Soruda Meme Kanseri ! Son yıllarda bayanlar için oldukça büyük bir tehlike teşkil eden meme kanseri ve tedavisi hakkında meme kanserinin ne olduğu, meme kanserinin belirtileri, hangi aşamada meme kanserinden kurtulmak mümkündür, meme kanserinin gelişme riski nedir ve durdurulabilir mi, kimler özellikle risk altında, erken teşhisin önemi, kendi kendine meme kanseri kontrolü yapılabilir mi, mamografi hangi yaştan itibaren çekilmeye başlanmalıdır, ailede meme kanseri varsa sizin de meme kanserine yakalanabilme riskiniz nedir, meme kanseri tedavisi nasıl yapılmaktadır …. ? gibi meme kanseri hakkında merak ettiğiniz bir çok soruya cevap bulabilmeniz için Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güven Atasoy, meme kanseri hakkında en çok merak edilen sorulara cevap verdi.

Meme Kanseri Nedir?

Meme dokusundaki süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, kontrol dışı olarak artması ve aynı taraf koltuk altı lenf bezlerinden başlamak üzere vücudun farklı bölgelerine giderek çoğalmaya devam etmeleri neticesinde göğüs kanseri hastalığını oluşturur.

Soruda Meme Kanseri ! Son yıllarda bayanlar için oldukça büyük bir tehlike teşkil eden meme kanseri ve tedavisi hakkında meme kanserinin ne olduğu, meme kanserinin belirtileri, hangi aşamada meme kanserinden kurtulmak mümkündür, meme kanserinin gelişme riski nedir ve durdurulabilir mi, kimler özellikle risk altında, erken teşhisin önemi, kendi kendine meme kanseri kontrolü yapılabilir mi, mamografi hangi yaştan itibaren çekilmeye başlanmalıdır, ailede meme kanseri varsa sizin de meme kanserine yakalanabilme riskiniz nedir, meme kanseri tedavisi nasıl yapılmaktadır …. ? gibi meme kanseri hakkında merak ettiğiniz bir çok soruya cevap bulabilmeniz için Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güven Atasoy, meme kanseri hakkında en çok merak edilen sorulara cevap verdi.

Ağız kuruluğunun tedavisinde altta yatan nedenin ortadan kaldırılması önemlidir. Ağız kuruluğuna her ne sorun sebep oluyorsa, tedaviye ilk önce o sorunu ortadan kaldırmakla başlanır. Ağır kuruluğunun giderilmesi için uygulanan yöntemler nelerdir ve ağız kuruluğunun çözümü hangi yöntemlerde yatıyor buyurun hep birlikte makalemizin devamından öğrenelim.

Ağız kuruluğu tedavi şekli ağız kuruluğunun nedenlerine göre değişir. Bunun için günlük rutinler ve enzim temelli ürünler kullanılabilmektedir. Ağız kuruluğuna doğrudan ilaçların yan etkileri neden oluyorsa doktora başvurulmalıdır. Başlıca tedavi yöntemleri şunlardır:

1. Bol Su İçmek

Günlük en az 8 bardak su tüketimi uzmanlarca tavsiye edilmektedir. Kafein içerikli içecekler dehidrasyona ve dolayısıyla ağız kuruluğuna, baş ağrılarına, yorgunluğa, cildin kurumasına neden olur. Bu nedenle yeterince su içmek çok önemlidir. Su içmek aynı zamanda nefes kalitesini artırır ve ağız kuruluğunu önlemek için çok önemli bir takviyedir.

2. Sakız Çiğnemek

Sakız çiğnemek de tükürük üretimini uyarıcı etki yaparak ağız kuruluğunu engeller.

3. Yiyecek ve İçecekler

Yemek yerken sık sık sıvı takviyesi yapmak önemlidir. Su ve şekersiz içecekler bu ihtiyacı karşılar. Sıvılar sadece çiğnemeyi ve yutmayı kolaylaştırmakla kalmaz aynı zamanda yiyeceklerden daha fazla tat almayı da sağlar.

4. Diş Temizliği

Dişleri düzenli bir şekilde fırçalamak (flor içerikli diş macunuyla) ve günde 1 kez diş ipi ile temizlemek dişlerin, diş etlerinin, ağız dokusunun korunmasını sağlar ve ağız kuruluğu semptomlarının ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Ayrıca günde 1 kez dili sürtmek de enfeksiyon gelişimini engeller. Bu nedenlerle ağız kuruluğunu önlemede ağız hijyeni çok önemlidir.

5. Burundan Solumak

Bu ağız kuruluğu tedavisinde en zor aynı zamanda en etkili yöntemdir. Baz insanlar ağızdan solumayı alışkanlık haline getirmiştir. Bazıları da nazal (burunla ilgili) ya da sinüs problemleri nedeniyle burundan solumakta zorlanabilirler. Sürekli olarak ağızdan solumak ağız kuruluğunun doğrudan sebebi olabilir. Ağızdan alınan hava kuru olduğu için ağız dokularını kurutur. Burundan alınan hava ise burundaki mukus ve burun kılları sayesinde nemlenerek geçer.

6. Nemli Hava

Sürekli olarak kuru hava ve iklime sahip bir bölgede yaşamak ağız kuruluğuna neden olur. Bu nedenle böyle ortamlarda ara ara nemlendirici araçlar kullanmak ağız kuruluğunu engelleyebilir.

7. Diğer Önleyici Etkiler

Tükürük salgılanmasını uyaran ilaçlar ve ağız spreyleri kullanmak.
Karbonhidrat alımını azaltmak. (pasta, ekmek gibi yiyeceklerin yutması zordur ve çiğnemek, yutmak ve sindirmek için daha fazla su gerekir.)
Baharat ve çok fazla şeker içeren yiyeceklerden kaçınmak.
Düzenli olarak yatmadan önce 1 bardak su içmek.
Düzenli olarak (en azından yılda 2 kez) diş hekimine görünmek ve ağız sağlığı konusunda tavsiyeler almak.

Pamukçuk Nedenleri
Pamukçuk ve diğer Candida enfeksiyonları bağışıklık sisteminiz bir hastalık veya ilaç nedeniyle zayıfladığında ya da antibiyotiklerin vücudunuzun mikroorganizmalara karşı olan direncini zayıflatması sonucu görülür.
Normalde vücudun bağışıklık sistemi bakteri, virüs ve mantarlar gibi zararlı organizmalara karşı bir savaş halindedir ve bağışıklık sistemi iyi ve kötü organizmalar arasındaki farkı da çok iyi bir şekilde ayırt eder. Fakat bazı hastalıklar bu koruyucu mekanizmayı zayıflatarak birçok hastalığa kapı aralarken pamukçuk da bu rahatsızlıklardan biridir. Bu hastalıkların bazıları şunlardır:

HIV/AIDS: HIV AIDS’e neden olan virüstür ve bağışıklık sisteminin hücrelerine zarar vererek ya da yıkarak vücudu enfeksiyonlara karşı dirençsiz hale getirir. Sürekli tekrarlanan pamukçuklar HIV enfeksiyonunun ilk işaretidir.
Kanser:: Kanser hastasıysanız bağışıklık sisteminiz hastalıklardan ve kemoterapi ve radyasyon gibi tedavilerden dolayı çok zayıflar. Hem bu hastalıklar hem de yapılan tedaviler pamukçuk gibi Candiida enfeksiyonlarını artırır.
Diyabet: Tedavi edilmeyen diyabetiniz varsa ya da hastalık kontrol edilmiyorsa, tükürüğünüz yüksek miktarda şeker içerir. Bu durumda Candida mantarları bu şekeri kullanarak ağız içinde hızlı bir şekilde çoğalır ve pamukçuğa neden olurlar.
Vajinal Maya Enfeksiyonları: Vajinal maya enfeksiyonları da pamukçuğa neden olan aynı mantar nedeniyle ortaya çıkar. Bir maya enfeksiyonu tehlikeli olmamasına rağmen, hamile iseniz mantarlar doğum esnasında bebeğe geçebilir ve yeni doğan bebekte pamukçuk görülebilir.
Pamukçuğu tetikleyen diğer risk faktörleri şunlardır:


Anemi (kansızlık)

Antibiyotikler ve Kortikosteroidler
Kanser ilaçları
Takma dişler
Ağız kurutucu hastalıklar
Sigara
Organ nakli
Aşırı zayıflık

Dilin yan yüzeyi, ortası veya altı pek çok faktörden etkilenebilir ve bu durumda ortaya dil çatlaması meydana gelebiliyor. Dil çatlaması kimi zaman çok derin yaralar oluşturduğu için, acı veren bir sorun olabiliyor. Dil çatlamasının nedenlerini ortadan kaldırmak, yaşadığınız şikayetlerin giderilmesini sağlar. İşte dil çatalaması sebepleri, nedenleri ve neden kaynaklanır sorusunun yanıtları.

Çatlak dil, anemiden beslenme yetersizliğine kadar bir çok faktöre bağlı olarak ortaya çıkabilir. Dilde oluşan çatlakların olası nedenlerinin anlaşılması sayesinde dil yaraları önlenebilir ve bununla ilişkili belirtiler azaltılabilir. Aynı zamanda doktorunuz da en kısa zamanda ve etkili tedaviyi size özel olarak belirleyebilir.

DİL ÇATLAMASI NEDENLERİ NELERDİR?

Çatlak yada sanki yırtılmış gibi görünen bir dilin çok özel bir nedeni yoktur. Bunun nedenini açıklamak için pek çok uzman birçok teori ortaya koymuştur. Ancak, bugüne kadar, tek başına hiçbir teori bu durumun nedenini tam olarak açıklayan tatmin edici teori olarak kabul edilmemiştir.

1- Dil Yaralanması: Dilin özellikle de arka yan taraflarının sürekli fırçalama yolu ile sürtülmesi, ağızdaki kırık bir diş yada uygun olmayan protezler nedeni ile konuşma yada yemek yerken dilin sürekli travmaya maruz kalması dilde çatlak oluşumuna neden olabilir.

2- Kalıtsal Neden: Bazı insanlar, kalıtımsal olarak bu duruma meyilli (sağ fissürlü olarak) olabilirler. Fakat bu iddia, kesin çalışmalarla desteklenmemiştir.

B Vitamini Ve Çeşitleri, Hangi Besinlerde Bulunur?

3- Dil anormallikleri: Coğrafik bölgeye özel olan dil (coğrafik dil) ve kıllı dil gibi koşullar dilde çatlamalara neden olabilecek koşullardır. Coğrafi dilde, dil üzerindeki ipliksi papillaların (tat tomurcukları) kaybıdır ve etkilenen alan yamalı şekilde görünür. Bu yamalar dilin yüzeyinde olduğu gibi dilin yan tarafında meydana gelerek o bölgede yırtıklara neden olabilmektedir. Tüylü yada kıllı dil ise, dil üzerinde yer alan ipliksi yapıdaki tat tomurcuklarının keratinleşmesi ve aşırı büyümesi sonucu dilin kıllı gibi görünmesine neden olan bir koşuldur. Bu koşul bu görünümün yanı sıra çatlak dil sorununa yol açabilir.

4- Diğer Nedenler: Dildeki çatlamaya stres, dişlerin birbirine sürtülmesi yada diş gıcırdatma, aşırı baharatlı gıdaların alınması gibi faktörler de neden olabilir.
Bazen oral pamukçuk veya oral mantar enfeksiyonu dilde fissür oluşumuna yol açabilir. Oral pamukçuk bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda ağız astarında Candida mantarının neden olduğu bir ağız enfeksiyonudur.

Her hastalık vücutta çeşitli sinyaller verir. Hastalıkların bu belirtileri doğrultusunda bir şeylerin ters gittiğini anlar ve doktora muayene olarak neden böyle bir sorun yaşadığımızı öğrenmek ve sorunu tedavi ettirmek isteriz. Ağız kokusu da bu tarz belirtilerden bir tanesidir. Peki, ağız kokusuna hangi hastalıklar yol açıyor?

Ağız içerisinde yer alan bakteriler ağız kokusuna neden olmaktadır. Uzm. Dr. Aynacı, ağız kokusunun fizyolojik sebeplere bağlı oluşabileceğini de söyledi ve sözlerini şöyle devam ettirdi. “Sabah ağız kokusu tüm bireylerde sabah uyanıldığında meydana gelir. Bunun sebebi, ağız içerisindeki bakterilerin ürettiği gazlar ve sindirim kanalında üreyen bir takım gazlar birleşince bu sabahki ağız kokusuna sebep olabiliyor. Ağız içerisinde 600’den fazla bakteri var ve bunlardan bazıları özellikle ağız kokusuna daha çok sebep oluyor. Özellikle dil sırtında üreyen bakteriler burada biriken yiyeceklerle birleşince ağız kokusuna sebep olabiliyor. Dişler fırçalanırken dil de fırçalanmalı. Ağız bakım gargaraları da ağız kokusunu azaltır”

Dişlerini Fırçalarken Dil ve Dil Kökünü De Fırçalayın!

Uzman doktor diş fırçalama esnasında dil ve dil kökünü de unutmamak gerektiğini söylüyor. Ağız içi ve ağız dışı sebepler de ağız kokusu nedenleri arasındadır. Özellikle de diş ve diş etleri ile ilgili hastalıklar ağız kokusunun temelini oluşturur. Ağız hijyeninin yeteri kadar sağlanamaması, ağız bakımına önem verilmemesi, protez kullanan hastalarda ağız kokusu sebepleridir.

Uzm. Dr. Aynacı, “Ağız kokusu aslında çeşitli kulak patolojilerinden tutun akciğer hastalıklarına bronşit gibi, faranjit, tonsillit, bademcik taşı birikmesi, sinüzit, geniz akıntısına kadar pek çok hastalıktan kaynaklanabiliyor. sigara içmek, çok fazla çay ve Alkol tüketmek ağız kokusuna neden olabiliyor. Ağız kokusuyla beraber tat almama ve ağız kuruluğu da görülebiliyor.” dedi.

Gece plağı olarak adlandırılan şeffaf bir aparat, uyurken diş gıcırdatmanızın önüne geçecek ve rahatsız edici o sesi çıkarmanızı önleyecektir. Bu aparat için diş hekimine başvurmanız ve ağız yapınıza uygun olarak diş gıcırdatmayı önleyici aparatyaptırabilirsiniz.

Diş gıcırdatma nedenleri arasında vitamin eksikliği, üzüntü, stres ve fazla kafein kullanımı gibi nedenler sıralanabilir. C vitamini alımını arttırarak diş gıcırdatma rahatsızlığından kurtulabilirsiniz. Günde 2-2,5 litre su için böylece bedeniniz düzenli çalışacak, sinirleriniz rahatlayacaktır. Su tüketiminizi arttırmalısınız.

Yeterli miktarda kalsiyum ve magnezyum aldığınızdan emin olmalısınız. Yeşil yapraklı bitkileri günlük beslenmenizde muhakkak bulundurun ve kuruyemiş ile aranızı sıcak tutun.

Kahve gibi yüksek miktarda kafein içeren içeceklerden ve alkolden kaçının. Balık ve tavuk tüketerek B5 vitamini alın. Spor yaparak yada bir hobi edinerek stresten uzak durmaya çalışın.

En önemlisi ise diş gıcırdatma rahatsızlığınız var ise bu konuyla ilgili olarak doktorunuza başvurun. Diş gıcırdatmanın diş sağlığınıza da olumsuz etkileri olduğunu unutmayın.

Ağız içinde biriken bakteriler tüketmiş olduğumuz şekerli gıdalarla birlikte aside dönüşür ve bu asit ilerleyen zamanla diş çürüklerine, akabinde de diş ağrısına sebep olur. Diş ağrısına bitkisel tedaviyöntemleri ile çare bulmak mümkündür.

Diş ağrısından kurtulmak ve ağrının şiddetini azaltmak için aşağıda oldukça etkili diş ağrısı bitkisel reçete tarifleri verdik. Diş ağrısını geçiren doğal yöntemler sayesinde, kısa sürede diş ağrısına çare bulmuş ve bu şiddetli ağrısının hayatınızı felç etmesini önlemiş olacaksınız.

Dişte ağrısı nedenleri

Diş ağrısı her ne sebepten husule geliyorsa gelsin, uygulayacağınız şu bitkisel kür tarifleri sizi sorununuzdan kurtaracaktır.

Diş ağrısı bitkisel çözüm 1

Bir tatlı kaşığı ılık hardal yağının içerisinde bir tutam zerdeçal tozu katın ve karıştırdıktan sonra ağrıyan dişe uygulayın. Beş dakika sonra su ile gargara yapın.

Diş ağrısı bitkisel çözüm 2

Bir tatlı kaşığı limona bir tatlı kaşığı şeytan tersi tozu katarak karıştırın ve ağrıyan dişe 5 dakika uyguladıktan sonra ağzınızı yıkayın.

Diş ağrısı bitkisel çözüm 3

Bir tavaya 1 tatlı kaşığı hindistan cevizi yağı atıp kızdırın, içine 3 adet kuru karanfil atın. Soğumaya bırakın. Macun kıvamına geldiğinde dişlerinize 10 dakika bırakın. Su ile durulayın.

Kayıp dişlerin tedavisinde kullanılan son dönemlerin en gelişmiş teknolojik ürünlerinden biridir, diş implantları. Çok yüksek bir maliyeti bulunan implantların da yazık ki sahtesi üretebiliyor ve hastalara bu sahta implantlar takılabiliyor. Sahte implant ağız ve diş sağlığını ciddi oranda kötü etkiliyor. Peki, ağza sahte implant takıldığı nasıl anlaşılır?

Kalitesiz ve sahte şekilde üretilen implantların zararları oldukça büyük. Bunların başında ise kalıcı diş ve kemik sorunları yer alıyor. Diş hekimliği alanında etkili ve son derece önemli bir uygulama olan implant işleminde, tercih edilen implantların sahte oluşu, ağız içine yerleştirildiği zaman kemiklerle uyuşmamasına ve akabinda sorun yaratmasına yol açar.

Gerçek implantlar titanyumdan yapılmaktadır. Ancak sahte implantlar için paslanmaz çelik kullanılır. Bu da vücudumuzun kabul ettiği bir madde değildir. Paslanmaz çelikten yapılan implantlar kemikler ile uyum sağlamaz, enfeksiyon riski de gelişir. Prof. Dr. Uysal, piyasada bilinen patentli, Ulusal Bilgi Bankasında kayıtlı implantların tercih edilmesine dikkat edilmesini öneriyor. Uysal sözlerini şöyle tamamladı. “Muayenehanelerde yalnızca fiyat bazında değerlendirme yapmayıp kaliteyi ön planda tutulmalıdır. Uluslararası standartlarda uygunluğunu gösteren belgelere sahip, garanti veren implantlar tercih edilmelidir. Her implantın ömür boyu garanti belgesi vardır. Marka öğrenilip mutlaka bir piyasa araştırması yapılması gerekir. İmplantın üzerine yerleştirilecek ara parçaların her çeşidinin bulunması gerekiyor. Uygulama yerleri ise sterilizasyon bakımdan tam teşekküllü merkezler olmalıdır. Hastalar konu ile ilgili uzman hekimlerden, üniversitelerden bilgi alabilirler.”

Diş ve diş eti sağlığı için renkli meyvelerin tüketilmesi gerektiğini açıklayan Dr. Gökçe Çetin, meyveler arasında en çok çileğin tüketilmesini tavsiye etti. Çilek, diş ve diş etini korumada tüm renkli meyve ve sebzeler arasında en etkili ve güçlü olanıdır. Dişlere çileğin faydaları bakın neler.

Çileğin Diş ve Diş Etine Faydaları

Çilek dişlerin sağlamlaşmasını sağlıyor, çürük oluşumunu engelliyor. Bu nedenle dişlere çürüğe yol açabilecek her tür yiyecek ve içeceğin verdiği zararı en aza indirmek için büyük çaba sarf ediyor. Çileğin ihtiva ettiği asit, mekanik temizleme sağlamaktadır. Bu durum plak oluşumunu minimuma indirir.

Renkli sebze ve meyvelerin içerdiği C vitamini ile de dişler direnç kazanmaktadır. Tüm yeşil ve renkli sebzeleri bol bol diş sağlığı için tüketebilirsiniz. Dişlere faydası olan çilek ve diğer tüm meyveler, sebzeler ile hem sağlam hem de tertemiz, bembeyaz görünen dişleriniz olabilir.

Kimyasal malzemelerle yapılan diş beyazlatma yöntemlerine nazaran çok daha etkili ve çok daha sağlıklıdır, lazerle diş beyazlatma. Lazerle diş beyazlatma yönteminin adı, fototermaldir. Bu yöntemde bir miktarda işleme özel bir jel kullanılır. Yüksek enerjili özel bir ışın demeti uygulaması ile diş hekimi kontrolünde dişler bembeyaz olur.

Lazerle diş beyazlatma uygulamasında ışık kaynağı bir seri LED veya diyot-lazer den oluşabilir. beyazlatma jeli bir UV-lamba (mavi ışık) veya bir KTP lazeri (yeşil ışık) ile harekete geçirilir. Diş üzerinde çok daha derin ve etkili olan fototermal diş beyazlatma uygulaması, diş minesi üzerinde yan etkileri bulunmayan bir işlemdir.

Lazerle Diş Beyazlatma Faydaları

Yukarıda bahsettiğimiz ses kısılmasının genel nedenleridir. Kış aylarında da üşütme ve boğaz sorunları ile karşılaşma gibi durumlarda da ses kısılması husule gelmektedir. Hem ses tellerinin rahatlaması hem de boğazın yumuşaması için evde ses kısılmasına iyi gelen yöntemlerden bahsettik. Ses kısılmasının bitkisel tedavisi için doğru adrestesiniz.

Ses kısılmasına karşı evde yapabilecekleriniz oldukça basit ve kısa sürede hazırlanan tariflerle karşınızdayız. Ses kısılmasına iyi gelen yöntemler arasında bal, zencefil çayı, tuzlu su, buhar ve sirkeli su gelmektedir.

Bal ile ses kısılmasına çözüm

* Özellikle de grip nedeniyle ortaya çıkan ses kısılmalarına bal iyi gelmektedir. 2 yemek kaşığı balı yarım limonun suyuyla iyice karıştın ve 2-3 saatte bir 1 çay kaşığı bu karışımdan yiyin. Ancak yemen yutmayın biraz ağzınızda bekletin ki bal erisin.

Zencefil çayı ile ses kısılmasına çözüm

Ses kısılmasına iyi gelen bitki çayları arasında en etkilisidir diyebiliriz. Zencefil çayı hazırlamak için 4-5 ince dilim taze zencefilin kabuğunu soyup dilimleyin ve kaynayan suyun içine atın. 15 dakika kaynatın ve süzerek ılıdıktan sonra için.

Tuzlu su ile ses kısılmasına çözüm

* 1 büyük bardak ılık suya 1 çay kaşığı tuz attıktan sonra iyice karıştırıp akabinde bu suyla gün içinde 2-3 kez gargara yapmakta ses kısılmasına doğal çözüm yöntemleri arasında en etkilisi olanlardandır.

Buhar ile ses kısılmasına çözüm

* Bulunduğunuz ortamın havasının kuruması ses kısıklığına neden olur. Bunun içinde buhar makinesi ile bulunduğunuz ortamı nemlendirin.

Sirkeli su ile ses kısılmasına çözüm

* 1 bardak ılık suya 2-3 çay kaşığı sirke ekleyip iyice karıştırın. Ardından için. İçmekte zorlanıyorsanız gargara da yapabilirsiniz.