Polen Nedir
Polenler, aynı tür bitkileri döllemek için havaya salınan ve rüzgarla etrafa yayılan, değişik ağırlık ve çaplardaki küçük parçacıklardır. Polen alerjisinde en çok önem taşıyan polen türleri kızılağaç, fındık ağacı ve huş ağacı tarafından üretilmektedir. Bunlara ek olarak pelin, tüm çimen türleri, özellikle çayır otları ve meyve bahçesi gelmektedir. Küf mantarların üreme organları, polenin sebep olduğu rahatsızlıklara benzer rahatsızlıklar verebilir. Polen alerjisi, kişinin belli polen türlerinde bulanan bazı proteinlere alerjik tepki göstermesinden kaynaklanır. Polen alerjisi, tıpta mevsim alerjik rinit olarak veya halk dilinde saman nezlesi olarak adlandırılır.
Polen Alerjisi Belirtileri
Polen alerjisinde burun akmaya ve kaşınmaya başlar, burunda tıkanmalar olur ve kişi hapşırır. Gözlerde sulanma, kaşıntı ve şişmeler olur. Polen sezonunda, bazılarında da astım görülür. Bu belirtiler hastanın çevresindeki kişiler tarafından çabucak gözlenebilirken, diğer tür rahatsızlıklar sadece hasta tarafından hissedilebilen belirtilerdir. Vücut bir bütün olarak tepki gösterir. Alerji olan kişi yorgunluk ve halsizlik hisseder, konsantre ve öğrenme kabiliyetinde azalma olur. Sonuç olarak, hastalık bir çok kişinin iş ve okul durumlarını olumsuz olarak etkiler.
Polen Alerjisi Tedavisi
Polen alerjilerinde korunma yöntemlerinin dışında ilaç tedavisi mümkündür. Çoğunlukla saman nezlesi şeklinde ortaya çıkan bu reaksiyonlar için gerek göz gerekse burun için kullanılan gerek ağızdan alınan ilaçlar gerekse sprey şeklinde kullanılan ilaçlar vardır. Polen alerjisi olan kişilerde birde aşı tedavisi uygulanabilir. Bu tedavi özellikle yaş küçüldükçe başarı oranı artan bir tedavidir. 4 yaşın üzerindeki hastalara uygulanan bir tedavidir. Uygun hasta seçimi yapılırsa bu tedavide yüzde 60-70′lere varan oranda başarı sağlanabilir. Hastalığın tamamen ortadan kalkması değil ilaç ihtiyacının ciddi bir şekilde azaltılması hedeflenmektedir.
Normalde vücudumuzu koruyan bağışıklık sistemi bazı insanlarda zararlı olmayan birtakım maddelere de gereğinden fazla yanıt verir. Bu reaksiyonlara aşırı duyarlılık ya da alerji adı verilir.
Aslında zararlı olmadıkları halde alerjik kişilerde reaksiyona yol açan yabancı yapılara da alerjen adı verilir.
Alerjik reaksiyonlar tek tip değildir, birçok yolla ortaya çıkarlar, vücudun değişik bölümlerinde meydana gelebilirler ve çeşitli şiddette olabilirler. Bazı alerjiler göz, burun, üst ve alt solunum yolunu, bazıları cildi, bazıları tüm vücudu ilgilendirebilir. Bulgular değişik bölgelerde ortaya çıksa da vücudun bağışıklık sisteminin vermiş olduğu bu aşırı (hatalı) reaksiyon nedeniyle hastalık tüm sistemi yani tüm vücudu ilgilendiren bir durumdur. Bunun için bölgesel bulgulara yönelik hekim müdahalesinden ziyade tüm bağışıklık sistemini (immün sistemi) ilgilendiren bir bakış açısını gerektirmektedir.
Bağışıklık sistemimiz iyi bir belleğe sahiptir. Yaşamımızın başlangıcında vücudumuz yabancı maddelerle karşılaştığında, bağışıklık sistemi onları tanımayı ve belleğine almayı öğrenir. Ardından yabancı maddelere (antijenlere) karşı antikorlar üreterek yanıtını hazırlar. Vücudumuz ne zaman aynı antijeni görürse, hatırlama özelliği nedeniyle daha önceden hazırlanmış yanıt hızla başlar. Bu nedenle saman nezlesi olan bir kişi her yıl polenlerle karşılaşınca bağışıklık sistemindeki bu özellik sebebiyle hemen alerjik reaksiyon başlar ve alerjik bulgular ortaya çıkar.
Aslında zararlı olmadıkları halde alerjik kişilerde reaksiyona yol açan yabancı yapılara da alerjen adı verilir.
Alerjik reaksiyonlar tek tip değildir, birçok yolla ortaya çıkarlar, vücudun değişik bölümlerinde meydana gelebilirler ve çeşitli şiddette olabilirler. Bazı alerjiler göz, burun, üst ve alt solunum yolunu, bazıları cildi, bazıları tüm vücudu ilgilendirebilir. Bulgular değişik bölgelerde ortaya çıksa da vücudun bağışıklık sisteminin vermiş olduğu bu aşırı (hatalı) reaksiyon nedeniyle hastalık tüm sistemi yani tüm vücudu ilgilendiren bir durumdur. Bunun için bölgesel bulgulara yönelik hekim müdahalesinden ziyade tüm bağışıklık sistemini (immün sistemi) ilgilendiren bir bakış açısını gerektirmektedir.
Bağışıklık sistemimiz iyi bir belleğe sahiptir. Yaşamımızın başlangıcında vücudumuz yabancı maddelerle karşılaştığında, bağışıklık sistemi onları tanımayı ve belleğine almayı öğrenir. Ardından yabancı maddelere (antijenlere) karşı antikorlar üreterek yanıtını hazırlar. Vücudumuz ne zaman aynı antijeni görürse, hatırlama özelliği nedeniyle daha önceden hazırlanmış yanıt hızla başlar. Bu nedenle saman nezlesi olan bir kişi her yıl polenlerle karşılaşınca bağışıklık sistemindeki bu özellik sebebiyle hemen alerjik reaksiyon başlar ve alerjik bulgular ortaya çıkar.
DUYARLANMA NASIL OLUŞUR?
Duyarlanma bağışıklık sisteminin antijenle temas etmesi, onu belleğine alması ve ona karşı özel antikorları üretmesidir. Daha sonraki karşılaşmada bağışıklık sistemi antijeni kolaylıkla tanıyacak ve hemen reaksiyon gösterecektir. Bir alerjene karşı duyarlanma için gerekli olan süre kişiden kişiye değişir. Ortalama 3-4 yıllık bir duyarlanma süresinden bahsedilebilir. Yani bir kişi bir alerjenle karşılaşmaya başladıktan bir kaç yıl sonar bu alerjene cevap verir hale gelmektedir. Ancak bu durumun istisnaları da vardır (Örneğin, arı ve ilaç alerjileri gibi).
ATOPİ NEDİR?
"Alerjik bir bünyeye sahip olmak" demektir. Bu durum kalıtsaldır. Başlıca üç çeşit atopik hastalık vardır:
Atopik dermatit (egzema)
Alerjik rinit (Saman nezlesi)
Alerjik astım
Saman nezlesi, çoğunlukla göz alerjisi (konjunktivit) ile birlikte olabilir. Atopik kişiler genetik olarak IgE tipi antikorlar üretme eğilimindedir. Bu IgE antikorları da çevrede bulunan ve normalde zararsız olan alerjenlerle (polenler, ev tozları vb) etkileşime girerek alerjik reaksiyonu başlatırlar. Alerjenle IgE tipindeki antikorun bazı hücreler (Mast hücreleri gibi) üzerinde birleşmesi bu hücrelerden bazı maddelerin (Histamin gibi) salgılanmasına neden olur. Bu maddeler de kendilerine ait algılayıcı (reseptör) taşıyan bir çok hücre üzerinde çok çeşitli etkiler göstererek alerjik bulguların ortaya çıkmasını sağlarlar.
Kalıtım alerjiyi nasıl etkiler?
Bir çocuk eğer bir ebeveyni alerjikse %30-40 alerjik olma riski taşır. Eğer her iki ebeveyni de alerjikse alerji gelişme riski %60-70 dır.
SOLUNUMSAL ALERJENLER
Solunum yoluyla alınan alerjenleluyla alabileceğimiz ve alerjik kişilerde ciddi reaksiyonlar yaratabilecek alerjenlerden bahsedilmiştir.
EV TOZU AKARLARI (MITE):
Ev tozlarının miktarı evin yerine, bulunduğu yerin iklimine, deniz seviyesinden yüksekliğine göre büyük oranda değişir. Evden eve (bir çiftlik evi ile apartman dairesi aynı değildir) veya bir evin farklı odalarında da değişkenlik gösterebilir (banyo ile yatak odası bir değildir). Fakat; değişmeyen bir şey vardır ki ev tozları bir alerjen deposudur. Ev tozları içinde alerjiye sebep olan etken mite (akar) dediğimiz ev tozu böcekçikleridir. Bu böcekçikler nemli ve ortamın iyi ısıtıldığı ev içinde yaşarlar, insanların deri döküntüleri ile beslenirler. Dışkı ve bir takım çıkartıları nedeniyle çok ciddi alerjik reaksiyonlara neden olurlar.
Akarlar, küçük örümcek benzeri canlılardır ve gözle görülemezler. Ortalama 0.3 mm boyutundadırlar. Ev tozları içinde yaşayan ve solunum yolu alerjilerine neden olan iki önemli akar türü vardır. Dermatophagoides pteronysinnus ve Dermatophagoides farinaea bunların latince adlarıdır. Akarlar, başlıca yatak içinde (yastıklar, yatak, yorgan vs.) yaşarlar, çünkü deri döküntülerinin en çok bulunduğu ve evin en iyi ısıtılan ve nemliliğin en çok olduğu yer buralarıdır. Depo, silo gibi yerlerde de yoğun olarak bulunurlar. Yataklardan alınan bir gram tozda 2000 ile 15000 arasında akar bulunabilir. Ev tozu akarlarına karşı olan alerji; astım ve saman nezlesi, göz nezlesine yol açar. Yakınmalar özellikle uykudan uyanınca başlar. Bazı hastalara yatağa yattığında şikayetlerinin başladığını belitirler. Burun şikayetleri daha çok tıkanıklık şeklindedir. Hapşırma da bu şikayetlere eşlik eder; polen alerjilerinde olduğu kadar olmasa da su gibi burun akıntısından şikayet eden vakalar da vardır. Belirtiler yıl boyu sürer ancak sonbahar ve kışın kötüleşme gösterebilir.
POLENLER:
Ppolenler daha alerjeniktirler ve geniş alana yayılabilirler. Bu nedenle bu polenlere karşı alerjisi olan kişilerin çevrelerinde bitkiler olmadığı halde şikayetleri ortaya çıkabilir.
Böceklerle dağılan polenler parlak renkli ve güzel kokulu (böcekleri cezbetmek için) çiçekleri olan bitkiler tarafından küçük miktarlarda üretilirler. Dağılım yolu sebebiyle atmosferde bulunmazlar ve küçük miktarda üretildiklerinden bu polenlere karşı az sayıda insan alerjiktir.
Polen alerjisine yol açan başlıca üç bitki ailesi vardır. Bunlar çayır otları, ağaçlar, yabani otlardır. Alerji hastaları havadaki polen yoğunluğunun belli bir düzeyi geçmesinden sonra alerjik belirtiler gösterirler. Havadaki polen miktarı türlere göre değişmekle beraber ortalama her bir metreküpte 10-20 tanecik olarak hesaplanmıştır.
Ağaçlar Ocak-Mayıs arası, çayır otları Mayıs-Temmuz arası, yabani otlar Temmuz-Ekim arası polen verirler. Polenlere karşı olan alerji; saman nezlesi, göz nezlesi, alerjik astım ve kurdeşen (ürtiker) şeklinde ortaya çıkabilir. Yakınmalar sadece genellikle yılın belli zamanlarında olur ve diğer aylarda kişi tümü ile sağlıklıdır. Ancak; kliniğimizde yapılan ve uluslar arası iyi bir dergide yayınladığım bir araştırmanın sonuçları da son zamanlarda ortaya çıkan yeni veriler de bazı polen alerjilerinin (zeytin ağacı poleni alerjisi gibi) yıl boyu süren bulgulara neden olabileceğini göstermiştir. Bunun dışında parietaria (yapışkan duvar otu) polenlerinin de 12 ay boyunca atmosferde bulunduğunu ve yıl boyu süren şikayetlere neden olabileceğini biliyoruz.
KÜF MANTARLARI:
Küf mantarları gözle görülmeyen alerjik etkisi olan sporlar üretirler. Renkleri türden türe değişir. Ev dışında (çürüyen bitkiler üzerinde veya havada) bulunabilecekleri gibi ev içinde (evin güneş görmeyen nemli yerlerinde) de bulunabilirler. Polenler gibi atmosferdeki spor sayısı hava koşullarına bağlıdır. Havanın sıcak ve nemli olduğu zamanlarda, örneğin yazın sonlarına doğru ve erken sonbaharda en fazladır.
Polen Alerjisinin Tedavisi Varmı?
Reviewed by sunwomens
on
03:20:00
Rating:
Hiç yorum yok: