Oral kavite mukoza hastalıklarında öykü ve fizik muayene:Hastanın; yaşı, cinsiyeti (menopoz), semptomların süresi, yiyeceklerle olan ilişkisi, travma hikayesi (yeni diş tedavisi, protez kullanımı), alışkanlıkları (sigara, tütün çiğneme), kullandığı ilaçlar (antibiyotik tedavisi, steroid tedavisi, immünosupresif tedavi), sistemik hastalıkları (diabet, AIDS, behçet, crohn), kemoterapi ya da radyoterapi öyküsü, transplantasyon sorgulanır.
Oral kavite mukoza hastalıkları
-
Dil veya ağızda yanma, rekürren aftöz stomatit, travmatik ülser, eritroplaki, sistemik hastalıklar, liken planus, lökoplaki, kandidiyazis.
Dil veya ağızda yanma, rekürren aftöz stomatit, travmatik ülser, eritroplaki, sistemik hastalıklar, liken planus, lökoplaki, kandidiyazis.
Dil ve ağızda yanma
-
Dilde yanma hissi (glossodini); başka bir oral yapıda yanma hissi ve ağızda genel olarak bir yanma hissinin olması primer olarak postmenopozal kadınlarda karşılaşılır. Bu semptom birçok organik ve psikojenik bozukluklar nedeni ile görülebilir, ancak kesin nedeni bilinmemektedir. Bu his sıklıkla diş ile ilgili müdahalelerden sonra ortaya çıkar. Semptomlar farklı dental veya medikal sorunlara bağlı olarak oluşan oral komplikasyonlardan kaynaklanabilir. Pernisiyöz anemi, demir veya folat eksikliği varsa replasman tedavisi verilir. Palyatif tedavi verilir. Palyatif tedaviye rağmen sebat ediyorsa anksiyolitik veya antideprasan ilaç verilir. Dilde yanma hissi olan hastalar genellikle bir yada daha fazla diş hekimi veya medikal branşlardan konsulte edildikten sonra gelirler. Bu konsultasyonlar sonucunda birçok tanısal prosedür ve ardından tedaviler uygulanmış olur ancak bu tedaviler plasebo etkileri nedeni ile başlangıçta palyatiftir fakat uzun dönemde etkisiz kalırlar. Yanma hissi, baharatlı veya asitli yiyecekler ile veya stres ve anksiyete dönemlerinde artar. Semptom üzerine konsantre olmasını engelleyecek aktiviteler şikayetlerin azalmasını sağlar ve genellikle uykuyu etkilemez.
-
Dilde yanma hissi (glossodini); başka bir oral yapıda yanma hissi ve ağızda genel olarak bir yanma hissinin olması primer olarak postmenopozal kadınlarda karşılaşılır. Bu semptom birçok organik ve psikojenik bozukluklar nedeni ile görülebilir, ancak kesin nedeni bilinmemektedir. Bu his sıklıkla diş ile ilgili müdahalelerden sonra ortaya çıkar. Semptomlar farklı dental veya medikal sorunlara bağlı olarak oluşan oral komplikasyonlardan kaynaklanabilir. Pernisiyöz anemi, demir veya folat eksikliği varsa replasman tedavisi verilir. Palyatif tedavi verilir. Palyatif tedaviye rağmen sebat ediyorsa anksiyolitik veya antideprasan ilaç verilir. Dilde yanma hissi olan hastalar genellikle bir yada daha fazla diş hekimi veya medikal branşlardan konsulte edildikten sonra gelirler. Bu konsultasyonlar sonucunda birçok tanısal prosedür ve ardından tedaviler uygulanmış olur ancak bu tedaviler plasebo etkileri nedeni ile başlangıçta palyatiftir fakat uzun dönemde etkisiz kalırlar. Yanma hissi, baharatlı veya asitli yiyecekler ile veya stres ve anksiyete dönemlerinde artar. Semptom üzerine konsantre olmasını engelleyecek aktiviteler şikayetlerin azalmasını sağlar ve genellikle uykuyu etkilemez.
Dilin yüzeyel lezyonları
-
1- Çatlak dil: lingua plikata, melkersson-rosenthal sendromu.
2- Gri-düz dil: vitamin A yetmezliği, radyoterapi, liken planus, progressif skleroderma.
3- Siyah kıllı dil:antibiyotikler, mikotik enfeksiyonlar, halitozis sebebidir, fırçalama yararlıdır.
4- Kırmızı dil: pernisiyöz anemi, kızıl (çilek görünümlü dil), hepatik siroz, sjögren sendromu, median romboid glossit, vasküler konjesyon, hipertansiyon, allerji.
5– Membranlı/kaplı dil: non-spesifik enfeksiyonlar, mikotik enfeksiyonlar, kızıl, difteri, tifus, üremi.
1- Çatlak dil: lingua plikata, melkersson-rosenthal sendromu.
2- Gri-düz dil: vitamin A yetmezliği, radyoterapi, liken planus, progressif skleroderma.
3- Siyah kıllı dil:antibiyotikler, mikotik enfeksiyonlar, halitozis sebebidir, fırçalama yararlıdır.
4- Kırmızı dil: pernisiyöz anemi, kızıl (çilek görünümlü dil), hepatik siroz, sjögren sendromu, median romboid glossit, vasküler konjesyon, hipertansiyon, allerji.
5– Membranlı/kaplı dil: non-spesifik enfeksiyonlar, mikotik enfeksiyonlar, kızıl, difteri, tifus, üremi.
2- Gri-düz dil: vitamin A yetmezliği, radyoterapi, liken planus, progressif skleroderma.
3- Siyah kıllı dil:antibiyotikler, mikotik enfeksiyonlar, halitozis sebebidir, fırçalama yararlıdır.
4- Kırmızı dil: pernisiyöz anemi, kızıl (çilek görünümlü dil), hepatik siroz, sjögren sendromu, median romboid glossit, vasküler konjesyon, hipertansiyon, allerji.
5– Membranlı/kaplı dil: non-spesifik enfeksiyonlar, mikotik enfeksiyonlar, kızıl, difteri, tifus, üremi.
Rekürren aftöz stomatit nedir?
-
Rekürren ağrılı oral ülser atakları ile karakterizedir. Bir yada daha fazla ülserler oral mukozadaki hareketli, nonkeratinize bölgelerde gelişir. Ülserler genellikle 2 ile 5 mm arasındadır (minör aftlar), ancak 5 mm’den daha büyük (major aftlar) de olabilir. Lezyonlar 10 ile 14 gün içinde iyileşir ama major aftların iyileşme süresi uzayabilir ve skar oluşumu ile sonuçlanabilir. Ülserasyon dönemleri ve remisyon dönemleri farklılık gösterebilir. Bazı hastalarda yeni lezyonlar sürekli çıkabilir. Majör aftöz ülser varsa HIV durumu araştırılır. Uygun olmayan diş protezi, sistemik hastalıklar varsa topikal kremler kullanılabilir; kortikosteroid veya tetrasiklinle gargara yapılabilir. Hastalar ülserlerin başlamasını genellikle baharatlı veya asitli yiyeceklere veya oral travmaya bağlarlar. Etkilenen hastalar genellikle sağlıklı olsalar da, aftöz ülserlerin crohn hastalığı, behçet sendromu ve nötropeni ile birlikte olabileceği unutulmamalıdır. Muayenede, kenarları enflame yuvarlak veya oval ülserasyonlar görülür. Ülserler genellikle dudak ve bukkal mukoza da bulunur. Ancak dilin lateral ve ventral yüzünde, ağız tabanında, yumuşak damakta ve uvulada da lezyonlara rastlanabilir. Orofarinksin tutulumunda boğaz ağrısı ve odinofaji semptomları ortaya çıkabilir.Sekonder olarak enfekte olan büyük ülserasyonlar servikal lenfadenite neden olabilir. Bazı hastaların aftöz stomatite yatkınlığının oral kavitedeki koruyucu müsin tabakasının kaybına bağlı olduğu ileri sürülmüştür. Bu durum mukozayı oral irritanlara karşı daha hassas hale getirir, bu da ülser gelişmesine neden olur. Deterjan içeren diş macunları müsin tabakasını yok etmekle suçlanmaktadırlar. Bu durumda tedavide ilk basamak deterjan içermeyen diş macunu kullandırmaya başlamaktır. Ancak rekürren aftöz stomatitin nedeni tam olarak bilinmediği için bu ve diğer tedavi yaklaşımları ampirik ve palyatiftir.
Rekürren ağrılı oral ülser atakları ile karakterizedir. Bir yada daha fazla ülserler oral mukozadaki hareketli, nonkeratinize bölgelerde gelişir. Ülserler genellikle 2 ile 5 mm arasındadır (minör aftlar), ancak 5 mm’den daha büyük (major aftlar) de olabilir. Lezyonlar 10 ile 14 gün içinde iyileşir ama major aftların iyileşme süresi uzayabilir ve skar oluşumu ile sonuçlanabilir. Ülserasyon dönemleri ve remisyon dönemleri farklılık gösterebilir. Bazı hastalarda yeni lezyonlar sürekli çıkabilir. Majör aftöz ülser varsa HIV durumu araştırılır. Uygun olmayan diş protezi, sistemik hastalıklar varsa topikal kremler kullanılabilir; kortikosteroid veya tetrasiklinle gargara yapılabilir. Hastalar ülserlerin başlamasını genellikle baharatlı veya asitli yiyeceklere veya oral travmaya bağlarlar. Etkilenen hastalar genellikle sağlıklı olsalar da, aftöz ülserlerin crohn hastalığı, behçet sendromu ve nötropeni ile birlikte olabileceği unutulmamalıdır. Muayenede, kenarları enflame yuvarlak veya oval ülserasyonlar görülür. Ülserler genellikle dudak ve bukkal mukoza da bulunur. Ancak dilin lateral ve ventral yüzünde, ağız tabanında, yumuşak damakta ve uvulada da lezyonlara rastlanabilir. Orofarinksin tutulumunda boğaz ağrısı ve odinofaji semptomları ortaya çıkabilir.Sekonder olarak enfekte olan büyük ülserasyonlar servikal lenfadenite neden olabilir. Bazı hastaların aftöz stomatite yatkınlığının oral kavitedeki koruyucu müsin tabakasının kaybına bağlı olduğu ileri sürülmüştür. Bu durum mukozayı oral irritanlara karşı daha hassas hale getirir, bu da ülser gelişmesine neden olur. Deterjan içeren diş macunları müsin tabakasını yok etmekle suçlanmaktadırlar. Bu durumda tedavide ilk basamak deterjan içermeyen diş macunu kullandırmaya başlamaktır. Ancak rekürren aftöz stomatitin nedeni tam olarak bilinmediği için bu ve diğer tedavi yaklaşımları ampirik ve palyatiftir.
Rekürren aftöz stomatit tedavisi
-
Topikal benzokain (orabaz) uygulaması, ülserli bölgeyi ağız içindeki ortamdan koruyarak palyasyon sağlar. Daha büyük ve ağrılı ülserler topikal anestezik veya kortikosteroid içeren Orobaz ürünleri ile tedavi edilebilir. Maksimum yarar sağlamak için bu ürünler yemeklerden sonra ve yatarken uygulanmalıdır. Hastaların rahatsızlıklarını minimuma indirmek ve iyileşme zamanını kısaltmak için ülser semptomları başlar başlamaz tedavinin başlaması tavsiye edilmelidir. Şiddetli vakalarda veya ülserler topikal uygulamanın yapılamayacağı yerdeyse kortikosteroid veya tetrasiklin içeren oral gargaralar semptomları azaltabilir, iyileşme süresini kısaltabilir ve rekürren epizodların şiddetini azaltabilir. Sistemik kortikosteroid de kullanılabilir. Kimyasal koterizasyon (Ag NO3) semptomatik rahatlama sağlar.
Topikal benzokain (orabaz) uygulaması, ülserli bölgeyi ağız içindeki ortamdan koruyarak palyasyon sağlar. Daha büyük ve ağrılı ülserler topikal anestezik veya kortikosteroid içeren Orobaz ürünleri ile tedavi edilebilir. Maksimum yarar sağlamak için bu ürünler yemeklerden sonra ve yatarken uygulanmalıdır. Hastaların rahatsızlıklarını minimuma indirmek ve iyileşme zamanını kısaltmak için ülser semptomları başlar başlamaz tedavinin başlaması tavsiye edilmelidir. Şiddetli vakalarda veya ülserler topikal uygulamanın yapılamayacağı yerdeyse kortikosteroid veya tetrasiklin içeren oral gargaralar semptomları azaltabilir, iyileşme süresini kısaltabilir ve rekürren epizodların şiddetini azaltabilir. Sistemik kortikosteroid de kullanılabilir. Kimyasal koterizasyon (Ag NO3) semptomatik rahatlama sağlar.
Travmatik ülser
-
Travmatik ülser sık görülen ağrılı bir lezyondur. Ancak bazı özellikleri nedeni ile hekimi yanıltabilir ve yanlış tanı ile tedaviye neden olabilir. Bazen ülserler, diş, dental protez veya sert bir yiyecek ile mukozanın ani teması sonucu meydana gelebilir. Kırık diş parçasına temas eden mukozada kronik ülserler olabilir. Bir başka predispozan faktör de son zamanlarda kullanılmaya başlanılan diş protezine hastanın henüz alışmamış olması ve oral mukozayı yanlışlıkla ısırmasıdır. Çoğunlukla hasta, başlatan olayı hatırlar. Herpes simpleks, histoplazma kapsulatum olabilir, HIV durumu araştırılmalıdır. Travma nedeni düzeltilmeli/yok edilmeli. Rekürrens/iyileşmeme görülebilir. Travmatik granülom oluşabilir. Kortikosteroid verilebilir, eksizyonel biyopsi yapılabilir. Hasta şuur kaybı veya konvülsiyon nedeni ile güvenilir bir öykü veremeyebilir. Dental anestezi sonrası zedelenme fark edilemeyebilir. Travmatik ülserlerin en sık görüldüğü yerler dil, dudak ve bukkal mukoza veya travmanın olabileceği lokalizasyonlardır. Klinik özelliği ortası nekrotik çevresi belirgin ancak düzensiz sınırlı endure ve kabarık olmasıdır. Kronik travma sonucu meydana gelen lezyonların kenarında lökoplazik alan olabilir. Normal şartlar altında ülser birkaç gün içinde geçer fakat ödem veya sekonder enfeksiyon tekrarlayan travmaya ve iyileşmenin gecikmesine neden olabilir. Travmatik ülserler tedavi gerektirmez fakat travmanın nedeni saptanabilirse etken ortadan kaldırılmalıdır.
Travmatik ülser sık görülen ağrılı bir lezyondur. Ancak bazı özellikleri nedeni ile hekimi yanıltabilir ve yanlış tanı ile tedaviye neden olabilir. Bazen ülserler, diş, dental protez veya sert bir yiyecek ile mukozanın ani teması sonucu meydana gelebilir. Kırık diş parçasına temas eden mukozada kronik ülserler olabilir. Bir başka predispozan faktör de son zamanlarda kullanılmaya başlanılan diş protezine hastanın henüz alışmamış olması ve oral mukozayı yanlışlıkla ısırmasıdır. Çoğunlukla hasta, başlatan olayı hatırlar. Herpes simpleks, histoplazma kapsulatum olabilir, HIV durumu araştırılmalıdır. Travma nedeni düzeltilmeli/yok edilmeli. Rekürrens/iyileşmeme görülebilir. Travmatik granülom oluşabilir. Kortikosteroid verilebilir, eksizyonel biyopsi yapılabilir. Hasta şuur kaybı veya konvülsiyon nedeni ile güvenilir bir öykü veremeyebilir. Dental anestezi sonrası zedelenme fark edilemeyebilir. Travmatik ülserlerin en sık görüldüğü yerler dil, dudak ve bukkal mukoza veya travmanın olabileceği lokalizasyonlardır. Klinik özelliği ortası nekrotik çevresi belirgin ancak düzensiz sınırlı endure ve kabarık olmasıdır. Kronik travma sonucu meydana gelen lezyonların kenarında lökoplazik alan olabilir. Normal şartlar altında ülser birkaç gün içinde geçer fakat ödem veya sekonder enfeksiyon tekrarlayan travmaya ve iyileşmenin gecikmesine neden olabilir. Travmatik ülserler tedavi gerektirmez fakat travmanın nedeni saptanabilirse etken ortadan kaldırılmalıdır.
Liken planus (LP)
-
Oral LP, etyolojisi infeksiyöz olmayan tablolar arasında oral mukozada en sık görülen hastalıktır. Genel populasyonun %1-2.sini etkilemektedir. Oral mukoza ve cilt tutulumu birlikte yada ayrı ayrı olabilir. Likenoid reaksiyonlar bazı ilaçlar, otoimmün hastalıklar (örneğin lupus eritomatozus gibi) ve aktif kronik hepatite bağlı olarak da meydana gelebilir. Ağız içindeki lezyonların oluşumunda kontakt sensitizasyon önemli bir yer tutmaktadır. Dental amalgamın içerisinde bulunan inorganik cıva lenfositik yanıta bağlı likenoid reaksiyonu oluşturabilmektedir. Biyopsi alınmalıdır; likenoid displazi çıkarsa eksizyon yapılmalıdır. Biyopsiden erozif liken planus çıkarsa; topikal tedavi, sistemik tedavi verilebilir, eksizyon yapılabilir. Liken planusun birçok klinik bulgusu vardır ancak en sık görülen tipi mavi beyaz renkte hafif kabarık ağ oluşturan strialar şeklindedir. Bu lezyonlar simetrik dağılım gösterirler ve en sık bukkal mukoza, dil, gingiva ve dudak mukozasında görülür. Larinks ve özefagus tutulumu da bildirilmiştir. Oral LP lezyonları klinik olarak retiküler, büllöz, erozif, atrofik, plak tipi ve papüler tip şeklinde tanımlanır. Liken planus premalign bir lezyon olarak kabul edilir ve yassı epitel hücreli karsinoma dönüşebilir. Likenoid displaziyi ekarte etmek için biyopsi alınmalıdır. LP orobaz formunda topikal kortikosteroid içeren merhem veya ağız gargaraları ile tedavi edilebilir. Semptomlar topikal tedavi ile geçmezse sistemik kortikosteroid veya intralezyoner enjeksiyon etkili olabilir.
Oral LP, etyolojisi infeksiyöz olmayan tablolar arasında oral mukozada en sık görülen hastalıktır. Genel populasyonun %1-2.sini etkilemektedir. Oral mukoza ve cilt tutulumu birlikte yada ayrı ayrı olabilir. Likenoid reaksiyonlar bazı ilaçlar, otoimmün hastalıklar (örneğin lupus eritomatozus gibi) ve aktif kronik hepatite bağlı olarak da meydana gelebilir. Ağız içindeki lezyonların oluşumunda kontakt sensitizasyon önemli bir yer tutmaktadır. Dental amalgamın içerisinde bulunan inorganik cıva lenfositik yanıta bağlı likenoid reaksiyonu oluşturabilmektedir. Biyopsi alınmalıdır; likenoid displazi çıkarsa eksizyon yapılmalıdır. Biyopsiden erozif liken planus çıkarsa; topikal tedavi, sistemik tedavi verilebilir, eksizyon yapılabilir. Liken planusun birçok klinik bulgusu vardır ancak en sık görülen tipi mavi beyaz renkte hafif kabarık ağ oluşturan strialar şeklindedir. Bu lezyonlar simetrik dağılım gösterirler ve en sık bukkal mukoza, dil, gingiva ve dudak mukozasında görülür. Larinks ve özefagus tutulumu da bildirilmiştir. Oral LP lezyonları klinik olarak retiküler, büllöz, erozif, atrofik, plak tipi ve papüler tip şeklinde tanımlanır. Liken planus premalign bir lezyon olarak kabul edilir ve yassı epitel hücreli karsinoma dönüşebilir. Likenoid displaziyi ekarte etmek için biyopsi alınmalıdır. LP orobaz formunda topikal kortikosteroid içeren merhem veya ağız gargaraları ile tedavi edilebilir. Semptomlar topikal tedavi ile geçmezse sistemik kortikosteroid veya intralezyoner enjeksiyon etkili olabilir.
Kandidiyazis nedir?
-
Kandidiyazis, oral kavitede candida albicansa bağlı olarak meydana gelen fırsatçı bir fungal enfeksiyondur. Risk altındaki hasta grubu diyabetikler; antibiyotik, steroid veya ağız kuruluğu yapan ilaç kullanan hastalar; AIDS’li hastalar; transplant yapılan immünosupresif hastalar; sistemik kemoterapi alan hastalar veya baş – boyun bölgesine radyoterapi alan hastalardır. Oral inhalasyon ile alınan steroid spreyler, sigara ve protez kullanımı riski arttırır. Topikal antifungal ilaçlar verilir, düzelme kısmen olabilir ya da hiç olmayabilir. Sistemik ilaçlar verilebilir düzelme yoksa; HIV durumu araştırılır. Enfeksiyon genellikle asemptomatiktir ancak bazı hastalarda hafif bir ağrı, yanma veya tat değişikliği olabilir. Kandidiyazisin birçok klinik bulgusu vardır. Atrofik kandidiyazis; sıklıkla dental protezin altında eritamatöz mukozadır. Enflame mukozada beyaz veya sarı-beyaz peynirimsi materyalin toplanması şeklindeki kabarık lezyonlar psödomembranöz kandidiyazisi akla getirir. Lezyon altındaki mukozadan sıyrılabilir, altındaki kanamalı yada atrofik bölge ortaya çıkabilir. Hiperplastik kandidiyazis; dilin dorsumunda 2/3 ön kısım ile 1/3 arka kısmın birleşim bölgesinde orta hatta görülebilir. Bu lezyon lingual papillaların olmadığı düz yada kabarık atrofik, eritemli alanlar şeklindedir. Bu lezyon ayrıca median romboid glossit ya da santral papiller atrofi olarak ta bilinir. Ağız içinde kandidiyazisi olan hastaların ağız kommisüründe enflame, ağrılı fissürlere (angüler chelitis) rastlanılabilir. İmmün sistemi baskı altında olan hastaların bazılarında ağız içindeki enfeksiyon çevreye yayılabilir ve disfaji veya odinofaji şikayetleri ile kendini belli eden özefagus kandidiyazisine neden olabilir.
Kandidiyazis, oral kavitede candida albicansa bağlı olarak meydana gelen fırsatçı bir fungal enfeksiyondur. Risk altındaki hasta grubu diyabetikler; antibiyotik, steroid veya ağız kuruluğu yapan ilaç kullanan hastalar; AIDS’li hastalar; transplant yapılan immünosupresif hastalar; sistemik kemoterapi alan hastalar veya baş – boyun bölgesine radyoterapi alan hastalardır. Oral inhalasyon ile alınan steroid spreyler, sigara ve protez kullanımı riski arttırır. Topikal antifungal ilaçlar verilir, düzelme kısmen olabilir ya da hiç olmayabilir. Sistemik ilaçlar verilebilir düzelme yoksa; HIV durumu araştırılır. Enfeksiyon genellikle asemptomatiktir ancak bazı hastalarda hafif bir ağrı, yanma veya tat değişikliği olabilir. Kandidiyazisin birçok klinik bulgusu vardır. Atrofik kandidiyazis; sıklıkla dental protezin altında eritamatöz mukozadır. Enflame mukozada beyaz veya sarı-beyaz peynirimsi materyalin toplanması şeklindeki kabarık lezyonlar psödomembranöz kandidiyazisi akla getirir. Lezyon altındaki mukozadan sıyrılabilir, altındaki kanamalı yada atrofik bölge ortaya çıkabilir. Hiperplastik kandidiyazis; dilin dorsumunda 2/3 ön kısım ile 1/3 arka kısmın birleşim bölgesinde orta hatta görülebilir. Bu lezyon lingual papillaların olmadığı düz yada kabarık atrofik, eritemli alanlar şeklindedir. Bu lezyon ayrıca median romboid glossit ya da santral papiller atrofi olarak ta bilinir. Ağız içinde kandidiyazisi olan hastaların ağız kommisüründe enflame, ağrılı fissürlere (angüler chelitis) rastlanılabilir. İmmün sistemi baskı altında olan hastaların bazılarında ağız içindeki enfeksiyon çevreye yayılabilir ve disfaji veya odinofaji şikayetleri ile kendini belli eden özefagus kandidiyazisine neden olabilir.
Kandidiyazis tedavisi
-
Kandida enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan nistatin pastilleri veya oral suspansiyonlar ve klotrimazol içeren preparatlar gibi birçok antifungal ilaç vardır.Oral lezyonlar düzelmezse, ketokonazol veya flukanozol sistemik olarak kullanılmalıdır. Topikal yada sistemik ilaçlar 2 ile 4 hafta devam edebilir veya lezyon kalbolduktan sonra etken patojenin tam eradikasyonu sağlamak için bir hafta daha devam edilmelidir.
Kandida enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan nistatin pastilleri veya oral suspansiyonlar ve klotrimazol içeren preparatlar gibi birçok antifungal ilaç vardır.Oral lezyonlar düzelmezse, ketokonazol veya flukanozol sistemik olarak kullanılmalıdır. Topikal yada sistemik ilaçlar 2 ile 4 hafta devam edebilir veya lezyon kalbolduktan sonra etken patojenin tam eradikasyonu sağlamak için bir hafta daha devam edilmelidir.
Lökoplaki
-
Lökoplaki, sürtme ile geçmeyen oral mukoza üzerindeki asemptomatik beyaz plaktır. Görünümüne mukozanın keratin tabakasının kalınlaşması neden olur. Bazı lökoplakiler diş, dental protezler veya dudak veya yanağı ısırma alışkanlığının yaptığı travma sonucu ortaya çıkar. Bu nedenler ortadan kalkarsa tamamen iyileşir ve bunlar ‘sürtünme ile olan lökoplakilere’ örnektir. İdyopatik olabilir; biyopsi alınmalıdır. İrritan ortadan kaldırılmalıdır, sebat ediyorsa biyopsi alınmalıdır. Enfiye veya tütün çiğneme alışkanlığı olanlarda bu maddelerin temas bölgelerinde de lökoplaki meydana gelir. Tütün cebi keratozisi (tobacco pouch keratosis) olarak bilinen lezyon tütün kullanımı devam ederse potansiyel olarak maligndir ancak tütün kullanıma son verilirse hemen iyileşebilir. Etiyolojik irritanın ortadan kaldırılmasından sonra da sebat eden veya nedeni bilinmeyen lökoplakiler idyopatik olarak kabul edilir. Yaklaşık lökoplakilerin % 5’ inden yassı epitel hücreli karsinoma gelişir. Uzun süre sigara ve alkol kullanan kişiler ve yaşlılar malign transformasyon açısından risk altındadır. Ağız tabanı veya dilin ventral ya da lateral yüzeyindeki lökoplakilerin premalign olma olasılığı ve yassı epitel hücreli karsinom gelişme riski daha fazladır. İdyopatik lökoplakiden biyopsi alınmalıdır, böylece malignite riski saptanmış olur. Malignleşme potansiyeli histolojik olarak bazal tabakadaki displazi derecesi ile saptanır. Klinik olarak en fazla tutulduğu düşünülen bölgelerden biyopsi alınmalıdır. Eritamatöz alanlar içeren lökoplakilerin (eritro- lökoplaki) premalign yada malign olma riskleri fazladır ve mutlaka biyopsi alınmalıdır.
Lökoplaki, sürtme ile geçmeyen oral mukoza üzerindeki asemptomatik beyaz plaktır. Görünümüne mukozanın keratin tabakasının kalınlaşması neden olur. Bazı lökoplakiler diş, dental protezler veya dudak veya yanağı ısırma alışkanlığının yaptığı travma sonucu ortaya çıkar. Bu nedenler ortadan kalkarsa tamamen iyileşir ve bunlar ‘sürtünme ile olan lökoplakilere’ örnektir. İdyopatik olabilir; biyopsi alınmalıdır. İrritan ortadan kaldırılmalıdır, sebat ediyorsa biyopsi alınmalıdır. Enfiye veya tütün çiğneme alışkanlığı olanlarda bu maddelerin temas bölgelerinde de lökoplaki meydana gelir. Tütün cebi keratozisi (tobacco pouch keratosis) olarak bilinen lezyon tütün kullanımı devam ederse potansiyel olarak maligndir ancak tütün kullanıma son verilirse hemen iyileşebilir. Etiyolojik irritanın ortadan kaldırılmasından sonra da sebat eden veya nedeni bilinmeyen lökoplakiler idyopatik olarak kabul edilir. Yaklaşık lökoplakilerin % 5’ inden yassı epitel hücreli karsinoma gelişir. Uzun süre sigara ve alkol kullanan kişiler ve yaşlılar malign transformasyon açısından risk altındadır. Ağız tabanı veya dilin ventral ya da lateral yüzeyindeki lökoplakilerin premalign olma olasılığı ve yassı epitel hücreli karsinom gelişme riski daha fazladır. İdyopatik lökoplakiden biyopsi alınmalıdır, böylece malignite riski saptanmış olur. Malignleşme potansiyeli histolojik olarak bazal tabakadaki displazi derecesi ile saptanır. Klinik olarak en fazla tutulduğu düşünülen bölgelerden biyopsi alınmalıdır. Eritamatöz alanlar içeren lökoplakilerin (eritro- lökoplaki) premalign yada malign olma riskleri fazladır ve mutlaka biyopsi alınmalıdır.
Eritroplaki
-
Herhangi bir lezyon olarak tanı konulamamış, oral mukozanın eritematöz lezyonlarını belirtmek için kullanılmıştır. Malignite potansiyeli lökoplakiden çok daha fazladır. Granüler yapıdadır. Tipik olarak retromolar trigon, anterior tonsiller plika ve yumuşak damakta izlenir.
Herhangi bir lezyon olarak tanı konulamamış, oral mukozanın eritematöz lezyonlarını belirtmek için kullanılmıştır. Malignite potansiyeli lökoplakiden çok daha fazladır. Granüler yapıdadır. Tipik olarak retromolar trigon, anterior tonsiller plika ve yumuşak damakta izlenir.
Oral kavite benign neoplazmları
-
Odontojenik kistler; ameloblastom (en sık), fibrom. Odontojenik olmayan kistler; nazopalatin kist, nazoalveolar kist, dermoid kist, ranula. Tedavi; genellikle lokal eksizyon veya küretaj.
Odontojenik kistler; ameloblastom (en sık), fibrom. Odontojenik olmayan kistler; nazopalatin kist, nazoalveolar kist, dermoid kist, ranula. Tedavi; genellikle lokal eksizyon veya küretaj.
Oral kavite malign neoplazmları
-
Oral kavite birçok karsinojen için ilk giriş yeri olduğundan üst hava-sindirim yolu skuamoz hücreli kanserlerinin en sık görüldüğü bir bölgedir. Dudaklar, anterior dil, ağız tabanı, bukkal mukoza, üst ve alt alveolar bölge ,sert damak ve retromolar trigon (mandibula asendan ramuslarının ön yüzünü kaplayan mukoza) oral kavite alt bölgelerini oluşturur. Boyunda level I, II ve III yayılımı görülür. Oral kavite skuamoz hücreli karsinomları orofarenks ve larenks kanserlerine göre KT-RT’ye daha az duyarlıdır. Mandibula va maksillanın radyonekroz riskide göz önüne alındığında primer tedavi yöntemi cerrahi eksizyondur. Pozitif cerrahi sınır, multipl lenf nodu metaztazı, ve-veya ekstrakapsüler yayılım görüldüğünde post-op lokal kontrol için KT-RT tedaviye eklenebilir. %90 skuamoz hücreli karsinom görülür; bazaloid hücreli ca (agresif, kötü prognoz), verrüköz ca (metastaz yapmaz, boyun disseksiyonu gerekmez, RT kontraendike-anaplastik dönüşüm). %10 minör tükrük bezi tümörleri (sert damak) tutulur. Lenfoma, malign melanom, sarkomlar görülebilir.
Oral kavite anterior sınırı cilt ve vermillion hattı birleşim yeri, posterior sınırı üstte sert ve yumuşak damak birleşimi, altta sirkumvallat papilla ve lateralde ön plikadır.
Oral kavite birçok karsinojen için ilk giriş yeri olduğundan üst hava-sindirim yolu skuamoz hücreli kanserlerinin en sık görüldüğü bir bölgedir. Dudaklar, anterior dil, ağız tabanı, bukkal mukoza, üst ve alt alveolar bölge ,sert damak ve retromolar trigon (mandibula asendan ramuslarının ön yüzünü kaplayan mukoza) oral kavite alt bölgelerini oluşturur. Boyunda level I, II ve III yayılımı görülür. Oral kavite skuamoz hücreli karsinomları orofarenks ve larenks kanserlerine göre KT-RT’ye daha az duyarlıdır. Mandibula va maksillanın radyonekroz riskide göz önüne alındığında primer tedavi yöntemi cerrahi eksizyondur. Pozitif cerrahi sınır, multipl lenf nodu metaztazı, ve-veya ekstrakapsüler yayılım görüldüğünde post-op lokal kontrol için KT-RT tedaviye eklenebilir. %90 skuamoz hücreli karsinom görülür; bazaloid hücreli ca (agresif, kötü prognoz), verrüköz ca (metastaz yapmaz, boyun disseksiyonu gerekmez, RT kontraendike-anaplastik dönüşüm). %10 minör tükrük bezi tümörleri (sert damak) tutulur. Lenfoma, malign melanom, sarkomlar görülebilir.
Oral kavite anterior sınırı cilt ve vermillion hattı birleşim yeri, posterior sınırı üstte sert ve yumuşak damak birleşimi, altta sirkumvallat papilla ve lateralde ön plikadır.
Evreleme
-
TX: primer tümör değerlendirilemiyor.
T0: primer tümör yok.
Tis: karsinoma in situ.
T1: tümör 2 cm den küçük.
T2: tümör 2 cm den büyük fakat 4 cm den küçük.
T3: tümör 4 cm den büyük.
T4: (dudak). Tümör kortikal kemik, inferior alveolar sinir, ağız tabanı veya yüz cildi yanak veya burunu invaze etmiş.
T4a: (oral kavite). Tümör çevre dokuları invaze etmiş [kortikal kemik, dil ekstrinsik kasları (genioglossus, hypoglossus, palataglossus, styloglossus), maksiller sinüs, yüz cildi].
T4b: tümör mastikator boşluk, pterygoid plate, kafa tabanı veya internal karotis arteri invaze etmiş.
- 1. AĞIZ BOŞLUĞUHASTALIKLARI Dr. Tahir E. PATIROĞLU
- 2. Ağız Boşluğu KonjenitalAnomalileri• Fasial yarıklar • Yarık damak • Tavşan dudak• Pierre-Robin Sendromu• Fordyce granülleri 2
- 3. Pierre-Robin Sendromu• Küçük mandibula (mikrognati)• Küçük dil (mikroglossi)• Dilin posterior yerleşimi (glossopitoz) 3
- 4. Fordyce Granülleri Üst dudağın lateral parçasında ve yanak mukozasında simetrik olarak yerleşen sebase bez kümeleridir. 4
- 5. Dil Gelişim Anomalileri• Aglossi, mikroglossi, makroglossi• Lingual tiroid bezi 5
- 6. Ağız Boşluğu İltihapları• Aftöz ülser• Herpes virus infeksiyonu – Herpes labialis – Primer herpetik gingivostomatit – Tekrarlayan herpes simpleks infeksiyonu• Akut nekrotizan ülseratif stomatit (Vincent hastalığı)• Noma (cancrum oris, gangrenöz stomatit)• Oral kandidiazis (moniliazis) 6
- 7. Aftöz Ülserler• Tek veya multipl, 1 cm’den küçük, ağrılı, sığ, eksuda ile örtülü, eritemle çevrili yüzeyel erozyonlardır.• Hayatın ilk iki dekadında daha sıktır.• Etioloji bilinmez, fakat otoimmün olduğu düşünülür ve stres, ateş, bazı yiyecekler ve iltihabi barsak hastalıklarında ortaya çıkar.• Genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer. 7
- 8. Aftöz Ülserler• Ağız mukozası, özellikle yumuşak damak, bukkofasial mukoza, ağız tabanı ve dilin iki yanında görülür.• Alttaki iltihap mononükleerdir, fakat sekonder bakteryel infeksiyonda bol PNL görülür. 8
- 9. Herpesvirus İnfeksiyonu• Herpetik stomatit, tip I herpes simpleks virusunun neden olduğu, oldukça sık bir infeksiyondur.• Yetişkinlerin çoğunda primer infeksiyon asemptomatiktir, fakat virus ağız çevresindeki bir ganglionda geçici bir süre uykuda kalır.• Reaktivasyon ile berrak sıvı içeren küçük (<5 mm) soliter veya multipl veziküller ortaya çıkar. 9
- 10. Herpes Labialis• Genellikle dudak ve burun deliği gibi mukozal açıklıklar çevresine yerleşir.• Öncesinde solunum enfeksiyonu, ateş, güneş ışığı ve soğuğa maruz kalma veya bu sahaya travma geçmişi vardır. 10
- 11. Herpes Labialis• Lezyon intra- ve intersellüler ödem, epidermal hücrelerde balonlaşma ve intraepitelyal vezikül oluşumu iledir.• İnfekte hücrelerde intranükleer asidofilik viral inklüzyonlar ortaya çıkar ve bazan yanyana duran hücreler birleşerek multinükleer polikaryonlar olarak adlandırılan dev hücreler yapar• Veziküller kısa sürede patlar ve birkaç haftada iyileşen ağrılı yüzeyel ülserler yapar. 11
- 12. 12
- 13. Primer Herpetik Gingivostomatit• Herpetik stomatitin uygun konakçılarda (debilitasyon, bozulan immünite, immünosupressif tedavi) gelişen şeklidir.• Gingiva kırmızı, şiş gergindir, kolaylıkla kanar. 13
- 14. Tekrarlayan Herpes Simpleks Enfeksiyonu • En sık yüz ve dudakta görülür. • Toplumun % 30’unda aynı bölgede tekrarlamaya meyillidir. 14
- 15. Akut Nekrotizan Ülseratif Stomatit (Vincent hastalığı)• Hemen daima dişler arası papillaya ve serbest kenara sınırlıdır.• Bir veya daha fazla papillada nekroz ve ülser olur.• Klinik olarak ateş, kötü kokulu nefes, kırıklık, lokal rahatsızlık vardır. 15
- 16. Noma (cancrum oris, gangrenöz stomatit) • Akut nekrotizan gingivit, infeksiyon veya kötü beslenmeye bağlı gelişir. • Gingiva ülseri hızla yanak, dudak ve çene kemiklerine yayılır, dokular siyah ve nekrotik hal alır. 16
- 17. Oral Kandidiazis (Moniliazis)• Kandida, toplumun % 30-40’ında oral kavitenin normal elemanıdır.• Diabetes mellitus, anemi, antibiyotik veya steroid kullanımı sonrası veya yaygın kanser gibi nedenlerle doğal korunma mekanizmalarında bir bozulma olduğunda hastalık yapar.• Ağız boşluğunun herhangi bir yerinde iyi sınırlı beyaz, peynirimsi iyi sınırlı plak (psödomembranöz kandidiazis - pamukcuk) şeklinde görülür. 17
- 18. Oral Kandidiazis (Moniliazis)• Yüzeydeki psödomebran kazındığında altından granüler, eritemli, iltihaplı tabaka ortaya çıkar.• Psödomembran alttaki mukozaya yapışan binlerce mantardan oluşur.• Psödoepitelyomatöz hiperplazi, fungal invazyon ve iltihabi yuvarlak hücre infiltrasyonu yapar. 18
- 19. AIDS ve Kaposi Sarkomu• AIDS ve HIV infeksiyonu erken döneminde sıklıkla ağız lezyonları görülür.• Bunlar kandidiazis, herpetik veziküller, gingivit ve glossit yapan infeksiyonlar şeklinde olabilir.• Kaposi sarkomlu kişilerin %50’den fazlasında intraoral purpurik renk değişiklikleri veya menekşe renginde, kabarık, nodüler kitleler görülür ve bazan hastalığın ilk bulgusu olabilir. 19
- 20. AIDS ve Kaposi Sarkomu• Hairy lökoplaki sadece HIV infeksiyonunda görülen nadir bir lezyondur.• Ağız mukozasının herhangi bir yerinde birleşme eğilimi gösteren yama şeklinde lezyonlardır ve belirgin epitelyal kalınlaşma nedeniyle saçlı veya pürtüklü bir yüzeye sahiptir.• Sebebi epitel hücrelerinin Epstein-Barr virusu ile infeksiyonudur. 20
- 21. Ağız Bölgesinin Tümörleri ve Tümör Benzeri Lezyonları• Yumuşak dokunun tümör benzeri lezyonları• Fibromatozis gingiva• Papillom• Keratoakantom• Fibrom• Fibroproliferatif lezyonlar• Nörom, schwannoma, nörofibrom• Travmatik nörom• Rabdomyom ve leiomyom• Granüler hücreli myoblastom• Periferik dev hücreli tümör (epulis)• Lenfanjiom 21
- 22. Ağız BoşluğundaYumuşak Dokunun Tümör Benzeri Lezyonları• Skorbütük gingivit• Lösemideki bulgular• Fenitoin kullanımına bağlı bulgular 22
- 23. Papillom• Yanak mukozası, gingiva, damak, dudak ve dilde görülür.• HPV II’ye bağlıdır.• Genellikle 1,5 cm’den daha küçüktür.• Lezyon yüzeyine küçük parmak benzeri çıkıntılar oluşturur. 23
- 24. Papillom 24
- 25. 25
- 26. Keratoakantom• Alt dudakta deri-mukoza birleşim yerini tutar.• Ağrısız, 1-2 cm çapında krater benzeri lezyondur.• Çoğu 50 yaş üzerinde görülür.• Klinik ve mikroskobik olarak epidermoid karsinomdan ayırımı güçtür.• Lezyon gelişim süresi kısadır (birkaç ay). 26
- 27. 27
- 28. 28
- 29. Fibrom• Ağız boşluğunun en sık benign tümörüdür.• Soliter, yüzeyel, saplı veya sesil kitledir.• Çok katlı yassı epitelle örtülü kollajenden zengin fibröz dokudan oluşur. 29
- 30. Fibrom 30
- 31. Nörilemmom (Schwannoma)• Sinir kılıf hücrelerinin fibroblastik proliferasyonudur• Genç ve orta yaş erişkinlerde sıktır• Düzgün, sert, hareketli, genellikle soliter lezyondur• Yavaş büyür• En sık dilde yerleşir• Genellikle ağrısızdır 31
- 32. •Schwannoma 32
- 33. •Travmatik nörom 33
- 34. Granüler Hücreli Tümör• Asemptomatik, sert, oynamayan submukozal nodüldür• En sık dil yüzeyinde yerleşir• 4-6. dekadlarda sıktır• 1-2 cm büyüklüğündedir 34
- 35. Granüler Hücreli Tümör (Granüler Hücreli Myoblastom)• Geniş, polihedral, eozinofilik granüler sitoplazmalı hücrelerden oluşur.• Nukleus küçük, piknotiktir, ekzantrik yerleşir.• Üstte psödoepitelyomatöz hiperplazi karakteristiktir.• Yeni doğanın konjenital epulisinden ayrılmalıdır. 35
- 36. •Granüler Hücreli Tümör 36
- 37. Periferik Dev Hücreli Granülom (Epulis)• Gingivadan kaynaklanır, 1,5 cm çapa kadar ulaşabilir.• İntakt veya ülsere mukoza ile örtülüdür.• Damardan zengin fibröz stroma içinde yabancı cisim veya osteoklast tipi multinükleer dev hücrelerinden oluşur. 37
- 38. Periferik Dev Hücreli Granülom (Epulis) 38
- 39. Pyojenik Granülom• Genellikle gingivada, kronik iritasyona cevap olarak hızlı gelişen reaktif endotel proliferasyonudur• Ekzofitik, asemptomatik kitledir• Doku damarlanmasından dolayı kırmızı renktedir ve sıklıkla yüzeyi ülseredir• Kadınlarda gebeliğin 2-3. trimestirinde sıktır 39
- 40. PyojenikGranülom 40
- 41. Histolojik Bulgular• Epitel intakt veya ülseredir• Endotelle döşeli kapiller yapılarından oluşur• Stroma gevşek ve ödemli bağ dokusudur• Stromada bol iltihabi hücre vardır. 41
- 42. Hemanjiom• Kapiller veya kavernöz damarların proliferasyonudur• Doğumda veya erken çocuklukta bulunur• En sık dudakta yerleşir• Yumuşak, iyi sınırlı, ağrısız, kırmızı-mavi kitledir• Genellikle 2 cm’den küçüktür• Değişik sendromların parçası olabilir. 42
- 43. Lenfanjiom• Fokal yüzeyel lezyon olarak lenfatik damar proliferasyonudur veya massif diffüz boyun lezyonu olabilir (kistik higroma)• Doğum veya erken çocuklukta belirgin olur• Pembe, kırmızı, kahverengi veya siyah renklidir• Asemptomatik, yumuşak, fluktuan kitledir• Değişik çaplarda olabilir• Genellikle ağrısızdır. 43
- 44. Kistik Higroma (KistikLenfanjiom) 44
- 45. Lökoplaki• Epidermal kalınlaşma veya hiperkeratoza bağlı iyi sınırlı yama şeklindeki mukoza plağıdır.• WHO tanımına göre; lökoplaki mukozadan kazınamayan ve herhangi bir hastalık varlığı ile açıklanamayan beyaz renkte yama veya plak şeklindeki lezyondur.• Lokalize, bazan multifokal, hatta diffüz, düzgün veya düzensiz yüzeyli, kösele benzeri mukoza kalınlaşmalarıdır.• Erkeklerde ve 40-60 yaş arasında sıktır. 45
- 46. Lökoplaki• En sık alt dudak sınırı, yanak mukozası, sert ve yumuşak damak ve daha az olarak ağız tabanında görülür.• Çevre mukozadan hafifçe kabarıktır.• Yüzeyi düzgün veya kırışıktır. 46
- 47. Lökoplakide makroskobik görünüm: A. Düzgün, ince, iyi sınırlı kenarlar, B. Diffüz ve kalın, C. İrregüler ve granüler yüzey, D. Diffüz ve buruşuk. 47
- 48. • Histolojik olarak zemin epitelinde displazi içermeyen basit bir hiperkeratozdan, in situ karsinoma kadar ilerleyen değişik derecede displastik epitele kadar değişir.• % 16-24 vakada epitelde displazi vardır ve prekanseröz lezyon olarak kabul edilir (karsinoma ilerleme sıklığı % 5-15).• Değişiklikler sadece histolojik değerlendirme ile ayrılabilir. 48
- 49. Lökoplaki• Oral lökoplakiden ayırımı gereken üç lezyon vardır: – 1. Hairy lökoplaki – 2. Verrüköz lökoplaki. İleri derecede hiperkeratoz nedeniyle girintili çıkıntılı yüzeye sahiptir. Epidermoid karsinom gelişimi için kaynak olabilir. – 3. Eritroplaki 49
- 50. Eritroplaki• Kırmızı, kadifemsi, sıklıkla granüler, yüzeyden kabarık veya aynı seviyede plaktır.• Lökoplakinin kırmızı analoğudur ve kırmızı boyanma damar dilatasyonu ve daha yoğun subepitelyal mononükleer infiltrasyona bağlıdır.• Lökoplaki sahaları ile karışım halindedir.• Erkeklerde ve 6-7. dekadlarda sıktır.• Değişmez olarak ciddi derecelerde displazi ile birliktedir ve malign değişim oranı %50 üzerindedir. 50
- 51. Eritroplaki + Displazi 51
- 52. Ağız Boşluğu Karsinomları• Epidermoid karsinom bölgenin en sık malign tümörüdür (% 90), bütün malign tümörlerin % 5-6’sını yapar.• Erkeklerde daha sıktır.• En sık alt dudaktadır, sonra sırasıyla ağız tabanı ön kısmı, hareketli dil, damak ve posterior dilde yerleşir. 52
- 53. Ağız Boşluğu Karsinomları• Erken devrede kabarık, sert, parlak beyaz plak veya irregüler mukoza kalınlaşması şeklindedir.• Sıklıkla eritroplaki veya lökoplaki zemininde gelişir.• Tümör gelişirken, ekzofitik, nodüler veya endofitik manzarada gelişir.• Ortası ülsere, kenarları kalkık, kıvrımlı hal alır.• Tümör ve çevresi sert kıvamlıdır.• Zamanla ülser daha büyük ve derin olur, çevre dokulara ve komşu yapılara ilerler. 53
- 54. Etioloji:• Sigara içme• Dumansız tütün kullanımı (çiğneme)• Kötü protez ve tırtıklı dişin uzayan iritasyonu• Kronik ağız infeksiyonları• İnsan papilloma virus tip 16, 18, 11• Güneş ışığı (alt dudak için)• Sıcak (pipo)• İmmün sistemin baskılanması• Mukoza atrofisi (Plummer-Vinson sendromu)• Radyasyon• Bu etkilerin çoğu lökoplaki ve eritroplaki gelişimi için de önemli risk faktörleridir. 54
- 55. Ağız Boşluğu Karsinomları• Histolojik olarak büyük kısmı iyi ve orta diferansiye epidermoid karsinomdur.• Lenfatik yayılımı sever ve öncelikle servikal nodüller tutulur.• Alt dudak karsinomu geç metastaz yapar.• Ağız tabanı, ön dil ve dil tabanı karsinomları erken metastaz yapar. 55
- 56. • Dudak epidermoid karsinomu hemen daima erkeklerde görülür.• 6-8. dekadda sıktır.• % 90’ı deri-mukoza sınırında, orta hattın bir tarafındadır.• Ağrısız, sert, ülsere veya ekzofitik lezyondur.• Prognozu iyidir. 56
- 57. • Dil epidermoid karsinomu ağız içi karsinomların % 40’ını yapar.• 60 yaş üzeri erkeklerde sıktır.• Üçte ikisi hareketli dili (ön kısım) tutar.• İlk başvuru anında hareketli dil karsinomunun üçte biri ve dil kökü karsinomunun % 70’inde bölgesel nodül tutulumu vardır. 57
- 58. • Ağız tabanı epidermoid karsinomu bütün ağız içi karsinomların % 30’unu yapar.• 60 yaş üzeri erkeklerde sıktır.• En sık submandibuler ve sublingual bezlerin duktus açılım bölgesinde yerleşir.• Metastaz sıktır ve orta hatta yerleşenlerde bilateraldir. 58
- 59. • Gingiva epidermoid karsinomu erkeklerde sıktır.• En sık mandibula gingivasında yerleşir. 59
- 60. • Yanak mukozası epidermoid karsinomu 60 yaş üzerinde ve erkeklerde sıktır.• Çoğu iyi ve orta diferansiyedir. 60
- 61. • Damak epidermoid karsinomu, ağız içi karsinomlarının % 9-12’sini yapar.• Yumuşak damağı daha sık tutar.• Sert damak karsinomları iyi prognoz gösterirken, yumuşak damak karsinomları sıklıkla tanı anında metastazlıdır. 61
- 62. Verrüköz Karsinom• Epidermoid karsinomun oldukça iyi diferansiye tipidir.• Üst solunum, sindirim ve genital sistemde bulunur.• Geniş bir zeminle alttaki mukozaya tutunan yumuşak papiller yapılardan oluşur. 62
- 63. Epidermoid karsinom-iyi diferansiye 63
- 64. Epidermoid karsinom-orta diferansiye 64
- 65. Epidermoid karsinom-kötü diferansiye 65
TX: primer tümör değerlendirilemiyor.
T0: primer tümör yok.
Tis: karsinoma in situ.
T1: tümör 2 cm den küçük.
T2: tümör 2 cm den büyük fakat 4 cm den küçük.
T3: tümör 4 cm den büyük.
T4: (dudak). Tümör kortikal kemik, inferior alveolar sinir, ağız tabanı veya yüz cildi yanak veya burunu invaze etmiş.
T4a: (oral kavite). Tümör çevre dokuları invaze etmiş [kortikal kemik, dil ekstrinsik kasları (genioglossus, hypoglossus, palataglossus, styloglossus), maksiller sinüs, yüz cildi].
T4b: tümör mastikator boşluk, pterygoid plate, kafa tabanı veya internal karotis arteri invaze etmiş.
T0: primer tümör yok.
Tis: karsinoma in situ.
T1: tümör 2 cm den küçük.
T2: tümör 2 cm den büyük fakat 4 cm den küçük.
T3: tümör 4 cm den büyük.
T4: (dudak). Tümör kortikal kemik, inferior alveolar sinir, ağız tabanı veya yüz cildi yanak veya burunu invaze etmiş.
T4a: (oral kavite). Tümör çevre dokuları invaze etmiş [kortikal kemik, dil ekstrinsik kasları (genioglossus, hypoglossus, palataglossus, styloglossus), maksiller sinüs, yüz cildi].
T4b: tümör mastikator boşluk, pterygoid plate, kafa tabanı veya internal karotis arteri invaze etmiş.
Ağiz boşluğu hastaliklari
Reviewed by sunwomens
on
10:50:00
Rating:
Hiç yorum yok: