mutlaka doktora başvurulmalıdır.
İlgili resim
Doğum kontrol hapını doğru kullanma şekli nedir?
Doğum kontrol hapları 21 (monofazik) ya da 28 veya 24 (multifazik) günlük paketler halinde olabilir. Mutlaka düzenli olarak, doktorunuz tarafından tarif edildiği şekilde kullanmalısınız. Düzensiz kullanılması halinde, adet dışı kanamalar olabilmekle birlikte, koruyuculuk yönünden de güvenilirliği azalır.
Monofazik, yani içinde 21 adet hap bulunan ilaçlarda, sadece ilk kez hap kullanmaya başlanacaksa, kutudaki ilk hap adetin ilk 5 günü içinde alınmaya başlanır. Her gün 1 hap içilir. Tüm kutudaki haplar bitince, 7 gün ara verilip 8. gün yeni kutuya başlanır. Bu yedi günlük arada adet kanaması başlar. Kanama devam ediyor olsa bile 8. gün yeni kutuya geçilmelidir.
Doğum Kontrol Hapı Kullanımı Hakkında Tüm Bilinmesi Gerekenler ile ilgili görsel sonucu
Eğer multifazik hap ise, üzerinde 1. gün yazan ilaçtan kullanmaya başlanır ve devam edilir. İlaç kullanmaya başlanılan ilk 3 ayda, ilacı kullandığınız zamanda lekelenme şeklinde kanamalar olabilir. Kısmen beklenen bir durumdur. Nadiren ilacın içeriğindeki doza bağlı olabilir ve değiştirilmesi gerekebilir. Bu lekelenmeler görüldüğü takdirde doktorunuzu haberdar etmelisiniz.
Hapları kullanırken, günün aynı saatinde almaya özen göstermelisiniz. Beraberinde başka ilaç kullanımı halinde, antibiyotik gibi, mutlaka ilaç etkileşimi kontrol edilmelidir. Çünkü bazı ilaçlar, doğum kontrol haplarının etkisini azaltabilir.
Doğum kontrol haplarının hamileliği önlemek dışında ne gibi yararları vardır?
Doğum kontrol haplarının rahim içi, yumurtalık ve rahim ağzı kanserini azaltıcı etkileri biliniyor.
Adet sancılarını azaltır, adet döngüsünün düzenli olmasını sağlar.
Adet öncesi gerginlik belirtilerini azaltır. Adet kanama miktarını azaltarak kan kaybını önler.
Sivilce ve tüylenme artışı tedavisinde faydalıdır.
Fibrokistik meme hastalığı daha az görülür.
Karın içi iltihap (pelvik enfeksiyon) görülme riskini azaltır.
Vajinal enfeksiyonların görülme sıklığını azaltır.
Kemik yoğunluğu daha yavaş azalır.
Dış gebelik riskini azaltır.
İlgili resim
Doğum kontrol hapları hangi durumlarda bırakılmalı?
Şiddetli baş ağrısı, beraberinde bulantı, kusma, bulanık görme olması, ani görme kayıpları, geçici körlük gibi durumlarda ilaç derhal kesilmelidir. Bacaklarda kızarıklık, şişlik ve ağrı, inme, felç, şiddetli karın ağrısı, şiddetli göğüs ağrısı ve nefes almada güçlük, kan basıncında yükselme ilacın kesilmesini gerektiren diğer acil durumlardır.
Neden doğum kontrol hapı kullanımı bırakıldığında hamile kalmakta güçlük yaşanıyor?
Doğum kontrol hapı bırakıldıktan sonra hemen hamile kalınabilir. Gebe kalmakta gecikme daha çok, enjektable, yani kas içine yapılan uzun süreli koruyuculardan sonra gözlenir.
kadınlarçiçektir.bloğu
Doğum Kontrol Hapı Kullanımı Hakkında Tüm Bilinmesi Gerekenler Doğum Kontrol Hapı Kullanımı Hakkında Tüm Bilinmesi Gerekenler Reviewed by sunwomens on 03:07:00 Rating: 5

Kalıtsal Hastalıklar Nelerdir?

03:01:00


Anne ve babadan bebeğe geçiş gösteren genetik sorunlar kalıtsal hastalıklara yol açmaktadır. Peki, genetik (kalıtsal) hastalıklar elerdir? Maddeler halinde genetik bozukluk hastalıkları kadınlarçiçektir.bloğunda sizlerle paylaşıldı.


Kalıtsal olarak annede ve babada bulunan hastalıklar doğan bebeğe kusurlu genler aktarılmasına neden olur ve bebekte anne ve babada bulunan hastalıkların görülme riski bulunmaktadır. Ancak, her çocuk için bu durum geçerli değildir.Eğer kalıtsal hastalıklar riski taşıyan çocuğun sağlığına dikkat edilirse ve çocuk bir yetişkin olduğunda önlem almaya devam ederse, annesinde ve babasında bulunan genlerle geçiş gösteren hastalıklara karşı direncini arttırmış olabilir. Kalıtsal hastalıklara yakalanmamak için önlem almak şarttır. Fakat bazı çocuklarda ise önlem alınsa dahi söz konusu genetik hastalığın geçme ihtimali de bulunmaktadır.
kalıtsal hastalıklar nelerdir ile ilgili görsel sonucu
Genler DNA’dan yapılmıştır ve bir canlının büyümesi, gelişmesi ve yaşamını sürdürmesi için gerekli bilgileri taşıyan kalıtım birimidir. Yeni doğan bir bebeğin anne-babasından kalıtım yoluyla aldığı bütün genleri normal ise sağlıklı dünyaya gelecektir. Ama bazı bebeklerde, anne ya da babadan gelen kromozomların biri ya da bir kaçı kusurlu olabilir. Bu durumda bebekte kalıtsal hastalık ya da bozukluk ortaya çıkar. Birçok ülkede yaklaşık her 30 bebekten birinde genetik hastalık ya da bozukluk söz konusudur. Kalıtsal hastalıkların bir çoğu ameliyatla, ilaçlarla ve çeşitli uygulamalarla denetim altına alınarak hasta çocukların yaşamlarını normal olarak sürdürmeleri sağlanabilir.
kalıtsal hastalıklar nelerdir ile ilgili görsel sonucu
Çeşitlerine göre kalıtsal hastalıklar aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır:
kalıtsal metabolik hastalıklar ile ilgili görsel sonucu
1. Kalıtsal Metabolik Hastalıklar
Şeker Hastalığı (Diyabet)
Guatr Hastalığı
Fenilketonüri
kalıtsal kas iskelet sistemi hastalıkları ile ilgili görsel sonucu
2. Kalıtsal Kas İskelet Sistemi Hastalıkları
İnflamatuar Artritler
Juvenil Romatoid Artrit (JRA)
Romatoid Artrit
Ankilozan Spondilit
Miyopatiler
Müsküler Distrofiler
Osteoporoz (Kemik Erimesi)
kalıtsal nörolojik hastalıklar ile ilgili görsel sonucu
3. Kalıtsal Nörolojik Hastalıklar
Çocuklarda Görülen Kalıtsal Nörolojik Hastalıklar
Yetişkinlerde Görülen Kalıtsal Nörolojik Hastalıklar
4. Kalıtsal Kan Hastalıkları
Alyuvar (Eritrosit) Kaybının Arttığı Durumlar
Eksikliklere Bağlı Kansızlıklar
Alyuvar Yıkımının Arttığı Durumlar
Akyuvarlarla İlgili Hastalıklar
Kan Pulcukları (Trombositler) İle İlgili Hastalıklar
Kanamalı Hastalıklar (Pıhtılaşma Bozuklukları)
5. Kalıtsal Kalp Hastalıkları
Çocuklarda Görülen Kalp Hastalıkları
Yetişkinlerde Görülen Kalp Hastalıkları
6. Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
7. Kalıtsal Onkolojik Hastalıklar (Kanserler)
Kan Kanserleri (Lösemiler)
Lenfoma
Akciğer Kanseri
Bağırsak (Kolon) Kanseri
Prostat Kanseri
Meme Kanseri
8. Kalıtsal Solunum Hastalıkları
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı(KOAH)
Kistik Fibrozis
Astım
9. Diğer Kalıtsal Hastalıklar
Bulaşıcı Sarılık
AIDS ve HIV
Kalıtsal Hastalıklar Nelerdir? Kalıtsal Hastalıklar Nelerdir? Reviewed by sunwomens on 03:01:00 Rating: 5

Hiperaktivite Tedavisi Nasıl Olur?

02:54:00


Küçük çocukların hem yaşlarına hem de gelişim düzeylerine uygun olmayan bir biçimde aşırı hareketlilik göstermesi sorununa Hiperaktiflik denilmektedir. Birçok ailenin muzdarip olduğu Hiperaktife bozukluğu tedavisi aksatılmamalıdır.Makalenin tamamını kadınlarçiçektir.bloğundan okuyabilirsiniz


Genellikle 3-4 yaşlarında ki çocuklarda görülen Hiperaktiflik, kimi zaman bebeklik döneminde de kendini göstermektedir. Hiperaktive sorunu olan tüm çocukların uzman tedavisinden geçmeleri gerekir. Aksi durumda uyuma, huysuzluk, huzursuzluk, sürekli ağlama gibi belirti ve diğer şikayetler kontrol altına alınmaz, bu durum hem çocuğa hem de ailesini zora sokmaktadır. Kızlara nazaran hiperaktivite sorunu erkek çocuklarda daha fazla görülmektedir. İşte, hiperaktivite bozukluğunun tedavi yöntemleri ve ailelerin hiperaktivite tedavisinde üzerine düşen görevler.
Hiperaktivite değişik nedenlerle olabilir. Bunlar arasında; beyinde bazı yapısal işlevsel bozukluklar, kalıtım etkisi, çevre etki görülmektedir. Hiperaktiflik gebelik döneminde tespit edilememektedir. Bu yüzden doğum öncesi herhangi bir önlem yada tedavi yoktur. Ancak ilaç, alkol ve sigara kullanımından kaçınarak önlem alınabilir.
Hiperaktivite Tedavisi Nasıl Olur? ile ilgili görsel sonucu
Hiperaktif çocuklar çoğunlukla yaramazlık ile karıştırılmaktadır.
Hiperaktif Çocukların Özellikleri Nelerdir?
Dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik belirtilerinin dış uyaranlara bağlı olmadan geliştiği görülür.
İlgileri kısa süreli olduğu için çabuk sıkılıp başladığı bir işi yarım bırakırlar.
Yaşıtları ile veya kardeşler ile ilişki sorunları görülür.
Saldırgan davranışlar yaparlar.
Heyecan ve adrenalin arayan davranışları vardır.
Hayallere dalma ve koordinasyon eksikliği görülmektedir.
Çocuk çok hareketlidir, olduğu yerde duramaz. Oturduğu yerde uzun süre duramaz hemen kalkar.
Kendilerini kontrol etmelerindeki güçlük nedeniyle nerede durmaları gerektiğini bilemezler. Korkusuzca davranmaları çeşitli tehlikelerle karşılaşmalarına neden olur.
Tehlikeyi kavrayamaz, birden atılır. Soru bitmeden cevap verir, konuşma aralarına girer. Başladığı bir işi bitiremez.
Dikkat eksikliğinden dolayı dersleri anlayamaz. Okul hayatında başarısızlık görülür.
İlgili resim
Hiperaktivite Tedavisi ve Önemi
Hiperaktiviteden şüpheleniliyorsa hiç paniğe kapılmadan uygun bir teşhis için uzman doktora danışılmalıdır. Bunun bir rahatsızlık olduğu ancak çözülebilir bir problem olduğu bilinmelidir. Sevgi, saygı ve şefkat ile hiperaktif çocuklar a diğer sağlıklı çocuklara yakın bir büyüme ve gelişme gösterebilirler. Genelde aileler de ilaç kullanımını alışkanlık yapacağı zannedilir ve ilaç kullanmaktan kaçınırlar. Oysa ilaç kullanmak alışkanlık yapmaz. İlaç kullanması gerektiği halde ilaç almayan çocuklarda bu rahatsızlık ilerleyerek madde kullanımı gibi daha kötü alışkanlıklara sebep olabilir. Bundan dolayı uzman doktorun önerdiği tedavi uygulanmalıdır.
Bu çocukları ortama uydurmak zordur ama ortam bu çocukları kabul etmeli ona göre davranılmalıdır. Onlara kural koyarken uzman önerisi göz önünde tutularak anlayışlı bir şekilde davranılmalıdır. Hiperaktivite teşhisi koyulduktan sonra hekim, aile ve öğretmen birlikte bir tedavi stratejisi belirlemelidir. Aile ve öğretmenin yaklaşımı da en az uzman hekimin tedavisi kadar önemlidir. Hiperaktif çocuğun öğrenme stratejisi diğer çocuklardan farklıdır. Bu çocuklarda dikkat eksikliği göz önünde tutularak, onların da katılımını sağlamak eğitim materyalleri kullanarak dikkatini çekmek gibi yöntemler kullanılabilir.
İlgili resim
Bu zorlu süreçte elbette ki en büyük zorluk ve sabır gerektiren görev anne ve babaya düşmektedir. Çocuğa karşı bir anlık öfke iyileşme sürecini etkileyeceği için oldukça sakin ve sabırlı olmalıdırlar. Çocuğun sinirlenip kontrolden çıkacağını anlayınca ona derin derin nefes almasını söylemek aynı zaman da kendisi de yaparak örnek olmalıdır. Birlikte yürüşe çıkmak, oyunlar oynamak yanında olduğunu hissettirmek gerekir. Çocuğun odasını açık renklerde boyamak, dikkatini dağıtacak fazla eşya koymamak gerekir. Çocuğu günlük tutmaya teşvik etmek, hissettiklerini özgürce yazmasını sağlamak gerekir. Hiperaktif çocuklarda beslenme de son derece önemlidir. Özellikle tatlı ve kalorisi yüksek gıdalara dikkat edilmelidir. Dengeli ve düzenli bir beslenme programı uygulanmalıdır.
Hiperaktivite Tedavisi Nasıl Olur? Hiperaktivite Tedavisi Nasıl Olur? Reviewed by sunwomens on 02:54:00 Rating: 5

Sperm Sayısını Yükseltmek İçin Ne Yapmalı?

02:49:00


Sperm sayısının azlığı ve kalitesizliği bebek sahibi olmanın önüne bir engeldir. Erkeklerde sperm sayısını yükselmek için yapılacaklar makalemizin devamıkadınlarçiçektir.bloğunda anlatıldı.


Çiftlerin bebek sahibi olmalarının önündeki en büyük engellerden biri de, sperm azlığıdır. Sperm sayısının az olması gebe kalma riskinin oldukça düşük olması demektir. Sperm sayısının yükseltilmesi için uzmanlarımızın bazı tavsiyeleri elbette var. Bebek sahibi olmak isteyen ancak sperm sayısı düşük olduğu için olamayanlara, sperms sayısını arttırmak için yapılacaklar açıklandı.
Sperm Sayısını Yükseltmek İçin Yapılması Gerekenler
Sperm sayısının düşüklüğü bir çok ailenin çocuk sahibi olabilmesinin önündeki en önemli engellerden bir tanesi olarak göze çarpıyor. Sperm sayısı spermiogram testi adı verilen bir tür sperm sayısı ölçümü yöntemi ile sayılabilmektedir. Sperm sayısının sayılması laboratuar ortamlarında hassas bir takım analiz yöntemleriyle yapıbilmektedir. Spermin dış ortam koşullarında hızla ölmesi nedeniyle bu tür testlerin laboratuvar ortamlarında yapılmasında fayda vardır. Sperm sayısının düşüklüğü organizmanın sperm üretimindeki bir takım aksaklıklardan meydana gelebileceği gibi beslenmeden kaynaklı bir takım sebepler de sperm sayısının ve kalitesinin düşmesine neden olabilmektedir. Ancak sperm kalitesini yükseltmek her zaman ciddi tedavi süreçlerinden geçmeyi gerektirmez. Alınacak basit bir takım tedbirler sayesinde hem sperm sayısını artırabilir hem de üreme potansiyelini ciddi anlamda artıran sperm kalitesi de yükseltilebilir. Şimdi sperm sayısını artırmak için ne gibi tedbirler işe yaramaktadır bunlara göz atalım
Sperm sayısı ve şişmanlık arasında ilişki varmı?
Sperm kalitesi ile obezite arasında ters bir ilişki bulunmaktadır. Şişman kişilerde sperm sayısındaki düşüklük oldukça manidardır. Bu durumda gerek zayıflama diyetleri gerekse egzersizler oldukça işe yarayabilmektedir. Ayrıca gazlı ve kafeinli içecekler sperm sayısını düşüren içecekler olarak bilinmektedir. Bu bakımdan sperm kalitesi ve sayısını yükseltmek için bu tür içeceklerden uzak durulmalı, mümkünse bolca meyve sebze tüketilmelidir.
Erkeklerde Sperm Kalitesini Ve Sperm Sayısını Arttıran Besinler Nelerdir?
Aşağıda bahsedecğimiz yiyeceklerin büyük bir kısmı aslında bizlerin afrodizyak besinler, ya da cinsel gücü arttıran yiyecekler olarak ta bilinen gıdalar olarak sayılabilir. Bazılarını günlük hayatımızda farkında olmasak ta yerken bazılarını ise cinsel gücü arttırıcı etkisi nedeniyle bilinçli bir biçimde tüketiyoruz.
Çilek: Çilek gerçekten içerdiği bol miktardaki E vitamini ile sperm kalitesini ve sperm miktarını artırıyor. Çileğin faydaları arasında bir diğer özellik ise erkeklerde ereksiyon sağlayan bir meyve olmasıdır. Erkeğin cinsel isteğini de artıran çilek cinsel isteği ve libidoyu güçlendiriyor. Çileğin sperm sayısını yükseltmek ve afrodizyak etkisini ortaya çıkarmak için ortalama olarak günde 2 kase taze çilek yemek ve bunu yaklaşık 1 hafta sürdürmek gerekmektedir.
Avokado: Sperm sayısını artırmak için avokado da gerçek manada mucize bir bitkisel etki sağlıyor. Özellikle avokadoda bulunan besinler ve bitkisel yağ asitleri ve antioksidanlar erkeklerde testosteron ve diğer seks hormonlarının üretimini hızlandırıyor. Avokado meyvesinin sperm artırmak için kullanımı durumunda sperm sayısını yükselten etkisi 14 günde ortaya çıkıyor. Tabi haftada 3 kez yemek kaydıyla. Yani kısacası avokado erkeklerde sperm miktarında önemli oranda artış sağlıyor.
Zencefil: Vücudun ısısını artırarak kadın ve erkekte uyarıcı etki yapıyor. Erkekte uzun süreli ereksiyon sağlıyor. Haftada 4 kez bir tutam zencefil tüketenler etkisini 1 saat içinde görüyor.
sperm sayısını yükseltmek için ne yapmalı ile ilgili görsel sonucu
Domates: A vitamini deposudur. Bu, seks hormonlarının üretimini hızlandırıyor. Daha fazla spermin alınan zevk miktarını artırdığı gerçeğinden yola çıkarak 2 hafta boyunca günde 1 domates yiyenlerin bu sebzenin cinsel hayatlarına etkisini hemen fark edeceklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Muz, incir: Muz ve incirde insanlarda mutluluk hormonu olarak bilinen ve çikolata yendiğinde olduğusalgılanan serotoninin seviyesini yükseltiyor. Bu da sperm üretimine olumlu yönde yansıma yapıyor ve kişinin üzerindeki stresin kalkmasına neden oluyor. Ayrıca incir çekirdeği ile muzda bulunan potasyum, çinko gibi mineraller, sperm üretiminde gerçekten çok ihtiyaç duyulan besinler olarak dikkat çekiyor.
Keçiboynuzu: Keçiboynuzu meyvesi eski çağlardan bu yana yaygın bir biçimde kullanılan doğal bir afrodizyaktır. Kadınlarda doğurganlığı artırır ve yumurta çatlatmak için bitkisel kür amacıyla kullanılır. Erkeklerde ise sperm sayısı artıran etkisi nedeniyle yaygın bir biçimde faydalanılmaktadır.
Havuç: İçerdiği şeker kana çabuk karıştığı için enerji depolanmasını sağlıyor. Bir-iki tane tüketildiğinde yorgunluğu söküp atıyor.
Sperm Sayısını Yükseltmek İçin Ne Yapmalı? Sperm Sayısını Yükseltmek İçin Ne Yapmalı? Reviewed by sunwomens on 02:49:00 Rating: 5

Kısırlık Nedir Kadınlarda Kısırlık Nedenleri

02:40:00


Kısırlık, tıbbi adıyla infertilite günümüzde sık rastlanan ve çiftlerin bebek sahibi olmasını engelleyen büyük sorunlardan bir tanesidir. Kısırlık nedir ve kadın kısırlığı nedenleri nelerdir sizler için kadınlarçiçektir.bloğunda açıkladık.


Kısırlık, günümüzde birçok çiftin çocuk sahibi olmasını engelleyen bir sorundur. Ciddi bir tedavi gerektiren ve bazen tedaviye olumlu yanıt alınmaması gibi bir sonuçla da karşılaşılan hastalıklardan birisidir. Kısırlık pek çok farklı sebepten husule gelmektedir. Kısırlığın nedenleri bazen ortaya çıkıyor, bazen de ne yazık ki bilinmeyen sebepler olabiliyor.
Kısırlık Nedir?
Tıbbi sebeplerden ötürü çocuk sahibi olmama nedeni olan kısırlık, düzenli cinsel lişkiye rağmen bir sene içerisinde çocuk sahibi olunmaması durumudur. Kısırlık, hem kadınların hem de erkeklerin ortak sorunlarından biridir. Kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülmektedir.

Kadınlarda Kısırlık Neden Olur?

Yumurtalık Sorunları
* Kadın kısırlığı hakkında yapılan araştırmalar, yumurtalık sorunlarının en çok karşılaşılan kadın kısırlığı sebebi olduğunu ortaya çıkarttır. Yumurtalıklarda yaşanan sorunlar nedeniyle kadınların gebe kalma ihtimali düşüyür. Polikistik over sendromu, yumurtalık rezervinde düşüklük, tiroid hastalığı yumurtalıklarda bozukluğa yol açıyor.
Sigara Kullanma
* Kadınların sigara kullanması kısırlığı doğuran sebeplerden bir tanesidir. Kısırlık riskini artıran sigara, hele ki kısırlık tedavisi döneminde kesinlikle içilmemelidir. Eğer ki, kısırlık tedavisi gören bir kadın tedavi esnasında sigara içmesine rağmen gebe kalmış ise, bu kez de gebelikte düşük yapma riski doğacaktır.
Yaşın İlerlemesi
* Kadınlarda yaş faktörü de önemlidir. 20’li yaşlarda hamile kalmak daha kolaydır. Ancak 30’lu yaşlardan sonra bu ihtimal oldukça düşüyor.
Obezite Sorunu
* Aşırı kilolu olma durumu olan obezite de, kadın kısırlığı nedenlerinden birisidir. Son dönemlerde obezite hastalığında yaşanan artış, kadınlarda yaşanan kısırlık artışı ile orantılı olabilir.
Yeme Bozukluğu (Anoreksiya) Hastalığı
* Aşırı zayıflık hastalığı da kısırlık nedenlerinden biridir. Mutlaka tedavisi gerekir.
Vejetaryenlık
* Hiç et tüketmeyen vejetaryen kadınlarında gebe kalma riski, tüketenlere oranla düşüktür. Çünkü bedenin sağlıklı işlemesi için demir, çinko, folik asit, B-12 gibi vitaminine de ihtiyacı vardır. Bu gıdalar ise en fazla et grubu ürünlerde bulunmaktadır. Bu mineral ve vitaminlerin sebze ve meyve ile yeterli oranda vücuda alınamaması, bedenin işleyişinde sorun olması demektir. Bu da, kısırlığa yol açabilecek bir etkendir.
Hareketsizlik
* Egzersiz ve spordan uzak kalan, hareketsiz bir yaşam tarzına sahip olan kadınların gebe kalma riski de düşüyor.
Aşırı Spor
* Spor yapmama gibi, aşırı spor yapma durumu da gebeliği engelleyen ve kısırlığa yol açan faktörlerden bir tanesidir.
Kısırlık Nedir Kadınlarda Kısırlık Nedenleri Kısırlık Nedir Kadınlarda Kısırlık Nedenleri Reviewed by sunwomens on 02:40:00 Rating: 5

Sperm Kanalı Tıkanıklığı Bitkisel Tedavi

02:37:00


Çocuk sahibi olmanın önünde bir engel olan sperm kanalı tıkanıklığı, bitkisel yöntemlerle tedavi edilebilir bir sorundur. Meni kanalı tıkanıklığı bitkisel çözüm yöntemleri hakkında merak edilenlere yanıtını kadınlarçiçektir.bloğunda verdik.
Çiftlerin takriben %15’inde görülen çocuk sahibi olmakta güçlü çekme meselesi altında, yalnızca erkeğe bağlı etmenler %20 oranındadır ve bunun yanı sıra yaklaşık %40 olayda da erkekteki mesele, çiftin çocuğunun olmamasına katkıda bulunmaktadır. Böylelikle, çocuk sahibi olmakta zorluk yaşayan çiftlerin % 50-60’ında, erkekteki bir meselenin kısmen de olsa sebepler arasında bulunduğu uzmanlarca açıklanmıştır ve erkekte kısırlıkla alakalı sorunların arasında, çok büyük bir oranla yapılan sperm tahlilinden anlaşılabilirse de, bir takım vaziyetlerde özel tetkikler gerekebilir.
Erkeklerde görülen kısırlık sorunları arasında en sık rastlanan problemlerden bir tanesi de, erkekte sperm (meni) kanalı tıkanıklığıdır. Erkekte sperm kanalı tıkanıklığının bitkisel tedavisi hakkında sizleri bilgilendirdik. Erkeklerde görülen meni kanalı tıkanıklığının doğal çözümü için uygulanması gereken kür bakın ne.
Sperm kanalı tıkanıklığı tedavisi
Vazovazostomi önceden savunma emelli olarak meni kanalını bağlatmış olan (vazektomi) veyahut başka nedenlerden dolayı meni kanalında tıkanıklık olan kişilerde, tıkanıklığı gidermek için uygulanan bir yoldur. Vazoepididimostomi ise, yeniden benzer nedenlerden dolayı epididim ile meni kanalının birleştirilmesi işlemidir. Her iki işlem de erkek kısırlığında uzman (androloji) bevliye doktorları tarafından yapılmaktadır.
Sperm kanalı tıkanıklığı doğal tedavisi: Taze Enginar saplarının ve başlarının altındaki etli kısmını, tuz, biber ve havlu canla yemek meni kanalını açar.
Sperm Kanalı Tıkanıklığı Bitkisel Tedavi Sperm Kanalı Tıkanıklığı Bitkisel Tedavi Reviewed by sunwomens on 02:37:00 Rating: 5

Ayak Kokusunun Nedenleri ve Tedavisi

02:35:00


Ayak kokusu günlük yaşantıda hemen hemen herkesin başına gelmesinden korktuğu, utanıp sıkıldığı bir durumdur.Sosyal yaşamı etkileyen ve başa gelmesi durumunda insanı sıkıntıya sokan, öz güvenini zedeleyen ayak kokusu aslında sanıldığı kadar basit değildir. Önemli sağlık problemleri arasında görülen ayak kokusu doktorlar tarafından tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
Ayak kokusunun nedeni aslen ayaktaki terlemeye dayalı aşırı bakteri üremesi veya mantar oluşumuna dayanır. Çok nadir olarak görülse de bu hastalığın bazı kanserlerin belirtisi olabileceği de doktorlar tarafından bildirilmekte. Aynı zamanda troidşeker hastalığı gibi sağlık sorunlarının habercisi olabiliyor. Genelde ayak kokusunun altında farklı hastalıklara dayanan bir neden bulunamasa da stres ve sıkıntı altındaki insanlarda da görülebiliyor.
Tedavi olunsa dahi ayak kokusunu engellemek için tedbirler almak ileride oluşabilecek sorunları en aza indirir. Öncelikle her insan ayak konusunda hijyeni alışkanlık haline getirmelidir. Günde en az bir kez ayaklar ılık su ile yıkanmalıdır. Tabi ki giyecek konusunda da dikkatli olmanız gerek. Üremek için karanlık ve sıcak yerleri seven bakteriler için suni deri ve plastikten yapılan ayakkabılar oldukça verimli yerler. Uzmanlar nefes alan pamuklu çorap ve hakiki deri ayakkabı kullanımının mantar ve bakteri üremesini engellemek için ilk adım olduğunu söylemekte.
Ayak Kokusu Nasıl Giderilir?
Birçok insanın muzdarip olduğu bu sevimsiz durumun halk arasında birçok çözümü var. Menekşe yağı, şifalı bitkilerden yapılma kremler, kına yakmak, pudralamak daha bulabileceğiniz onlarca çözümden sadece bazıları. Bu çözümler ayak terlemesini engellemek veya kokuyu bastırma amacı güderler. Fakat bu çözümler kulaktan dolma olmakla beraber sorunun köküne inmediği için genelde etkili olmamakta, etkili olsa dahi kısa süreli ve verimsiz çözümler sunacaktır asla gerçek bir tedavi yöntemi değildirler. En güvenilir ve etkili yol bir hekime görünmek ve tedaviye sürekli devam etmektir. Maalesef tedavi kısa süreli değildir ve genelde hastalar bir süre sonra pes eder veya farklı yollara başvurma eğilimi gösterirler.
Tıpta da birçok tedavi seçeneği önümüze sunulmakta. Doktorlar tarafından tek kalıcı tedavi olarak görülen, cerrahi bir müdahale gerektiren ve fazla aktif olan sempatik sinir sitemini bloke etmek hastalar tarafından nadiren tercih edilmekte. Tek kalıcı tedavi yöntemi olan bu seçenek hastaları biraz korkuttuğu ve maddi olarak da herkesin karşılayamayacağı bir yöntem olduğu için insanlar genelde geçici tedavileri tercih etmektedir. Bu geçici tedavi seçeneklerinde ise SGK tarafından karşılanan alüminyum klorid içeren su ve losyon kullanımı, sadece bazı üniversite ve özel hastanelerde bulunan hastanın el ve ayaklarına suyun içerisinden doğru elektrik akımı verilerek uygulanan iyon torofez tedavisi veya başka bir seçenek olarak botoks göze çarpmaktadır. Ancak bunlar arasından en kısa olan botoks dahi 6-7 ay arasında çözüm sağlamaktadır.
Ayak Kokusunun Nedenleri ve Tedavisi Ayak Kokusunun Nedenleri ve Tedavisi Reviewed by sunwomens on 02:35:00 Rating: 5
ads 728x90 B
Blogger tarafından desteklenmektedir.